Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev İle Düzenledikleri Ortak Basın Toplantısında Yaptıkları Açıklama

25.05.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
"Değerli Basın Mensupları,
Sözlerime başlamadan önce, kardeş Kazakistan'ı ziyaret ediyor olmaktan ve değerli dostum Sayın Nazarbayev ile buluşup, ikili ve bölgesel çok taraflı konuları görüşmekten duyduğum büyük memnuniyeti ifade etmek istiyorum. Ve ayrıca bütün Türk halkının sevgi ve muhabbetlerini de Kazak halkına bu vesileyle iletmek istiyorum.
Türkiye ile Kazakistan, kardeş olan iki ülkedir. Kazakistan bağımsızlığını kazandığından bu yana ilişkilerimiz her bakımdan çok güçlü ve çok sıkı bir şekilde gelişmektedir. Bu ilişkilerde her iki tarafın da çok büyük bir kararlılığı vardır. Zaten ilişkilerin de böyle olması gerekir. Çok sık ziyaretleri karşılıklı yapmaktayız. Geçen sene Sayın Nazarbayev, Türkiye'yi ziyaret etti ve Stratejik Ortaklık Anlaşması'nı Türkiye'de imzaladık. Ve bütün ilişkilerimizi stratejik bir vizyon çerçevesi içerisinde, güçlü bir şekilde geliştiriyoruz. İkili ilişkilerimizde şöyle baktığımızda, siyasi bakımdan mükemmel ilişkilerimiz vardır. Sık sık istişareler yapıyoruz, bazen bir araya geliyoruz; bazen telefonla, önemli meseleler olduğunda, konuşuyoruz. Bakanlarımız, başbakanlarımız birbirlerini daima ziyaret ediyorlar ve görüşüyorlar.
Ticari konularda, ekonomik konularda ise ilişkilerimiz yine çok boyutlu bir şekilde gelişmektedir. Ticaret hacmimiz evvelki yıl 3 milyar dolara ulaşmıştır ama, biraz önce Değerli Dostumun da ifade ettiği gibi; hedefimiz, 10 milyar dolara ulaşmak olacaktır. Ama sadece ticarete değil, üretime de çok önem veriyoruz. Onun için Türk şirketlerini, firmalarını, Kazakistan'da yatırım yapmaya hep teşvik ediyorum. Benimle beraber 250 iş adamı Kazakistan'a geldi. Onlarla İş Konseyi toplantısı yapacağız, bu çağrıyı orada da tekrarlayacağız.
Özellikle Kazakistan, Rusya ve Belarus ile bir gümrük birliği anlaşmasına girince, burada üretim yapmak, her bakımdan gerçekten avantajlı hale geldi. İnanıyorum ki kısa süre içerisinde yatırımlar daha da artacaktır. Özellikle inşaat alanında Türk müteahhitlerine burada duyulan güven ve verilen imkândan dolayı bir kez daha, başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere, bütün Kazak yetkililere teşekkür ediyorum. Bu ilişkilerimiz çok daha ileri seviyeye ulaşacaktır.
Enerji alanında Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı, aslında Kazakistan'ın da kullandığı bir boru hattıdır. İleride Hazar Denizi'ndeki petrol üretiminiz artınca bu hattı daha çok kullanacaksınız. Yine Türkiye'de Samsun-Ceyhan Boru Hattı konusunda da Kazakistan'ın desteğine her zaman teşekkür ediyoruz.
Eğitim konusunda da çok güçlü iş birliğimiz var. Burada, 30'a yakın Türk lisesi, iki üniversite var. Bunlar eğitim alanındaki işbirliğimizin en iyi, somut işaretleridir.
Dün önce Çimkent'i ziyaret ettim, oradan Türkistan'a gittim, bu benim ve heyetim için ayrı bir mutluluk kaynağı olmuştur. Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi, Türk ve Kazak ortak işbirliğiyle gerçekleştirilen bir üniversitedir. Dün oranın fakültesinin hastanesini beraber açtık. Çok örnek bir faaliyettir. Sadece Türk ve Kazak öğrenciler değil, bütün Türk dünyasından öğrenciler vardır. Bu bakımdan enternasyonal hüviyeti olan bir üniversitedir. Bundan da büyük bir memnuniyet duyduk.
