NATO Zirvesi'ne Katılmak Üzere Lizbon'a Hareketlerinden Önce Esenboğa Havalimanı'nda Yaptıkları Açıklama

19.11.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Değerli Basın Mensupları,

Bugün ve yarın düzenlenecek olan NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’ne katılmak üzere az sonra Portekiz’in başkenti Lizbon’a hareket edeceğim.

Beraberimdeki üst düzeyli heyette, Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu ve Milli Savunma Bakanı Sayın Vecdi Gönül de yer alıyorlar.

Zirve sırasında NATO Devlet ve Hükümet Başkanlarının iştirak edeceği iki çalışma oturumu ile bir çalışma yemeği düzenlenecek, ISAF’a katkıda bulunan ülke liderleri Afganistan konulu oturumda biraraya gelecek ve NATO-Rusya Konseyi toplantısı gerçekleştirilecektir. Ayrıca, NATO Dışişleri ve Savunma Bakanları da bu akşam düzenlenecek ayrı çalışma yemeklerinde biraraya geleceklerdir.

Lizbon Zirvesinde, İttifak’ın önümüzdeki 10-15 yıllık yol haritasını belirleyecek olan yeni Stratejik Konsept’in kabul edilmesi öngörülmektedir. Türkiye, uluslararası barışın sağlanması ve korunmasına verdiği önem muvacehesinde, NATO’nun gerek askeri gerek siyasi etkinliğinin muhafazası için her türlü çabayı sarfetmekte ve İttifak çalışmalarında her zaman yönlendirici rol oynamaktadır. Bu çerçevede, ülkemiz Stratejik Konsept’in hazırlık çalışmalarına başından beri milli menfaatlerimiz ve İttifak dayanışması temelinde önemli katkı sağlamıştır.

Ayrıca, Zirvede, NATO’nun reformu ve dönüşümü, Afganistan, NATO-Rusya ve NATO-AB ilişkileri başta olmak üzere NATO’nun ortaklıkları, füze savunması gibi kritik yetenekler ile NATO’nun genişlemesi gibi konuların görüşülmesi ve bazı önemli kararlar alınması beklenmektedir. Tabiatıyla, yapılacak görüş alışverişine ve alınacak kararların şekillenmesine Türkiye her zamanki gibi aktif katkıda bulunmaktadır.

Afganistan bağlamında, yarın gerçekleştirilecek ISAF Hükümet ve Devlet Başkanları Toplantısında, Afganistan’daki güvenlik sorumluluğunun Afgan makamlarına aşamalı olarak devrini öngören “İntikal-Geçiş” süreci ve NATO ile Afganistan arasında uzun dönemli ortaklık konuları ele alınacaktır.

Lizbon Zirvesinin bir diğer önemli gündem maddesi, İttifak’ın genel anlamda bir füze savunma mimarisi oluşturmasına ilişkin ilke kararının alınmasıdır. Sözkonusu kararın temel amacı, küresel balistik füze yayılmasının beraberinde getirdiği risk ve tehlikelerin bertaraf edilmesi ve her bir müttefikin güvenliğinin ve savunmasının sağlanmasıdır.

Türkiye olarak bu konuda alınacak kararda dikkate alınmasını istediğimiz bazı önemli hususlar bulunmaktadır. İttifak bünyesinde geçerli olan “güvenliğin bölünmezliği” ilkesi çerçevesinde, geliştirilecek füze savunma mimarisinin tüm müttefik ülkelerin topraklarını kapsaması temel beklentimizdir.

Alınacak kararda amaç, tek tek ülkelerden kaynaklanabilecek olası tehditten ziyade, küresel düzeyde mevcut balistik füze yeteneklerinin gözönünde bulundurulması, bunlara karşı korunma kabiliyetinin geliştirilmesi ve belli bir ülkeyi hedef almaksızın, çalışmanın genel anlamda balistik füze yayılması tehlikesini dikkate alarak ilerletilmesidir.

