Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Medvedev'le Birlikte Gerçekleştirdikleri Ortak Basın Toplantısında Yaptıkları Açıklama

12.05.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
"Sayın Devlet Başkanı, Değerli Dostum Medvedev,
Kıymetli Bakanlar,
Değerli Misafirler ve Kıymetli Basın Mensupları,
Dostumuz ve komşumuz Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sayın Dimitri Medvedev'i ve beraberindeki değerli heyeti Türkiye'de ağırlıyor olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bir kez daha kendilerine, Türkiye'ye "hoşgeldiniz" diyorum. Öncelikle, geçen günlerde Sibirya'da yaşanan elim kazada hayatını kaybedenlere de başsağlığı diliyorum. Bu başsağlığımı Rus halkına sunuyorum.
Sayın Medvedev'in Türkiye'yi resmî ziyareti, diplomatik ilişkilerimizin kuruluşunun 90. yıldönümüne rastlamaktadır. Bu da gerçekten güzel bir rastlantı olmuştur ve 90. yıldönümünde Türkiye ile Rusya Federasyonu arasındaki ilişkiler çok güçlü bir şekilde gelişmektedir ve ilerlemektedir. Bundan, her iki ülke de büyük bir kıvanç duymaktadır.
Geçen sene Rusya Federasyonu'na yaptığım devlet ziyaretinde, bana çok büyük bir misafirperverlik gösterilmişti. Moskova ve Tataristan Cumhuriyeti Başkenti Kazan'da çok güzel anılarımız olmuştu. Aradan bir sene geçmeden, Sayın Cumhurbaşkanı'nın Türkiye'ye bu iade-i ziyarette bulunmasına, gerçekten bir kez daha teşekkür ediyorum ve duyduğumuz memnuniyeti ifade ediyorum. Geçen sene Moskova'da yayımladığımız deklarasyonda, ilişkilerimizin dostluk ve çok boyutlu ortaklıktan daha da ileriye taşınıp, daha da derinleştirilmesi konusunda mutabakata varmıştık ve bu çerçeve içerisinde, o günden bugüne, birçok ziyaretler gerçekleştirildi. Sayın Başbakanlarımızın ziyaretleri, bakanlarımızın ziyaretleri; her bakımdan ilişkilerimizi çok güçlü bir duruma getirdi ve bugün de bu dostluk ve komşuluk, stratejik ve karşılıklı ilişkileri en üst düzeyde işbirliğine taşıdı. Bütün bunlardan da yine büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler her alanda çok gelişmektedir.
Sayın Başkan Medvedev'le gerek dün yine yaptığımız görüşmelerde gerek bugün yaptığımız baş başa görüşmelerde ve bugün heyetler arası görüşmelerde, ikili ilişkilerimizi hep gözden geçirdik. Siyasi konularda, özellikle bölgesel ve uluslararası konulardaki ortak görüşümüz, bizi ziyadesiyle memnun etti. Bölgemizdeki sorunların diyalogla ve konuşarak çözülmesi konusundaki gayretlerimizi birleştirme ve beraber daha çok çalışma konularında mutabakata vardık. Ekonomik konularda işbirliğimizin geldiği seviye, gurur vericidir. 2008 yılında 38 milyar dolara yaklaşmış olan ticaret hacmimiz, herkese örnek olmaktadır ve daha önce aldığımız karar çerçevesi içerisinde, beş yıl içinde bu ticaret hacmini 100 milyar dolara çıkartma konusunda da azmimizi ve kararlılığımızı bir kez daha paylaştık.
Enerji konusunda, Türkiye ile Rusya arasında çok büyük projeler gerçekleştirilmiştir ve yeni projeler de önümüzdedir. Bu projeler konusunda da yine işbirliği kararımız bir kez daha teyit edilmiştir. Gerek yeni petrol boru hatları, doğalgaz boru hatları, gerek nükleer enerji konularındaki geldiğimiz durumu bir kez daha karşılıklı olarak gözden geçirdik. Aynı şekilde, diğer alanlarda, ticaret alanında milli paralarla alışveriş yapılması gibi konular, ulaştırma konusundaki yeni projeler; bütün bunlar, Türkiye ve Rusya arasındaki ekonomik işbirliğinin boyutunu çok daha fazla geliştirmektedir. Bu konularda yeterli bir şekilde yine konuştuk. Turizm alanındaki başarı zaten herkesin gözü önündedir. Rusya'dan Türkiye'ye gelen üç milyon turist, ilişkilerimizin halklar arasındaki güçlülüğünü de göstermesi açısından çok önemlidir.
