Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Zirvesi'nden Sonra Düzenlenen Basın Toplantısı'nda Yaptıkları Açıklama

23.12.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Sayın Cumhurbaşkanımızın Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Zirvesi'nden Sonra Düzenlenen Basın Toplantısı'nda Yaptıkları Açıklama (İstanbul)

 Değerli Basın Mensupları,

Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Zirvesini İstanbul'da gerçekleştirmiş bulunuyoruz.

Bildiğiniz gibi Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'nın 10 üyesi var. Üye ülkeler bu zirveye katıldılar. Hemen hepsi Cumhurbaşkanı seviyesinde katıldı. Birisi  başbakan, birisi de başkan yardımcısı olarak katıldı.

Bildiğiniz gibi, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'nın aslında tarihi eskidir biraz. 1992 yılında yenilenmiştir. Türkiye, İran ve Pakistan’ın çatısını oluşturduğu bu Teşkilata bütün Türk cumhuriyetleri; Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Azerbaycan, Kazakistan artı Afganistan ve Tacikistan da katılarak, büyük bir bölgesel ekonomik işbirliği örgütü haline dönüşmüştür ve bu Teşkilat, bu Örgüt giderek bölgede önemini de kazanmaya başlamıştır.

Ekonomik İşbirliği Teşkilatı olduğu için de ekonomik işbirliğini, ticareti, yatırımları, karşılıklı dayanışmayı artırıcı da birçok tedbirler almıştır. Ticareti artırmak için kendi içerisinde bir ticaret anlaşması imzalanmıştır ve karşılıklı tarifeler düşürülerek hedeflenen  yüzde 20 iç ticareti oluşturmak için kararlı bir durum vardır. Yine ekonomik faaliyetlerin temel dinamolarından birisi olan ECO Ticaret ve Kalkınma Bankası kurulmuştur. Bu Bankanın 230 milyon dolar ödenmiş sermayesi vardır, merkezi İstanbul’dadır, biliyorsunuz. Türkiye, İran ve Pakistan ortağıdır. Bugün yaptığımız görüşmelerde, bu Bankaya diğer üye ülkelerin de ortak olma arzuları açıkça ifade edilmiş ve ortaklık müracaatları yapılmıştır, başta Azerbaycan olmak üzere.

Yine ECO içerisinde, bu büyük coğrafyada ticareti, ekonomiyi ve işbirliğini geliştirmek için ulaşım önemli bir alan olarak seçilmiştir ve tren yolları, otoyollar ve bununla ilgili diğer bağlantılar bu çerçeve içerisinde yapılmaktadır. Çok sayıda gerçekten, geçen 10 yıl içerisinde ve son 5 yıl içerisinde çok önemli hatlar oluşturulmuştur. Bunların bir kısmı bu ülkeleri Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlarken, bir kısmı kendi aralarında, bir kısmı da İran üzerinden denize bağlayacak şekilde yapılmaktadır. Ama bütün bunlar bir çerçeve içerisine oturtulmuştur ve çok önemli gelişmelerdir. Yine bu proje çerçevesi içerisinde İstanbul-Tahran-İslamabad demiryolu tamamlanmıştır. Bu demiryolunun bazı hatları vardı, ama bazı hatları hiç yoktu. Bu hatlar da yapıldı, tamamlandı ve nihayet Pakistan’daki sel felaketinde yapılan yardımlar, bu demiryolu üzerinden gönderildi. Haydarpaşa’dan İslamabad’a hiçbir nakil yapmadan şimdiye kadar 300 vagon gönderildi. Bunun yanında ticari amaçlı vagonlar da gidiyor. Bu süreyi daha da kısaltmak için rehabilitasyon çalışmaları yapma kararı da hep alınmıştır.

