GDAÜ Troykası Basın Toplantısı'nda Yaptıkları Açıklama

23.06.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Değerli Basın Mensupları,

Güneydoğu Avrupa Ülkeleri İşbirliği Süreci Zirvesini tamamlamış bulunuyoruz.

Bildiğiniz gibi, Türkiye, 2009 yılında devraldığı Dönem Başkanlığı görevini bugün Karadağ'a devretmiştir ve bundan sonraki Dönem Başkanı Karadağ olacaktır, ondan sonraki dönem başkanı da Sırbistan olacaktır.

Balkan ülkeleri diye de bilinen Güneydoğu Avrupa Ülkeleri Sürecinin esas amacı, bölgede istikrar, işbirliği, güveni artırmak ve geçmişte yaşadığımız ortak tarih ve geçmişin güzel anlarını geleceğe taşımak söz konusudur. Dolayısıyla, böyle bir Sürecin giderek güçlü bir şekilde, Avrupa içerisinde kendini ifade etmesinden büyük bir memnuniyet duyuyoruz ve bu süreç içerisinde bulunan 11 ülke, neredeyse 150 milyonluk bir nüfusu temsil etmektedir.

Bugün Slovenya'nın üyeliğe katılmasıyla, bu sürece fiilen ve resmen katılmasıyla, üye sayısı 11 olmuştur. Bu Zirveye Moldova Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı'nın dışında katılan herkes, devlet ve hükümet başkanı olmuştur. 9 tane Cumhurbaşkanı ve Yunanistan Başbakanı olmak üzere, bu Zirveye bütün devlet ve hükümet başkanlarının bizzat katılmaları, bizi ziyadesiyle tabii ki mutlu etmiştir. Bu Zirveyi, Toplantıyı çok güçlü hale getirmiştir ve bütün Balkanlardaki veya Doğu ve Güney Avrupa'daki ülkelerin bu Sürece verdikleri kararlılığı ve önemi göstermiştir.

Bu Toplantıya bölgedeki ülkelerin dışında uluslararası kuruluşların temsilcileri; başta Avrupa Birliği Genişleme Komiseri olmak üzere, UNESCO Genel Sekreteri, NATO, Birleşmiş Milletler, AGİT, Avrupa Konseyi, İslam Konferansı Teşkilatı'nın temsilcileri katılmışlardır.

Hepimizin hedefi şudur: Avrupa ve Atlantik yapıları içerisinde yer almak ve ortak değerleri, bütün bu bölgede güçlü hale getirmektir. Bu anlamda, Avrupa Birliği ve NATO boyutu, Balkanlarda çok önemlidir.

Avrupa Birliği boyutuna baktığımızda zaten Bulgaristan, Romanya, Yunanistan, Slovenya tam üye ülkelerdir. Türkiye, Hırvatistan müzakere yapan ülkelerdir. Arnavutluk ve Makedonya, aday olan ülkelerdir. Karadağ, Sırbistan, Makedonya, köklü reformlar yaparak, bu süreci, bunu hedeflemişlerdir ve bu yolda önemli mesafe almaktadırlar. Ve yine bölgede serbest dolaşımları gerçek kılmak, Avrupa Birliği içerisinde serbest kılmak için de vize söz konusu. Vize engellerinin kaldırılması, özellikle Sırbistan ve Arnavutluk'a vizelerin kaldırılması, bunlar hep iyi gelişmeler olarak kendisini göstermiştir. Ümit ediyoruz ki, Bosna Hersek'le de yine bu vizelerin kaldırılması söz konusu olacaktır. NATO söz konusu olduğunda, Türkiye, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Slovenya, NATO'nun malum üyeleridir. Hırvatistan, Arnavutluk NATO'ya üye olmuşlardır.