Türkiye ve Rusya, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde de işbirliği yapmaktadır. Rusya daimi üyedir Güvenlik Konseyi'nde, biz de geçici üyeyiz. Uluslararası ve bölgesel konuları çok samimi bir şekilde hep tartışmaktayız ve oradaki işbirliğimize de çok önem vermekteyiz. Bu işbirliğimizi, Ortadoğu'daki meseleler, bölgemizde İran nükleer meselesi, Kafkasların normalleşmesi meselesi, Balkanlardaki yine istikrar gibi konular başlığı altında da özetleyebilirim.
Terörün her çeşidiyle mücadele konusunda da yine iki ülke olarak kararlılığımızı ortaya koymuş olduk. Uluslararası kuruluşlarda da Türkiye ile Rusya arasındaki işbirliği, karşılıklı birbirimizi desteklememiz, yine işbirliğimizin önemli bir ayağı olmuştur. Bunun çok güzel örnekleri hep yaşanmıştır. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde bir Türk milletvekilinin, Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'nun Başkan seçilmesinde, Rus milletvekillerinin çok büyük katkısı söz konusu olmuştur. Önümüzdeki günlerde de, yine, uluslararası adaylıklarda karşılıklı istişare içerisinde birbirimizi desteklemeye devam edeceğiz. Bugün imzalanan anlaşmalar ve biraz sonra Sayın Başbakanımızla birlikte yapılacak görüşmeler ve imzalanacak anlaşmalar, ilişkilerimizin boyutunun en açık, somut göstergesidir. Vizelerin kaldırılmasından tutun da, ulaşımın kolaylaştırılmasına kadar, enerji alanındaki anlaşmalara kadar, bütün bunlarla gurur duyuyoruz ve bu ilişkileri güçlü bir şekilde daha da ileriye taşıma konusunda çok azimliyiz.
Bu ziyaretten dolayı, bir kez daha, duyduğumuz memnuniyeti, Türk halkının duyduğu memnuniyeti ifade ederek, dostluk ve komşuluk ilişkilerimizi güçlü bir şekilde devam ettirme kararlılığımızı, burada bir kez daha sizlerle paylaşmak istiyorum."

Soru: Sayın Gül Beyefendi'ye soru yöneltmek istiyorum. Burada bahsettiniz; "Ortadoğu sorununu ele aldık" dediniz. Sizin konuyla ilgili değerlendirmenizi almak istiyorum. Medvedev size gayrı standart yaklaşımlardan bahsetti. Buna yaklaşımınız nedir, Türkiye'nin standart dışı fikirleri var mı bu çözümle ilgili olarak?
Sayın Cumhurbaşkanımız: Ortadoğu konusu, sadece Filistinlileri ve İsraillileri veya Arapları ilgilendirmemekte; aslında bütün dünyayı ilgilendirmektedir. Neredeyse, İkinci Dünya Harbi'nden sonra en büyük mesele, dünyanın en büyük meselesi budur. Dünyanın birçok yerindeki huzursuzluklar da burayla adeta gerekçelendirilmektedir. O bakımdan, bu konunun muhakkak çözülmesi gerekmektedir. Bununla ilgili tabii ki birçok çalışmalar yapılmaktadır, Quartet'ın çalışmaları, bunları hep tabii ki takdir ediyoruz. Son girişimler, ABD'nin Orta Doğu Temsilcisi George Mitchell'ın çalışmalarını, bunların hepsini takdir ediyoruz ama, açıkçası bunları çok fazla yeterli görmüyoruz ve daha fazla hamle yapılması gerektiğine inanıyoruz. Bir de bu görüşmeler yapılırken, kimsenin dışlanmaması lâzım. Filistin dediğimizde, Filistin'de maalesef Filistinliler ikiye bölünmüştür. Bunu birleştirmek gerekir. Birleştirmek için de her iki tarafla görüşmek gerekir. Hamas tarafı, Gazze'de seçimleri kazanmıştır. Dolayısıyla, yok farz edemezsiniz ki. Sayın Medvedev de son ziyaretinde kendileriyle görüşmüştür. Vaktiyle Türkiye de görüştüğünde, o zaman Türkiye'ye karşı birçok tenkitler yapılmıştı ama, Türkiye'nin de haklı olduğu ortaya çıkmıştı. Hiç kimseyi dışlayarak bir barış temin edemezsiniz. O bakımdan, Türkiye'nin, Rusya'nın bu girişimlerini herkesin takdir etmesi lâzım; herkesi masaya çağırma, herkesle konuşarak, herkesi bu barış süreci içerisinde katılıma dâhil etmesi ve işin içine sokması açısından. Kim dışarıda kalırsa, o ayrı bir baş çeker ve o zaman problemler daha da çoğalır. Bu konuda daha geniş bir çalışma çok faydalıdır. Rusya'nın da bu konudaki çalışmalarını takdir ediyoruz. Türkiye'nin de çalışmalarını Rusya takdir ediyor. Tabii ki ABD'nin bu konudaki gayretlerini hepimiz çok takdir ediyoruz. Ama her şeyi sadece oralara bırakmamak gerekiyor. Hepimizin yardımcı olması gerekir. Bu bağlamda Türkiye'nin de Rusya'nın da tabii ki çok büyük katkıları söz konusudur. Rusya zaten BM Güvenlik Konseyinin daimi üyesi olarak, Quartetin de bir parçası olarak, çok önemli bir aktördür.