Tabii enerji yine ECO ülkeleri arasında çok önemli bir alt yapıdır. Petrol boru hatları, değişik yönlere giden, bütün bunların üzerinde de çalışılmakta ve bazıları hayata geçirilmektedir. Özellikle bu ülkelerin, petrol ve gaz rezervine sahip olan ülkelerin, oturmuş serbest piyasa ekonomilerine sahip olan batı dünyasına ulaşmaları, yine çok önemlidir. Batı dünyasının da güvenilir ve değişik enerji kaynaklarına ulaşması önemlidir. Bu iki çıkar birbiriyle çakıştığı için, aynı paralelde olduğu için çok sayıda projeler gerçekleştirilmektedir.

ECO Ticaret ve Kalkınma Bankası birçok önemli projeleri finanse edecektir. Bu Bankaya Asya Kalkınma Bankası ve İslam Kalkınma Bankası'nın da ortak olması söz konusudur. Bununla ilgili girişimler de vardır. Gördüğünüz gibi, büyük bir ekonomik faaliyet vardır. Zaten 400 milyon nüfusu olan ve 8 milyon kilometrekarelik bir alanı ihtiva etmektedir, ECO ülkeleri. İnanıyoruz ki önümüzdeki yıllarda çok daha fazla dikkate gelecektir. Bugünkü toplantılar da çok verimli olmuştur. Ayrıca bir de kapalı toplantı yapılmıştır. Kapalı toplantıda cumhurbaşkanları, serbest bir şekilde ECO'nun geleceğiyle ilgili önemli görüşlerini paylaşmışlardır. Bir Akil Adamlar Grubu kurulması kararlaştırılmıştır. Ve burada bugün ifade edilen düşünceler, Akil Adamlar Grubunun yönlendirici fikirleri olarak ele alınacaktır. Önümüzdeki ECO zirvesi Bakü’de, Azerbaycan’da yapılacaktır ve dönem başkanlığı Azerbaycan’a geçecektir, gelecek sene.

Türkiye böyle bir önemli bir bölgesel işbirliği teşkilatına ev sahipliği yaptığı için ve dönem başkanlığını üstlendiği için memnundur. Bu toplantılarda ECO'nun genişlemesiyle ilgili de yine fikirler tartışıldı. Bu çerçevede, Irak ECO'ya girme arzusunu ortaya koydu. Cumhurbaşkanı Talabani misafir olarak davet edilmişti. Suriye, Katar, bunlar hep misafir olarak davet edilmişlerdi. Katar, Arap Birliği ve aynı zamanda Körfez İşbirliği Teşkilatı; Türkiye, Suriye, Ürdün ve Lübnan arasında yeni ortaya çıkan ekonomik işbirliği alanını düşünürseniz, hepsinin ECO ile ilgisi gerçekten önemlidir. Ama bu süre içerisinde Irak’ın da ümit ediyorum ki, üyeliği gerçekleşecektir. Bütün üyeler bunu büyük bir memnuniyetle karşılamışlardır.

Bu toplantının marjında, bildiğiniz gibi yarın Türkiye, Pakistan ve Afganistan arasında da üçlü zirve toplantıları yapılacaktır. Çok daha özellikli, çok daha özel amaçlı, bununla ilgili toplantıları da yarın sizler de takip edeceksiniz. Genel Sekreterlik, -ECO genel sekreterliği, Tahran’da biliyorsunuz- çok büyük çabalar içerisindedir. Teşkilatı anlamlı ve cazip hale getirmek için alınan birçok kararları kararlılıkla uygulamaktadırlar. Bu söylediklerim özettir, ama bunun dışında birçok başka projeler vardır. Sigortacılıktan turizme kadar, gümrüklerin standartizasyonundan tutun da eğitim projelerine kadar, bütün bunları da Genel Sekreterlik yakın bir şekilde takip etmektedir.

Bu konularla ilgili sorularınız varsa cevaplayayım. Buyurun.