İkili ilişkilerimizde ulaştırma konuları ve diğer konular, bütün bunları ele aldık. Bütün bunlar çok gelişecektir.
Bölgesel konular söz konusu olduğunda da, bölgemizi ilgilendiren birçok meseleleri konuştuk. Özellikle AGİT Dönem Başkanlığını Kazakistan büyük bir başarıyla ve çok dengeli bir şekilde yürütmektedir. Bunu bütün AGİT üyesi ülkeler çok takdir etmektedir. Bundan dolayı takdir ve tebriklerimizi bir kez daha sunmak istiyorum. Ayrıca 2010 yılında Kazakistan bir AGİT Zirvesi tertiplemeyi düşünmektedir. Bunun çok iyi olacağı fikrindeyim ve bunu da çok güçlü bir şekilde destekliyoruz. Türkiye'de 1999 yılında, İstanbul'da AGİT Zirvesi'ni başarılı bir şekilde tertiplemişti. İnanıyorum ki 2010 yılında Kazakistan'da da bu gerçekleşecektir. CICA, bildiğiniz gibi, Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı, Kazakistan'ın inisiyatifi ile kurulmuştur. İlk defa Sayın Nazarbeyev Birleşmiş Milletler'de yaptığı bir konuşmayla bu fikri ortaya atmıştır. Daha sonra da bu gerçekleşmiştir. CICA''nın Dönem Başkanlığını, Türkiye olarak biz devralacağız Kazakistan'dan. Önümüzdeki ay İstanbul'da yapılacak, 3. Zirve toplantısında, bunu devralacağız. İnanıyorum ki biz de aynı başarıyı göstereceğiz.
Yine Kazakistan'ın İslam Konferansı Teşkilatı dönem başkanlığını 2011 yılında devralacak olması da, çok önemli bir olaydır. Hem Türk dünyasında hem İslam dünyasında çok büyük bir başarıdır bu. İslam Konferansı Teşkilatının Genel Sekreteri de bir Türk'tür; 2. dönem olarak yine başarılı görevlerine devam etmektedir.
Bunun dışında bölgemizi ilgilendiren çeşitli konuları yine karşılıklı bir şekilde paylaştık, görüştük. Ve bunları ortak çabalarımızla problemlerin çözümünü sağlamaya devam edeceğiz.
Bu ziyaretim benim için ayrıca çok önem arz etmektedir. Türk Konseyini geçen sene Azerbaycan'ın Nahçıvan Özerk Bölgesi'nde kurmuştuk. Türk Konseyi çerçevesi içerisinde Türk Akademis'ini bugün açacağız. Türk Konseyi çerçevesinde Türkçe Konuşan Devletlerin Parlamenter Asamblesini daha önce kurmuştuk. Bunun da alt birimleri var. Aksakallılar toplantıları var. Bütün bu çalışmaları, Sayın Cumhurbaşkanı'yla beraber hep yürütüyoruz. Bundan da büyük bir memnuniyet duyuyorum.
Ben bu toplantımızın gayet başarılı ve verimli geçtiğine inanıyorum. Bir kez daha gösterilen konukseverliğe teşekkür ediyorum.

SORU: Benim sorum Sayın Nazarbayev'e olacaktı. Bugün Türk Akademisi'nin açılışı yapılacak. Sayın Cumhurbaşkanımızın bahsettiği Türk Konseyi üst çatısı bağlamında, alt kuruluşlar da kuruluyor. Bu tür kuruluşların Türk dünyasındaki ilişkilere ne gibi yenilikler getireceğini düşünüyorsunuz?
KAZAKİSTAN CUMHURBAŞKANI SAYIN NAZARBAYEV: Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Türk dilinde konuşan cumhuriyetler, kendi başına kaldılar. Uzun yıllar boyu kendileri bağımsızlıkları veya yönetimi konusunda tecrübeleri zamanla gelişti. Sovyetler'den sonra bütün Türk devlet ve toplulukları, kendi aralarında ikili veya çoklu ilişkiler noktasında bir araya geldi ve kendi ilişkilerini siyasi, ekonomik ve birçok alanda kendileri yürüttü. Bazı cumhuriyet ve topluluklar, Türkçe konuşan devletlerin birbirleriyle yakınlaşması ya da ortak projelere imza atması için çalışmalar yürüttü. Fakat bu konularda, genelde kısır döngü içerisinde sınırlı kaldığı için, bazen başarısızlığa uğradığını söylemek istiyorum. Biz iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirmek adına bu akademinin çok büyük fayda getireceği düşüncesindeyim.