NATO-AB ilişkileri gerek Stratejik Konsept gerek Zirve bildirisi bağlamında gündeme gelecektir. Bu konudaki görüşlerimizi pek çok kez ve etraflıca Müttefiklerimizle paylaştık. Ben de 8 Kasım 2010 tarihinde müttefik ülkelerin Devlet ve Hükümet Başkanları ile NATO Genel Sekreterine yolladığım birer mektupla her iki meseleye ilişkin tutumumuzu izah etmiştim. İki örgüt arasındaki işbirliğinin, 2002-2003 yıllarında mutabık kalınan çerçeve uyarınca geliştirilmesini güçlü şekilde destekliyoruz. Ülkemizin AB’nin Ortak Güvenlik ve Savunma Politikasına tam katılımı önündeki engellerin aşılması ve AB’nin diğer taahhütlerine bağlı kalması gerektiğini vurguluyoruz.

İttifak’ın Rusya ile ilişkileri açısından önemli bir dönüm noktası teşkil edecek NATO-Rusya Konseyi Zirvesi’nde ise bu ülkeyle ileriye yönelik işbirliğinin daha da güçlendirilmesi amacıyla bir dizi karar alınması beklenmektedir.

Zirve vesilesiyle, Lizbon’da bulunacak bazı Devlet ve Hükümet Başkanlarıyla da ikili görüşmelerde bulunmayı öngörüyorum.

Tüm bu yoğun toplantı ve temas trafiği neticesinde, ülkemizin önemli konulardaki görüşlerinin, başta tüm müttefiklerimiz olmak üzere, tüm katılımcılar tarafından daha iyi anlaşılacağına inanıyorum.

Soru: Füze kalkanı projesi ile ilgili, Türkiye’nin talepleri ortada, siz de söylediniz, İzmir’deki üssün kapatılması, komutanın kimde olacağı… Tüm bu tartışmalar varken, burada, Türkiye taleplerine olumlu bir yanıt almazsa, Zirve’de yine bir ilke kararı altına imza atılması bekleniyor mu? Bu konuda Türkiye’nin tutumu ne olacak, taleplere olumlu yanıt gelmezse?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Biraz önce de söylediğim gibi Zirve’de birçok önemli konular var, bunlardan birisi de füze savunma sistemi. Türkiye başından beri bu konularda hep ilkesel hareket etmiştir ve hep bu ilkeler çerçevesinde devam etmektedir. Ve savunmanın bir bütünlüğü söz konusudur, NATO da bir savunma örgütüdür, herhangi bir tehdit, herhangi bir taciz etme örgütü değildir. Savunulacak ülkelerin bütün NATO’nun müttefikleri ve NATO’nun bütün üyeleri olması gerekmektedir. Türkiye bu ilkesel bazda kararlarını alırken, önce ulusal menfaatlerimiz, sonra da ittifak dayanışması çerçevesinde bütün bu kararları almaktadır. Bu konuyla ilgili biz Türkiye içerisinde değerlendirmelerimizi geniş bir şekilde yaptık ve bu konunun nasıl ilerlemesi gerektiği konusunda kesin, net kararlarımızı NATO’nun ve müttefik ülkelerin yetkilileri ile bu süreçte hep paylaştık. Diplomatlarımız, askerlerimiz, bütün teknik uzmanlarımız bu süreci Sayın Başbakanımız, Sayın Bakanlarımız, Savunma Bakanımız, Dışişleri Bakanımız daha önceki toplantılarında, bütün bu konuları nasıl düşündüğümüzü müttefiklerimize yansıttık. Ben de biraz önce söylediğim gibi, yazılı bir şekilde bu konuyla ilgili kanaatlerimizi hep gönderdik. Doğrusu beklentimiz, bunların hepsinin kabul göreceği çerçeve içerisindedir ve bu yönde de doğrusu gelişmeler söz konusudur.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanım, füze savunma sisteminin başlangıçtan beri özellikle İran’a karşı olduğu her zaman ifade edilmişti, ancak Türkiye’nin bu konudaki tavrını siz de ifade ettiniz. Ancak bu konuda yapılan bazı değerlendirmeler, özellikle İslam dünyasında yapılan bazı değerlendirmeler Türkiye’nin var olan son süreçte özellikle, İslam dünyasındaki imajını zedeleyebileceğine dair bir takım değerlendirmeler yapılıyor. Siz bu kaygıları paylaşıyor musunuz, bu yorumlarla ilgili değerlendirmeniz ne olacaktır?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Bunlar belki yanlış bilgilerden olabilir. Baştan bu füze savunma sistemi, ta 2002 Prag Zirvesi’nden başlayan, ondan sonraki bütün zirvelerde konuşulan, İstanbul Zirvesi’nde de konuşulan ve neticede bu noktaya gelen bir süreçtir. Yani bu dün başlamış değildir. İkincisi balistik füzeler biliyorsunuz birçok ülkede vardır. Bu ülkelerin sayısı giderek çoğalabilir de azalabilir de. Dolayısıyla NATO müttefiklerinin korunması, herhangi bir balistik füzeye karşı korunması ile ilgili böyle bir çalışma eskiden gelen bir çalışmadır. Herhangi bir ülkenin burada zikredilmesine kesinlikle karşıyız tek başına. Zaten bu da kabul görmüştür. NATO’nun dediğim gibi bir tehdit, bir taciz edici bir örgüt olmadığını düşünürseniz, bunların zaten kabul edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla herhangi bir ülkeye karşı böyle bir çalışma içerisinde NATO olamaz açıkçası. Ama balistik füze kimde varsa veyahut da bundan sonra kimde olacaksa, uzak, yakın kimde olacaksa, buna karşı da NATO ülkelerini koruma yönünde bir savunma sistemi geliştirilmektedir. Dolayısıyla biz başından beri, herhangi bir ülke, hele İran, komşumuz veya başka bir ülke bunların bu şekilde hedef gösterilmesini asla kabul etmeyiz ve söz konusu da değildir. Ama tekrar söylüyorum, balistik füzeler bir çok ülkede vardır. Bugün olmayan ama yarın olacak olan, balistik füzeye sahip olacak olan ülkeler de söz konusu olabilir. Dolayısıyla bütün bunlara karşı bir savunma sistemidir.