Soru: Sayın Cumhurbaşkanına sorumu yöneltmek istiyorum. Burada vize kaldırılması anlaşması imzalandı. Ne zaman yürürlüğe girecek ve Rusyalılar bu yaz tatile geldiğinde, vizesiz girebilecek mi, bedava girebilecek mi? Ve Türkiye bu anlaşmanın imzalanmasıyla nasıl bir menfaat umuyor?
Sayın Cumhurbaşkanımız: Aslında buradaki menfaat karşılıklı bir menfaat olsa gerek. Çünkü yapılan her anlaşma eğer her iki ülkeye de menfaat sağlıyorsa, o zaman değerlidir ve sürdürülebilir. O bakımdan vizelerin kaldırılması, hem Türkler hem Ruslar için, Rus halkı için ve Türk halkı için çok memnuniyet vericidir. Evet, herhalde en çok faydayı da turistler, ilk faydayı da onlar görecektir. Ticaretimizde çok büyük rol olan nakliyeciler, şoförler, bütün bunlar hep göreceklerdir. Ama turistler için çok kolay büyük bir avantajdır bu. Türkiye ile Rusya arasındaki turizme baktığımızda, 3 milyon turist eğer Türkiye'ye geliyorsa, onların işini her bakımdan kolaylaştırmak, hem bizim hem de Rusya için tabii ki bir noktada görevdir. O bakımdan büyük bir gurur duyuyoruz, bu anlaşmanın bugün imzalanıyor olmasından. Ve bundan dolayı da Rus yönetimine gerçekten takdirlerimizi sunuyoruz. Aynı şekilde bizim için de bizim bütün yöneticilerimize, bakanlarımıza, hepsine, bu çalışmayı yaptıkları için.
Dimitri Medvedev: Ben de Sayın Cumhurbaşkanının sözlerine katılmak istiyorum. Bu, gerçekten tarihi sıçrama anlaşmasıdır. Bu her şeyden önce milyonlarca insanın yaşamını kolaylaştırmaya yöneliktir. Tabii ki enerji anlaşmalarının sağladığı menfaatler vardır, ulaştırmanın sağladığı kolaylıklar vardır, bunlar çok önemli şeylerdir. Bunlar devlete para kazandırıyor. Hazinemize paralar giriyor. Başka görevleri yerine getirmemizi sağlıyor. Ancak insanlarla bağlantısı burada doğrudan görülmüyor. Halbuki bu olayda vatandaşlar arasında doğrudan bağlantı var. Tatile gelme imkanı gelişmiş oluyor. Ve bu konuda anlaşmaya hazırız. Bu 30 günlük ziyaret yapan herkese teşmil olacaktır ve her şeyden önce bizim turistlerimiz için geçerli olacaktır; tatile gelen, dinlenmeye gelen insanlar için. Çok sayıda insan söz konusu burada, 2 milyon insan geçen sene geldi, kriz öncesi dönemde 3 milyondu. Bu yıl için de çok sayıda insan gelecektir. İnsanlarımız Türkiye'de tatil yapmayı çok seviyor. Ve şimdi çok sayıda insan vize parası vermeden girme imkanı bulacak. En kısa zamanda bu çalışma yapılacaktır ve o zaman anlaşma yürürlüğe girecektir. Bir kez daha ifade etmek istiyorum; bu gerçekten müstesna, çok dönüm noktası olabilecek imkandı. Ve insani mübadele için büyük fırsattır ve samimiyetle Sayın Türk meslektaşlarımı, Sayın Cumhurbaşkanını tebrik ediyorum, bu önemli belgeyi hazırlayan herkesi tebrik ediyorum, takdirlerimi sunuyorum.