Karadağ, Bosna Hersek NATO Üyelik Eylem Planı içerisinde önemli adımlar atmışlardır ve bölgede yine bu yönde, diğer üyelerin de hedefleri doğrultusunda güzel gelişmeler vardır.
Dikkati çeken nokta şudur: Bu bölgede son yıllarda çok görünür bir şekilde dayanışma ve işbirliği söz konusudur. En üst seviyede, cumhurbaşkanları, başbakanlar, parlamentolar, bakanlar, uzmanlar seviyesinde çok büyük bir trafik vardır. Çok büyük sayıda toplantılar yapılmaktadır ve bütün bu toplantıların hepsi de pozitif gündemle toplanmaktadır. Bir zamanlar problemlerle toplanan bölge, şimdi pozitif bir gündeme geçmiştir ve bütün toplantılar hep geleceğe dönüktür. Hep, bu bölgeyi yeniden inşa etmek ve bölgeyi sahiplenen, bütün bu bölgede, -demin söylediğim gibi- Avrupa Birliği, NATO büyük şemsiyesi altında birleşen ve bu değerleri bu bölgede hâkim kılma yönünde büyük bir hareketlilik söz konusudur. Bu, aslında Avrupa'ya bir heyecan vermektedir, Avrupa'ya yeni bir dinamizm kazandırmaktadır ve Avrupa'nın genişlemesiyle ilgili zaten perspektif içerisinde olan bir bölgedir.

Biraz önce de söylediğim gibi, bu bölgedeki köklü reformlar, köklü gelişmeler, sadece Avrupa için değil, muhakkak ki dünya için de çok takdirle izlenen bir gelişmedir.

Bu toplantıların neticesinde bir İstanbul Deklârasyonu yayınlanmıştır. Yine bundan ayrı olarak da terörle mücadelede dayanışma ve terörü topyekûn yine telin etme konusunda da ayrı bir bildiri de onaylanmıştır.

Şimdi, Dönem Başkanlığını Türkiye olarak Karadağ'a devrediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı Vujanoviç'e başarılar diliyoruz. Kendilerinin bu dönemi en iyi şekilde geçireceklerine inanıyoruz ve Türkiye olarak bu dönemde her türlü tabii desteği vermeye devam edeceğiz.

Bu sürecin bir de başka bir ayağı var. O da Kültürel Koridor Zirve Forumu'dur. Bununla ilgili de öğleden sonra toplantı yapılacaktır. Balkanlar dediğimizde bizi en çok bağlayan şey de aslında kültürdür. Bunun da teması bu sene müzik olmuştur. Bazı müzik parçalarını farklı farklı dillerde söylesek bile, bunların aslında söyleniş şekilleri aynıdır ve hepimiz aynı heyecanı duyarız, aynı hissi duyarız, aynı duyguları hissederiz. O bakımdan, çok bağlayıcı bir enstrümandır müzik. Bununla ilgili de bugün öğleden sonra ayrı toplantılar yapılacaktır. Ben bir kez daha, bu zirveye katılan bütün devlet başkanlarına, hükümet başkanlarına; hepsine teşekkür ediyorum. Ayrıca bizden sonra Dönem Başkanlığını devralacak Karadağ'a ve daha sonra devralacak Sırbistan'a başarılar diliyorum. Sorularınız varsa cevap verelim.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanım, Güneydoğu Avrupa Ülkeleri İşbirliği Sürecine dâhil ülkeler arasında vizelerin kaldırılması, ortak ticaret bölgesinin oluşturulması gibi somut ticari adımların atılmasını beklemeli miyiz ileriki dönemlerde? Teşekkür ederim.

Sayın Cumhurbaşkanımız: Şimdi aslında bu vizeler, Avrupa Birliği bünyesi içerisinde hep kaldırılıyor, yani bu vizeler. Biliyorsunuz, Avrupa Birliği'nin kendi tam üyeleri içerisinde serbest dolaşım hakkı var. Şimdi bu ülkeler de Avrupa Birliği perspektifi içerisinde. Dolayısıyla, vizeler bütün onlarla kalkıyor, kalkmış vaziyette, kaldırılmış vaziyette. Bugün yapılan konuşmalarda en çok üstünde durulan konulardan da birisi bu. Bunun daha da genişletilmesini, buna dâhil olmayan, -yani bu hâlâ bize engel olan- biliyorsunuz, durumlar var, ülkeler var. Dolayısıyla, bunların da kaldırılması burada ortak arzu.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, eksen kayması tartışması, hem yurt içinden hem yurtdışından bir süredir Türkiye'nin gündemine sokulmuş durumda. Son açıklama oldukça dikkat çekici bir yerden; Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso'dan geldi. Amerikan basınına verdiği demecinde, "Türkiye eğer Batı'dan uzaklaştıysa, bunun müsebbibi biz değiliz. Amerika Birleşik Devletleri'nin Irak'ta uyguladığı politika ve Beyaz Saray'ın politikalarıdır." dedi. Amerika'yla Avrupa, topu birbirlerine atıyor gibi gözüküyor. Bu konuda değerlendirmenizi almak istiyorum efendim.