Soru: Önemli konulardan biri de NATO-AB ilişkileri olacak bu Zirve’de, siz de söylediniz. Türkiye’nin çekinceleri biliniyor. Özellikle bu Zirve’de, daha önce de Rasmussen ziyaretinde de bu konuda yoğun çaba sarfedeceğini söylemişti. Bu Zirve’de NATO-AB ilişkileri çerçevesinde Türkiye açısından nasıl bir tablo ortaya çıkmasını bekliyorsunuz?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Evet, doğru, aslında bu Zirve’nin belki de en çok bizim açımızdan tartışmalı geçecek yanlarından birisi budur, NATO-Avrupa Birliği ilişkileridir. Konuşmamda da söylediğim gibi 2002 yılında varılan, kabul edilmiş bir mutabakat vardır. Biz bu mutabakatın devam etmesini istiyoruz. Dolayısıyla ben NATO toplantısına gidiyorum, Avrupa Birliği zirvesine gitmiyorum. Bunun altını çizmek isterim, burada da orada da. Zaman zaman NATO zirvelerinde bunu hatırlatma gereği duyarız, “Burası Avrupa Birliği Zirvesi değil, burası NATO Zirvesidir” deriz. Dolayısıyla NATO Zirvesi’nin, NATO’nun bütün üyelerinin, NATO çerçevesi içerisinde dayanışma göstermesi çok önemlidir. O açıdan bu konuda çok hassasız. Mektubumda da bu konuyla ilgili bütün düşüncelerimi, beklentilerimizi, zaten hem üye ülkelerin başkanlarına hem de genel sekretere bildirmiştim.

Teşekkür ediyorum.

 

Yazdır Paylaş Yukarı