Soru: Benim sorum konuk Cumhurbaşkanına olacak. Türkiye'nin Kafkaslar'da barış ve istikrarın kilidi olarak gördüğü Karabağ konusunun gündeme geldiğini söylediniz. Rusya, Agit Minsk Grubunun eş başkanlarından. Ermenistan'ın öncelikle beş reyondan çekilmesi gündemdeydi. Ermeniler bu çerçevede ikna edildi mi, çözüm konusunda ümitli misiniz, sorun çözüme doğru ilerliyor mu, birinci sorum bu olacak. Bir de Türkiye ile Ermenistan arasında işleyen bir süreç var, ikili bir süreç ancak, Rusya'nın iyi niyetli katkılarının çok olumlu olacağını düşünüyor, Türkiye. Rusya bu çerçevede Ermenistan'ı ikna konusunda bir adım atacak mı? Teşekkür ederim.
Dimitri Medvedev: Karabağ sorunu çok zor bir sorun. Ancak Kafkaslardaki tek sorun bu değil. Başka sorunlar da var Kafkaslarda ve onlar da son derece çok zor sorunlar; malumunuz, bunları biliyorsunuz. Son zamanlarda Karabağ sorununun çözümü konusunda son derece ümit verici adımlar atılmış oldu. Taraflar görüşmeler yapıyorlar, değerlendirmeler yapılıyor. Ve aslında bir dizi konuda gelişme ilerleme var. Ancak bu bütün konularda mutabakata varıldığı anlamına gelmiyor. İstişareler devam ediyor. Ben müteaddit defalar partnerlerime önerilerde bulundum. Cumhurbaşkanı Aliyev'e ve Cumhurbaşkanı Sarkisyan'a Rusya'nın arabuluculuğunu teklif ettim. Rusya Fderasyonu'nda defalarca görüşmeler yapılmasını sağladım. Bunlar devam edecektir. Tarafların durumunun netleşmesi konularında da bu çalışmalar var. Minsk Grubunun diğer katılımcılarının da aktif tutumuna güveniyoruz. Ama önceden olmak üzere ve her şeyden önce belirtmek istiyorum, sorunlar ihtilafın taraflarınca, Ermenistan ve Azerbaycan arasında alınmalı. Bir kez daha belirtmek istiyorum, son zamanlarda taraflar ileriye yönelik önemli adımlar atılmıştır. Önemli olan bu erişilen mesafede yetinilmemesi. Ayrı konularda değinmek istemiyorum. Yani kaç ilçenin boşaltılacağı konularına da değinmek istiyorum. Bu hassasiyeti göstermek gerekiyor. Bu şekilde süreçte bir çarpılma olmasın, istiyoruz. Rusya ihtilafın tarafı değil, ancak aracıyız. Sürece artık bir şekilde katılmış bulunuyoruz. Bu alanda aktif bir şekilde çalışıyorum. Dışişleri bakanlarımız da düzenli olarak görüşmeler yapıyor. Ve önümüzdeki görüşmelerde, önümüzdeki dönemde Rusya-Azerbaycan-Ermenistan dışişleri bakanları seviyesinde devam edecektir. Burada Türkiye ile Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesi konusu, diğer farklı ve zor bir soru. Biz dikkatli bir şekilde cereyan edenleri izliyoruz. Ümit ediyoruz ki buradaki bu süreç, başında ilgili belgelerin Zürih'te imzalanması süreciyle bir ivme kazanmıştı; bunun devam etmesini arzu ediyoruz. Tabii ki bu süreçler basit süreçler değil. Bunlar farklı şekilde yansımalar görüyor. Bu sorun uzun bir süre çözümsüz kaldı ama, ancak neticede tarafların gerekli mutabakata varmalarını ümit ediyorum. Ve ilişkilerin tam olarak test edilmesini arzu ediyorum. Kuşkusuz bu da bölgemizdeki durumun istikrara kavuşturulmasına katkıda bulunacaktır. İktisadi ilişkileri geliştirecektir. Bunun neticesinde bütün devletlerde de yaşam seviyesinin yükselmesine zemin hazırlayacaktır. Bu süreci destekliyoruz ve bunu özenli bir şekilde takip edeceğiz. Ve elimizdeki imkanları da sonuna kadar kullanacağız. Tabii ki kararlar ilgili kurullar tarafından alınacak.