SORU: Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ problemi, herkese, bütün dünyaya malum, böyle bir şey sormak istiyorum. ECO'ya üye olan ülkeler, bu problemin hızlı hallinde ne yapabilirler, ne teklif edebilirler?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Tabii bunlardan, Sayın Aliyev bahsetti. Şüphesiz ki bütün üye ülkeler, herkes Kafkasların istikrarına çok önem verir. Bütün bu söylediğim alt yapı yatırımlarının yapılabilmesi için, istikrar, güvenlik çok önemlidir. Onun için şüphesiz ki işgalin sona ermesi, BM’nin tanıdığı sınırların herkes tarafından kabul edilmesi ve bu problemin de sulh yoluyla, kısa süre içerisinde çözülmesi çok önemlidir. Buyurun.

SORU: Sözde Ermeni Soykırımı yeniden gündeme geldi. Yani Amerika’da konuşulanlar. Bu, Azerbaycan ve Dağlık Karabağ problemiyle de bağlantılı. Birkaç ay önce bu konuda "sessiz bir diplomasi yapılır" denmişti. Bunu devam ettiriyor musunuz?

İkinci sorum da Azerbaycan Cumhurbaşkanı'nın doğum günü. Tesadüf siz, dün ve bugün onunla burada görüştünüz. Azerbaycan Cumhurbaşkanı'nın faaliyetini nasıl değerlendirirsiniz?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: O zaman söyleyeyim, doğum günü bugün değil, yarın. Evet 24’ü. Tebrik ettim tabii ki. Kendisini çok tebrik ettim ve kendisine başarılar diledim. Başka bir tesadüf öğrendik ki, Karzai’nin de doğum günü yarınmış. Dolayısıyla iki cumhurbaşkanı da biri solumda, biri sağımda oturuyordu. İkisinin doğum gününü de tebrik ettik, kutladık tabii. Birinci söylediğin şeyle ilgili, hem sessiz hem sesli diplomasi devam ediyor. Bir taraftan biliyorsunuz işte daha geçenlerde Moskova’da, Sayın Medvedev, Sayın Aliyev, Sayın Sarkisyan hep bir araya geldiler. Bunun yanında başka çalışmalar da var. Zor problemler, kolay çözülmez. Ama ısrarla bunları çözmek için çalışmak gerekir. Bugünkü statükonun hiç kimseye faydası yoktur.

SORU: BM’nin İran’a karşı yaptırımlarının dondurulması söz konusu oldu mu İstanbul deklerasyonunda? Türkiye-Brezilya-İran, Uranyum değişim anlaşması masada olacak mı İstanbul konuşmalarında ve ECO Teşkilatı ülkelerinin bölgede nükleer bir İran’ın olması hakkında tutumları nedir, ne düşünüyorlar?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Biliyorsunuz, bununla ilgili çok önemli bir adım atıldı. Yani beklenen ama olmayan bir adım. İlk defa 5+1 ve İran, Türkiye’nin de katkılarıyla bir araya geldiler, Cenevre’de. Bu çok önemliydi ve orada ilan edildi, 2. toplantının daha içerikli bir şekilde yapılması için, Türkiye’de yapılması konusunda. Bütün bunlar önemli adımlardır. Ve bu yönde şüphesiz ki çalışmalar hep devam etmektedir. Evet, buyurun.

SORU: Efendim, Sayın Talabani ile dün bir görüşmeniz olmuştu. Ancak kendisi daha sonra Kürt tarafıyla da bir görüşme gerçekleştirdi. Acaba Kürt tarafı…

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Kürt tarafı diye bir şey yok. Onlar da Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşı. Taraf diye bir şey yok.

SORU: Şöyle, Demokratik Toplum Kongresiyle, Demokratik Toplum Kongresi eş başkanları, Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk ile bir görüşme gerçekleştirmişlerdi. Kendilerinin yaptıkları açıklamaya istinaden söylüyorum. "Kürt sorununun çözümünde Sayın Talabani’nin çok önemli bir rolü olacaktır. Kendisine bu dileklerimizi ilettik" dedi. Sizin görüşmenizde acaba bu tarz bir konu gündeme geldi mi? Çünkü kendisinin bu tarz açıklamalarını biliyoruz, iki dil renkliliktir gibi…

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Hayır, değil, değil. Şöyle; biz Türkiye’nin kendi meselelerini Türkiye içerisinde kendimiz konuşuruz, kendi meselelerimizi kendimiz hallederiz. Ama tabii ki Irak’tan kaynaklanan bir terör grubu da var. Çünkü Irak topraklarında nihayetinde eli silahlı insanlar var. Bunlar ne Irak vatandaşı ne de orada legal. Dolayısıyla bu çerçeve içerisinde şüphesiz ki bazı görüşmelerimiz olmuştur. Ama Türkiye içerisinde biz, kendi meselelerimizi kendimiz konuşarak, kendimiz hallederiz.

