Estonya Cumhurbaşkanı ile Gerçekleştirdikleri Ortak Basın Toplantısında Yaptıkları Açıklama

16.04.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Değerli Basın Mensupları,

Estonya Cumhurbaşkanı Sayın Ilves ve beraberindeki değerli heyet üyelerini Türkiye'de ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Ben de biliyorsunuz, Ekim 2008'de Estonya'yı resmen ziyaret etmiştim. Ve orada bize büyük bir misafirperverlik gösterilmişti. Bundan dolayı Sayın Cumhurbaşkanına tekrar teşekkür etmek istiyorum. Dost ve müttefik ülkelerimiz arasında, sık aralıklarla üst düzeyde ziyaretlerin yapılması, şüphesiz ki, ilişkilerimizin ve işbirliğimizin daha da ileriye taşınması için çok güzel fırsat olmaktadır. Ve aynı şekilde görüşlerimizi hep paylaşma imkânı vermektedir. Bugün de son derece olumlu ve samimi bir atmosfer içerisinde hem baş başa hem de heyetler arasında toplantı yaptık. Türkiye ile Estonya arasındaki siyasi, ekonomik, turizm, eğitim, kültürel alanlardaki ilişkilerin daha da geliştirilmesi konusunu konuştuktan sonra, Avrupa Birliği, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği meselesini geniş bir şekilde ele aldık. Sayın Cumhurbaşkanı her ortamda Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilişkilerini güçlü bir şekilde daima hep desteklemiştir. Ve bu konuda stratejik bir bakış içerisinde hep davranmıştır. Bugün de yaptığımız görüşmelerde kendisinin bu görüşlerini dinlemekten gerçekten büyük bir memnuniyet duydum. Ve Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinde, Estonya'nın desteğinin daima devam edeceğini bir kez daha duymaktan da yine çok mutlu oldum. Yine Kıbrıs konusunu bu çerçeve içerisinde görüştük. Ben kendilerine Kıbrıs ile ilgili geniş bilgi verdim.

Türkiye ile Estonya arasındaki ilişkiler aslında çok eskilere gitmektedir. 1920 yılında Türkiye ile Estonya diplomatik ilişkilerini başlatmıştır. 1924 yılında Dostluk İşbirliği Anlaşması imzalanmıştır. Ve o günden bugüne de hep gayet saygılı bir şekilde ilişkilerimiz gelişmektedir. NATO sürecinde bildiğiniz gibi Türkiye, Estonya'yı güçlü bir şekilde hep desteklemiştir. Ve NATO'da şimdi iki müttefik ülkeyiz. Bu çerçeve içerisinde Türk jetleri bütün Baltık ülkelerinin hava trafiğinde görev almışlardır. Bundan da büyük bir memnuniyet duymuşuzdur. Kültürel ilişkilerimizde bahsettim size, Estonya'nın ünlü bestecisi Arvo Part'ın İstanbul'a ithaf ettiği eseri 7 Haziran 2010 tarihinde İstanbul Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri çerçevesi içerisinde seslendirilecektir. Bundan da tabii ki büyük bir memnuniyet duyuyorum. Kısaca şunu söylemek isterim: Sayın Ilves'in bu ziyareti her konuda görüşlerimizi birbirimizle samimi bir ortamda paylaşmak için çok iyi bir fırsat olmuştur. Kendisine ve heyetine tekrar Türkiye'ye hoş geldiniz diyorum. Ümit ediyorum, Türkiye'de bulundukları süre içerisinde hoş vakit geçireceklerdir.

ESTONYA CUMHURBAŞKANI: Çok teşekkür ediyorum Sayın Cumhurbaşkanı Gül. Tekrar Türkiye'de olmak ve tekrar Ankara'da bulunmak benim için çok büyük bir memnuniyet vesilesi. İlk defa olarak Ankara'yı Cumhurbaşkanı konumunda ziyaret ediyorum. Ama daha önce Başbakan olarak ziyaret etme şansım olmuştu. Bu da benim şahsen Türkiye'ye karşı sıcak hisler beslememin bir başka sebebi olsa gerek. Çünkü Estonya'da siyasi kariyerim boyunca, farklı konumlarda görev yaptığım süre boyunca hep Türkiye ziyaretlerim olmuştur. Ve işte bu sebepten dolayı siz de farklı konumlarda görev yaparken, hep biraya gelme fırsatı bulduk. Ve her zaman Türkiye'ye karşı büyük destek verdiğimi, Türkiye'yi destekler nitelikte söylemlerim ve yazılarım olduğunu da siz yakinen biliyorsunuz.