Sayın Cumhurbaşkanımız: Şimdi yaptığımız toplantı, görüyorsunuz, bir Avrupa toplantısı. Demin bahsettiğim şey, Avrupa Birliği, NATO şemsiyesi altında bütünleşmek, ortak değerleri bütün bölgemizde yaymak. Bahsettiğimiz bu bölge de Avrupa'nın dışında değil, hatta şöyle daha büyük bir haritadan bakarsanız, Avrupa'nın, ortası olmuş oluyor, yani neredeyse Balkanlar. O açıdan, tartışmalar işte yapılıyor, ama Türkiye'nin zaten bir devlet politikası olarak hedefi, Avrupa Birliği'yle tam üyeliktir. Balkan ülkelerinin üye olan ülkeler var, üye olmayan ülkeler var. Onların aynı şekilde hedefi budur. Türkiye, NATO'nun en eski üyelerinden birisidir. Bütün gücüyle de diğer bu bölgedeki komşu ülkelere de, NATO üyeliği doğrultusundaki çabalarına hep destek verir ve toplantılarda adeta onların temsilcisi gibi hareket eder. O açıdan, bu tartışmalar yapılabilir. O ülkeyle, bu ülkeyle ilişkili olmak, eksen kayması gibi tarif edilmemesi lâzım.

Soru: Zirve Bildirisinde bölgesel olarak konuların sahiplenilmesinin öneminin altı çizildi. Bu durumda Kosova'nın da bu bölgesel işbirliğinin bir parçası olup olmayacağını, bu sene burada neden yer almadığını sormak istiyorum.

Sayın Cumhurbaşkanımız: Biliyorsunuz, bir hukuki süreç var. O hukuki süreç bir bitsin. Ayrıca burada her şey tabii ittifakla alınıyor. Bazı problemler hâlâ tabii ki, şüphesiz ki var. Bu problemlerin diyalogla, konuşarak halledilmesi yönünde zaten bir masa etrafında hepimiz konuşuyoruz. Dolayısıyla, bu bir süreçtir. Ümit ediyoruz, her şey yerli yerine oturur ve daha geniş bir işbirliği olur bu konuda.

Soru: Efendim, terörle mücadelede işbirliği ve dayanışma mesajları verdiniz. Bununla ilgili ikili görüşmelerde ne gibi somut adımlar attınız?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Uluslararası dayanışma nasıl olur? Eğer kendi ülkelerinde herhangi bir teröristlerin faaliyeti varsa, onlara fırsat verilmesi, terör ve dayanışma deyince, Türkiye'nin işte terör örgütü farklı olur, diğer ülkelerin uğraştığı terör örgütü farklı olur. Dolayısıyla, bir ayrım yapmadan bütün terörizme bu anlayışı getirmek lâzım. Dolayısıyla, "benim teröristim kötü, senin teröristin iyi zihniyeti" söz konusu olmaz. Bu açıklamalar zaten hepimizin böyle düşündüğümüzü gösteriyor.

Soru: Son çare olarak, Kıbrıs'taki askerlerin çekilmesiyle ilgili bir talepten bahsediliyor; Avrupa Birliği'yle Türkiye ilişkileri için. Bunun ışığında Fransa ve Almanya'nın tam üyeliğe karşı olmaları hakkındaki görüşünüz?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Kimsenin tam üyeliğe karşı resmi bir görüşü söz konusu değil. Çünkü Fransa'nın da, Almanya'nın da onayıyla, imzasıyla Türkiye tam üyelik müzakerelerine başladı, biliyorsunuz. Zaman zaman görünmeyen, farklı engeller söz konusu olabilir. Bunların hepsi, muhakkak ki aşılacaktır. Evet, hepinize tekrar teşekkür ediyoruz, sağ olun.
Yazdır Paylaş Yukarı