SORU: Ermeni yasa tasarısı, bildiğiniz gibi, Amerikan Temsilciler Meclisi'nde gündeme alınmadı. Öncelikli olarak bu konuyla ilgili görüşlerinizi rica ediyorum. Bir de bu basın toplantısından sonra Sayın Ahmedinejad ile ikili görüşmeniz olacak. P5+1 ülkeleriyle önümüzdeki günlerde, aylarda burada bir araya gelecekler. Bir ara buluculuk teklifi olur mu Türkiye açısından? bu konuyla ilgili değerlendirmenizi rica ediyoruz. Teşekkür ederim.

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Nihayet, tabii ki doğrusu oldu Washington’da. Konuyla ilgili zaten Sayın Bakan açıklama yaptı. Tabii Başkan Obama olmak üzere, Dışişleri Bakanı Bayan Clinton, dolayısıyla yönetim, ellerinden gelen gayreti gösterdiler. Ve doğrusu kendilerini bu bakımdan takdir ediyoruz. Çünkü Türk-Amerikan ilişkilerinin tamamen ilgisiz bir konuyla esir alınmasını önlemiş oldular. Türkiye-Amerikan ilişkilerine, Başkan Obama’nın da, bizim de ne kadar önem verdiğimiz, gayet açıktır, ortadadır. Birçok konularda, sadece ikili değil, ama çok taraflı birçok konularda bölge konularında dünyayı ilgilendiren önemli konularda, ne kadar yakın işbirliği içerisinde olduğumuz ortadayken, böyle bir konu tamamen her şeyi esir alırdı. Dolayısıyla onlar da bunun farkında olduğu için, gerekli gayreti gösterdiler ve sağduyu hakim oldu.

Biraz sonra İran Cumhurbaşkanı Sayın Ahmedinejad’la görüşeceğiz tabii ki. Hem ikili ilişkilerimizi hem diğer meseleleri görüşürüz. Türkiye bu konuda aktif. Niçin aktif? Çünkü yanı başımızda olacak bir olayla ilgili tabii ki aktif olmamız gerekir. Bunun sulh yoluyla çözülmesi, bu problemlerin, diplomatik yollarla çözülmesi, sadece İran’ın değil, bizim de işimize gelir. Çünkü bölgemizde bir kargaşa istemeyiz biz. Bu çerçeve içerisinde hükümetimiz çok aktiftir. Bizim görünür, görünmez çok katkılarımız olmaktadır. New York’ta Birleşmiş Milletler toplantısında o zaman zaten Sayın Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, bize söz vermişti, böyle bir toplantının yapılması konusunda. Sözlerinde durdular ve ilk toplantı gerçekleşti. Şimdi ikinci toplantının da İstanbul’da olması muhtemeldir, bu kararı aldılar. Ama önemli olan toplantıların yapılması değil, önemli olan toplantıların içeriğiyle ilgili mesafelerin alınması, yani ciddi konuların konuşularak mesafe alınılması. Bunların da ne olduğunu herkes biliyor. Ümit ederiz ki, bu yönde iyi mesafeler alınır, Türkiye’nin de katkısı devam edecektir.