Soru: Öncelikle Ortadoğu'dan geldiniz. Gündemin ortasında da nükleer silahlar söz konusuydu. İsrail ve İran'ın nükleer silahlar konusundaki politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz? İkinci sorum da enerji konusunda anlaşmalar imzalanacak. Türkiye'de Rusya'dan doğalgaz alımı söz konusu. Ve dünya ve Avrupa ortalamasının da üstünde bir rakam olduğu ifade ediliyor. Bu konuda bir indirim söz konusu olacak mı, olacaksa kayda değer bir indirim olacak mı?
Dimitri Medvedev: Çok güzel bir soru. Nükleer konularla başlayıp hemen doğalgaz fiyatıyla bitince yani güzel bir kombinasyon oldu. Yani bunları birbiriyle bağlantılı olarak görmüyorum tabii. Nükleer enerjiyle doğalgaz fiyatı, gaza da bazen silah diyorlar ama nükleer silah değil, her halükarda doğalgaz. Konuşmamın başında her şeyden önce müsaadenizle bölgedeki genel durum konusunda değerlendirmemi belirtmek istiyorum. Değerli arkadaşım, görüşmeler konusundaki partnerimiz bahsetti, buradaki durumun ne kadar komplike olduğunu söyledi. Ve Ortadoğu konusuyla ilgili olarak sadece bölgede bulunan ülkeler sorumlu değil, sürece etkili bulunabilecek diğer ülkelerin de sorumluluğu var. Ancak tabii ki burada bütün tarafların iyi niyeti belirleyici. Buradan Ortadoğu konusunu ele alacak olursak İsrail'in tutumu ve Filistin'in tutumunu ele alacak olursak, diğer devletlerin tutumları, Suriye dahil olmak üzere, -Suriye'den buraya geliyorum dediğiniz gibi- kuşkusuz bu sorunun çözümü konusunda daha aktif bir şekilde bütün ilgili tarafları, ihtilaf taraflarını dahil etmemiz lazım. Bu süreçten hiç kimseyi dışlamamamız soyutlamamamız lazım. Bugün Filistin idaresinin böylesi bir ayrılmayla iç sorun çözmeleri mümkün değil. Bu Filistinin gerilmesine yol açıyor. Ve barış süreci de istenildiği şekilde ilerleyemiyor. Aracı ülkelerin de durumu zorlaşıyor. Burada hizmetlerin, yardımların sağlanması konusunda hâlâ fırsatlar var. Dün basın toplantısında Suriye'de bundan bahsettim. ABD'nin tutumu da bu konuda daha aktif olmalı. Bugün dikkat çektim, ABD buna hazır olduğunu belirtti. Ve ABD aktif bir şekilde tutumlarına devam edeceklerini söylediler, sürece etki edeceklerini söylediler. Diğer ülkeler de bu konuda katkıda bulunmak zorunda. Türkiye Cumhuriyeti'yle de bu konuda değişik imkanların değerlendirilmesi için istişareleri sürdürüyoruz. Bu konudaki tecrübemizi paylaşıyoruz. Ülkeler üzerindeki araçları ele alıyoruz.
Nükleer konusunu ele alacak olursak, tabii ki buradaki bizim tutumumuz son derece sarih. Ortadoğu, nükleer silahlardan arındırılmış bir bölge olmalıdır. Nükleer silahın olması, bunların kullanılması bir afet olur. Bu arada, eğer herhangi bir ülke burada kendi nükleer programını uygulaması durumunda bu çok süratli bir şekilde dengelerin bozulmasına yol açar ve beraberinde son derece ağır sonuçlar doğurur. Dolayısıyla bizim niyetimiz buradaki bütün imkanlarımızı, temasları sürdürme yönündedir. İran ile diyaloğumuzu sürdüreceğiz, bu konuda İsrail ile de görüşmelerimizi sürdüreceğiz. Diğer devletlerle, bu bölgede bu sürece dahil olan ülkelerle diyalogu sürdüreceğiz. Ümit ederim ki bu son derece komplike durumdan da çıkmak mümkün olacaktır. Ancak bu gerçekten zor bir durum, bunun gazla bir bağlantısı yok tabii, gaz konusu çok ayrı bir konu. Bu konuda bugün görüşmeleri devam ettireceğiz, Türk partnerlerimizle.
Yazdır Paylaş Yukarı