Sizin de söylediğiniz gibi, Estonya ile Türkiye arasındaki ilişkiler eski yıllara dayanmakta. Ve her iki ülkenin Cumhuriyet olarak kurulduğu yıllara, dönemlere dayanan bu olumlu ilişkilerimiz, iki demokratik ülke olarak tekrar birbirimizi başladığımız noktadan takip ederek bulmamızla devam etmekte. Biz arada ne yazık ki Sovyetler Birliği tarafından işgale uğradık. Ama Türkiye bu işgali hiçbir zaman tanımadı. Dostumuz olmaya devam etti. Ve işgalden kurtulduktan sonra bizi tekrar tanıyan ilk ülkelerden bir tanesi oldu. Çok yakın bir dostumuz oldu, Estonya'nın NATO'ya uzanan yolunda çok güçlü bir destekçisi oldu her zaman. Şimdi NATO'da müttefik olarak beraber çalışıyoruz. Bizim ve benim şahsen görüşüm odur ki; AB içerisinde AB'nin ne olduğunu düşünecek olursak, AB'nin değerlerini düşünecek olursak, Türkiye'nin üyeliğinin önünde herhangi bir suni, sentetik engelin olmaması gerektiği de ortaya çıkar. Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları dediğimizde o zaman her AB ülkesi, AB'de bulunan her bir ülkenin, Türkiye'nin de katılması gerektiğine karar vereceğinden eminim. Ama tüm diğer kültürel, tarihi faktörler ya da dini faktörler gündeme getirildiğinde ve AB'nin üyeliğiyle bunlar ilişkilendirildiğinde, algı tamamen değişiyor tabii ki. Çünkü biz eğer demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü dediğimizde kastettiğimiz şeyleri bu konularla, dini konularla, kültürel, tarihi konularla özdeşleştirecek olursak, sanki Pandora'nın kutusunu açıp, içindeki olumsuzlukları dışarı savmış gibi oluruz. Çünkü kültürler gelenekler farklıdır diye AB üyeliği etkilenemez. İnsan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü ortak prensiplerimizdir. Ve eğer bir ülke Avrupa'daysa ve bu kriterleri yerine getiriyorsa, AB içerisinde olma hakkı vardır. İkinci olarak ise biz Avrupa'da stratejik olarak düşünmek zorundayız. Bizler sadece kendi yarım dönemlik başkanlığımızı ve bu süreci ya da bir sonraki yerel seçimleri ya da bir sonraki ulusal seçimlerimizi düşünemeyiz. Eğer Avrupa bundan sonraki 20 yılını, 30 yılını, 50 yılını düşünecekse eğer, o zaman küresel olarak düşünmek, stratejik olarak düşünmek zorundadır. Ve bunun, bu düşünme sürecinin bir kısmı da Türkiye'yi AB'ye dâhil etmekten geçmektedir. İşte bu sebepten dolayı Estonya Cumhurbaşkanı olarak Türkiye'nin AB'ye katılımının hayati önem taşıdığını düşünüyorum. Hepimiz için hayati önem taşıdığını düşünüyorum.

Sizin de bildiğiniz gibi Sayın Cumhurbaşkanıyla olan ilişkilerimiz çok iyi. Ülkemde Türkçe konuşan pek çok kişi var. Estonya'da Türkçe konuşan öğretmenlerimiz var. Üniversitelerimizde Türkoloji departmanlarımız var. Turistler, Estonya'dan Türkiye'ye geliyorlar. Eğitim için Türkiye'ye gelen akademisyenlerimiz var. Ve doğrudan seferler de başladığı zaman daha fazla Estonyalı Türkiye'yi ziyaret etme fırsatı bulacak. Temmuz, Haziran ve Temmuz'da esasında Estonya'da hava düzelmeye başlıyor. Ve sizi de davet edebileceğimiz kadar hoş ve güzel günler geçiriyoruz. Tıpkı bugün buradaki bir gün gibi güzel günleri Estonya'da da yaşamak mümkün. Lütfen siz de yaz döneminde Estonya'ya geliniz ve bizi ziyaret ediniz. Her halükarda burada bulunmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bütün heyet olarak, büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Bir seneyi aşkın bir zaman önce yine bir ziyaret gerçekleştirme fırsatımız olmuştu. Ümit ediyorum ki iki ülke arasında üst düzey ziyaretlerimiz karşılıklı olarak devam edecektir. Bu vatandaşların arasındaki ilişkilerle de desteklenecektir. Çünkü vatandaşlarımızın, halklarımızın birbirini tanımasının da son derece önemli olduğuna inanıyoruz. Çünkü halklar birbirini, insanlar birbirini tanıdıkça ortak Avrupa evi içerisinde birbirimizi daha iyi tanır hale geleceğiz.
Çok teşekkürler Sayın Cumhurbaşkanı.