SORU: Efendim, son günlerde İran-Pakistan arasında artan bir tedirginlik var. Özellikle, İran Pakistan’ı sorumlu tutuyor bazı saldırılarda. Tahran’da, gerek İran’ın bazı yerlerinde, sınırdan bir terörist grupların geçişi olarak da Pakistan fazla çaba göstermiyor diye. Bu konuda, özellikle bu konuda Türkiye olarak, İran-Pakistan arasında bu tedirginliği azaltmak için bir çabanız oldu mu ya da konuşuldu mu bugün?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Yani bize doğrusu bu konuda bir talep gelmedi, şimdi Dışişleri Bakanımıza da sordum, ama herhangi bir talep söz konusu olsa… Tabii ki, her ikisi de bizim için en dost, kardeş ülkedir. Burada da zaten sayın cumhurbaşkanları en samimi şekilde görüştüler. Tabii terör faaliyetlerini biz her zaman kınarız, her zaman olduğu gibi.

SORU: Şimdi efendim, Zat-ı Alinizin liderliğindeki Türkiye son yıllarda atılımları, gerek bölgesel barış için, gerek dünya barışı için ve ekonomik işbirliği örgütlerindeki Türkiye’nin faaliyeti herkesi memnun etmektedir. Fakat bu kadar geniş bir coğrafyada, Türkiye’nin bu kadar geniş bir faaliyetine rağmen, komşu Ermenistan hep bunun dışında kalıyor, tabii kendi şeyleri yüzünden. İstanbul’dan İslamabat’a kadar bir demiryolu söz konusu veyahut da Kars’tan Bakü’ye kadar bir demiryolu söz konusu. Ekonomik Zirve Toplantısı’ndan sonra, efendim, komşu ülkelerin hepsi katılmışken, hatta uzak ülkeler hatta katılmışken Türkiye’nin bu hoş adımlarına, hoş niyetli adımlarına; Ermenistan’a bir çağrı yapmak ister misiniz acaba, yani bu Azerbaycan topraklarının işgalinden vazgeçip de onlar da katılsınlar bu uluslararası projelere?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Devamlı biliyorsunuz, bu çağrıları yapıyoruz. Aslında bu çağrıların uygulaması da vardır. Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’na biliyorsunuz, Türkiye öncülük etmiştir, Ermenistan’ı da davet etmiştir. Ermenistan da oranın bir üyesidir. Genel Sekreterlik İstanbul’da olduğu için burada onların da daimi bir temsilcisi vardır. Türkiye’nin niyeti çok açıktır. Türkiye bütün bölge, sadece bölge deyince batısı ve güneyi değil, doğusuyla ilgili de istikrara, işbirliğine, dayanışmaya çok önem vermekte. Onun için, Ermenistan da bizim komşumuzdur, Ermenistan’la da bütün ilişkilerimizin normalleştirilmesine çok önem veriyoruz. Bununla ilgili önemli bazı adımlar da atıldı. Ümit ederiz ki, karşılıklı çalışma içerisinde bu zor meseleler hallolur ve sonra da bütün Kafkaslarda huzur, istikrar söz konusu olur. Tabii ki Kafkaslardaki bütün problem deyince, Azerbaycan-Ermenistan arasındaki problemler, bütün bunların da hallolması gerekir. Bunların hallolması için de, Azerbaycan’ın birçok toprakları işgal altında, bunların bitmesi gerekir. Birçok göçmenler var, 1 milyona yakın. Bütün bunların hep, "kaçkınlar" dediğiniz, bütün bunların hep dikkate alınması gerekir. Azerbaycan, Ermenistan, Türkiye, Gürcistan; bütün Kafkasların bir istikrar ve işbirliği alanına dönüşmesi gerekir. Onun için Türkiye zaten Kafkasya İşbirliği ve İstikrar Platformu’nu teklif etti, biliyorsunuz. Ama zor meseleler, kronikleşmiş meseleler, bir hamlede çözülmüyor; bunu herkesin bilmesi gerekir. Ama çok gayret sarf etmek lâzım, iyi niyetli. Tekrar söylüyorum, bugünkü defacto durum, hiç kimsenin lehine değildir. Onun için herkesin uğraşması lâzım. Böyle önyargılar olmadan uğraşmak gerekir. Teşekkür ederiz, sağ olun.

Yazdır Paylaş Yukarı