Siz dün konseri izlediniz, 29 devlet ve topluluktan gelen öğrenci ve çocuklar aynı sahnede kendi kültürleri ve dilleriyle büyük bir konser sundular. Düşünün, bütün Türk dünyasında başka nerede bu sahneyi görebiliriz, bu çatının altındaki kardeşliği kullanabiliriz. Gördünüz, Yakutistan'dan, Karaçaymalkar'dan, Azerbaycan'dan, Türkiye'den, Kazakistan'dan ve birçok Türk devlet ve topluluklarından çocuklarımız aynı sahnede, kendi dilleri ve kendi kültürleri, motiflerini yansıttılar. Bunların hepsi ortak Türk babamızdan bize kalan mirasın bugüne kadar taşınan kültürel mirası. Siz dünyada birçok dili inceleyin, hangi dile bakarsanız bakın, muhakkak Türkçe bir şeyler, onların dillerine etki etmiştir. Bu yüzden bizler düşünüyoruz, bütün ilim adamlarımız aynı çatı altında toplanarak, ecdadımızın yaptığı kültürel ve medeni çalışmaları, bize bıraktıkları mirasları yaşatmak için projeler ve birlikte hareket ederek ortak kültürü yaşayabileceğimiz bir gelecek hazırlanmasını diliyorum. Ve bunun için de Akademinin etkili olacağına inanıyorum.

SORU: Benim sorum Abdullah Gül Bey'e. Türkiye'nin CICA Dönem Başkanlığı'nı devr alacak olması ile ilgili düşüncelerinizi sormak istiyorum.
SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ: CICA, demin de söylediğim gibi, aslında İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı olarak çıktı ortaya. Dikkat ederseniz, dünyadaki birçok sorunlar, problemler, aslında bizim çevremizde oluyor. Asya'da, Kafkaslar'da, bütün buralarda oluyor. Bu problemlerin daha sıcak problem haline gelmeden çözümü çok önemlidir. Savaş olduktan sonra, kavgalar olduktan sonra onların çözümü çok daha zor olur. Onun için, önemli olan, tedbir alıp, problemleri diplomatik yollarla siyasi olarak çözmek, güven oluşturmak. Güven ve istikrarın olmadığı yerde de ne mutluluk olur ne zenginlik olur. Onun için çok önemli bir faaliyet bu. AGİT de biliyorsunuz Avrupa'da çok önemli görevler yapmıştır. Şimdi memnuniyetle görüyoruz ki bir taraftan AGİT'in, bir taraftan CICA'nın dönem başkanlıklarını ikimiz bir üstleniyoruz. Bu çok önemli bir olay.
Dünyanın yüzde 90 problemi, neredeyse bu alanın içerisinde yaşanıyor; Afganistan'dan tutun da Irak'a kadar, hepsi bu işin içerisinde. Ve yine hepinizin dikkatini çekmek isterim ki Pakistan-Hindistan arasında çok büyük problemler vardır. Ortadoğu'da çok büyük problemler vardır. İsrail, Filistin, Arap dünyası arasında büyük problemler vardır. İran ile ilgili konular vardır. İstanbul'daki CICA Zirvesi'nde hem Hindistan hem Pakistan hem İsrail hem İran, bütün bu ülkeler, yani birbirleriyle BM çatısı dışında bir araya gelmeyen ülkeler, burada bir araya geleceklerdir. Dolayısıyla çok önemli bir faaliyettir, çok önemli bir kuruluştur. Tabii ki bunun dönem başkanlığını devralmak, bizim için, Türkiye için de, çok büyük bir onurdur. Bunu çok başarılı bir şekilde götüreceğimize inanıyoruz. Ve dönem başkanlığımızda, bu problemlerin çözümüne katkı sağlamak için Türk diplomasisi elinden gelen her şeyi yapmaya devam edecektir. "
Yazdır Paylaş Yukarı