SORU: Sorum konuk Cumhurbaşkanına olacak. Kendi ülkeniz için çok iyi bir turizm mevsimine girildiğini söylüyorsunuz ama, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti oldu. İstanbul başta olmak üzere, Türkiye'nin bütün şehirlerine Avrupa'dan çok yoğun bir turist akını var. Siz kendi halkınızı Türkiye'ye gitmeleri, Türkiye'yi ziyaret etme doğrultusunda nasıl teşvik ediyorsunuz? Özel bir çalışma yapıyor musunuz, iki halkın kaynaşması için, ortada da çok önemli bir fırsat var. İkinci sorum da Sayın Cumhurbaşkanımıza olacak. Anayasa değişikliği paketi üzerindeki görüşmeler hafta başında başlıyor. Bir uzlaşma olamadı partiler arasında. Böyle bir başlangıcı nasıl görüyorsunuz, bir uzlaşma olmadan?

ESTONYA CUMHURBAŞKANI: Türkiye hali hazırda popüler bir, çok gözde bir turistik destinasyon ülkemde. Eğer ülkemdeki dergilere bakacak olursanız, turizmle ilgili yayınlara bakacak olursanız, orada Bodrum'a gidin, Türkiye'ye gidin diye pek çok ilan ve pek çok organizasyon olduğunu göreceksiniz. Özellikle Haziran'da, Temmuz'da bizim en önemli bestecilerimizden bir tanesi Türkiye'de prömiyerini yapacağı, İstanbul'a adadığı bir eseri sahneye koyacak. Ve Estonya'dan da elit bir iş adamı topluluğu, iş insanları topluluğu Türkiye'yi bu vesileyle ziyaret edecekler. Kendi charter uçaklarını tuttular ve İstanbul'a geliyorlar. Bu son derece büyük ve önemli bir sanatsal faaliyet. Ve en iyi müzisyenimiz, bestekârımız, bu anlamda tekrar bu olayı gerçekleştirmek için devreye girdi. İkinci sorunuz neydi acaba, kültürlerle bağlantılı bir şeydi galiba. Evet, her halükarda yapmamız gereken şey, doğrudan sefer başlatmak. Ama siz bu doğrudan seferi başlattığınızda biz sürekli geliriz.

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ: Komisyondan geçti. Genel Kurulda görüşülecek; anayasalar, kanunlar, Anayasamıza, hukukumuza göre nasıl yapılıyorsa, o şekilde yapılacaktır. Söyleyeceğim başka bir şey yok. Evet buyurun.

SORU: Sayın Cumhurbaşkanım, peki uzlaşma arayışında gelgitler oluyor, siyasi partiler arasında bir…

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ: Nasıl anlayamadım?

SORU: Anayasa değişikliği konusunda, partiler arasında kimi zaman birbirine yaklaşma, kimi zaman uzaklaşma gibi yaklaşımlar oluyor. Bir uzlaşma çağrınız olacak mı? Bir de Sayın Ahmet Türk'e yönelik yumruklu saldırıyı değerlendirmeniz mümkün mü, efendim. Gerçi yurt dışında bir değerlendirmeniz olmuştu ama, bir de kameralar aracılığıyla alabilir miyiz?

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ: Çoğulcu demokrasilerde, çok partili rejimlerde, demokrasilerde, anayasa değişiklikleri, kanunların çıkışı her zaman büyük bir konsensusla olmuyor. Tartışmalar oluyor biliyorsunuz, farklı fikirler oluyor. Sonunda tabii ki her zaman yakınlaşma imkânı vardır. Dolayısıyla Genel Kurulda bunlar konuşulurken de partiler arasında görüyorsunuz, daha çok fikirler ortaya atılıyor. Ümit ederim ki daha çok işbirliği ve daha çok istişare ve neticede fikirlerin daha çok birleştiği bir süreç gerçekleşir. Hep beraber takip edeceğiz bunu.

Ahmet Türk ile ilgili, dün zaten ben kendisini arayıp, geçmiş olsun dedim ama, burada çok dikkati çekmek istediğim şey: Bunlar çok bireysel bir mesele. Ama en önemlisi Türkiye'deki bütün siyasi partilerin başkanlarının hepsinin, tabii herkesin, böyle bir şeyi tasvip etmediklerini ve bundan dolayı duydukları üzüntüyü açıklamış olmaları, bu çok önemli. Ümit ederim bu tip olaylar tekrar olmaz.
Peki teşekkür ederiz.
Yazdır Paylaş Yukarı