KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Derviş Eroğlu ile Düzenledikleri Ortak Basın Toplantısı'nda Yaptıkları Açıklama

18.06.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Değerli Basın Mensupları,

Cumhurbaşkanı Sayın Derviş Eroğlu, 18 Nisan'da KKTC Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, ülkemize ilk resmi ziyaretini yapmaktadır. Bundan önceki ziyaretler daha özel anlamlı olduğu için, bu ilk resmi ziyarettir. Kendisine hoş geldiniz diyorum ve bu vesileyle bir kez daha bütün kamuoyu önünde kendilerini tebrik ediyorum ve başarılar diliyorum.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, bölge için her yönüyle bir örnek teşkil eden, demokrasisini ispatlamış bir ülkedir. Her yerde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin sağlam demokrasisi, işleyen demokrasisi, işleyen sistemiyle, daima övünüyoruz. Ve bunun neticesi olarak da Sayın Cumhurbaşkanı bugün halkı tarafından seçilmiştir ve Kıbrıs Türklerini temsil etmektedir.

Türkiye, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne her türlü desteğini vermeye devam edecektir. Yine şunu da ifade etmek isterim ki: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki bütün kardeşlerimizin önce güvenliği, daha sonra refahı, bizim için çok önemlidir. Bu konuda da Türkiye Cumhuriyeti yine ne gerekirse yapmaya devam edecektir.
Şüphesiz ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Rum kesimi arasında başlayan müzakereleri başından beri destekliyoruz. Bu müzakerelerin bir neticeye varması, kapsamlı bir çözüme ulaşması, bir daha problemlerin yaşanmaması, hepimizin arzusudur. Burada da parametreler, Birleşmiş Milletler'in koyduğu parametrelerdir. Bu parametreler, Adanın gerçeklerini dikkate alarak zaten kabullenilmiş, kararlaştırılmış parametrelerdir. Ümit ederiz ki, bu çerçeve içerisinde, 2010 yılının sonuna doğru müzakereler neticelenir.

Sayın Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nu tebrik ediyorum. Kendisinden dünya kamuoyunun özellikle beklentileri farklıydı. Ama seçildikten sonra kendisi devlet adamlığını göstermiştir. Ve müzakerelere başladığı yerden devam edeceğini, daima masada olacağını, konuşarak çözüm bulmak için her türlü iyi gayreti, iyi niyeti ortaya koyacaklarını ispatlamışlardır. Bu da, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için gerçekten çok anlamlı bir hamle olmuştur. Ümit ederiz ki, Rum kesimi de bu iyi niyeti görürler. Ve bu müzakerelere netice alıcı şekilde yaklaşırlar. Karşılıklı tartışmalar, müzakereler zor konular, ancak müzakereyle, diyalogla aşılabilir. Ciddi müzakere süreci yaşanır. Ve ciddi müzakere süreci içerisinde her iki toplumu mutlu edecek bir neticeye ulaşılır.

2004 yılında kaçırılan büyük fırsat, referandum fırsatı, bu sefer, müzakerelerin başarısızlığıyla kaçırılmaz, ümit ederim ki. Bunun altını özellikle çiziyorum. Büyük bir fırsat 2004 yılında referandumda, Kıbrıs Türkleri "evet" ama, Kıbrıs Rumları "hayır" diyerek kaçırılmıştı. Şimdi müzakereler başladı. Müzakerelere Sayın Talat devam etti. Sayın Derviş Eroğlu, aynı şekilde olumlu, yapıcı bir şekilde devam etmektedir. Bunun, Kıbrıs Rum tarafı tarafından da iyi anlaşılması, dünya kamuoyu tarafından çok iyi görülmesi gerektiğine inanıyorum. Ve bu fırsatın kaçırılmaması için de, herkesin üstüne düşeni iyi niyetle yerine getirmesi gerektiğine inanıyorum.
Şüphesiz ki müzakereler, sonsuza kadar devam edemez. Bunun bir süresinin olması lazım.

Hatırlayacaksınız daha önce de burada bu yönde seslenişlerde bulunmuştum. Ama bu sefer ümit ediyorum ki, 2010 yılı içerisinde bu iş biter. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Özel Temsilcisinin görüşlerinin de hep bu doğrultuda olduğunu ve açıklamalarını bu şekilde yaptığını görmekten de ayrıca memnuniyet duymuş bulunuyoruz.

Son olarak şunu söylemek istiyorum: Türkiye sonuna kadar Kıbrıslı kardeşlerinin yanında olacaktır. Anavatan daima yavruvatanın yanında olacaktır. Bunu bütün Kıbrıs Türklerinin bilmesini isterim. Maddi ve manevi her türlü sahada, onların güvenliği, refahı, bizim için çok önemlidir. Akdeniz'in bir barış bölgesi haline gelmesi, bizim büyük vizyonumuzdur. Bu vizyon çerçevesi içerisinde garantör ülkeler olarak, Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs'ın tamamı, hep beraber, Doğu Akdeniz'i çok büyük bir iş birliği alanı haline getirebiliriz. Bu anlamda herkese görev düşmektedir. Avrupa Birliği'ne büyük görev düşmektedir. Avrupa Birliği, üstüne düşen sorumlulukları en iyi şekilde yerine getirmelidir. Ve bu problemin ileride Avrupa Birliği'nin büyük vizyonunu, stratejik konularını yeri geldiğinde nasıl zehirlediğini de görmek durumundadır. O bakımdan bu meselenin çözümü için herkes elinden geleni yapmalıdır. Türkiye'nin vizyonu gayet açıktır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de bütün iyi niyetini göstermekte, çözümle, diyalogla, problemlerin çözümü yönünde hep adımlarını atmaktadır. Ümit ediyorum ki bu, hem Kıbrıs Rumları tarafından hem bütün dünya tarafından iyi şekilde anlaşılır. Ve hep beraber iyi neticeye varırız. Ben tekrar Sayın Eroğlu'na başarılar diliyorum ve hoş geldiniz diyorum.
Yazdır Paylaş Yukarı