Pakistan'a Hareketlerinden Önce Esenboğa Havalimanı'nda Yaptıkları Açıklama

30.03.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Değerli Basın Mensupları,

Cumhurbaşkanı Aziz Kardeşim Asıf Ali Zardari'nin davetlisi olarak Pakistan'a dört günlük bir resmi ziyarette bulunmak üzere az sonra İslambad'a hareket ediyorum.

İslambad ve Lahor'daki temaslarımı tamamladıktan sonra 2 Nisan Cuma günü Türkiye'ye döneceğim.

Ziyaretim sırasında, Değerli Bakanlarımız, Milletvekillerimiz ve resmî heyetimizin yanısıra, iş dünyamızın çok sayıda seçkin temsilcisi de bana eşlik ediyor.

Aynı şekilde, meslek ve sivil toplum kuruluşlarımızın temsilcileri, bölge ile ilgilenen üniversitelerimizin öğretim üyeleri ve basın mensupları da heyetimde yer almaktadırlar.

2007 yılında Cumhurbaşkanlığına seçildikten kısa bir süre sonra, ilk yurtdışı ziyaretlerimden birini Pakistan'a yapmıştım. Aradan geçen zaman zarfında Pakistan'da önemli gelişmeler yaşandı.

Cumhurbaşkanı Zardari'nin eşi merhume Benazir Butto'nun menfur bir saldırı sonucunda hayatını kaybetmesi gibi üzücü olaylar meydana geldi. 2007 yılındaki ziyaretim sırasında, rahmetli Benazir Butto ile görüşen son yabancı devlet adamlarından birisiydim.

Türkiye, tüm bu süreç boyunca her zaman Pakistan'ın yanında yer almıştır. Pakistanlı kardeşlerimizin huzuru, istikrarı ve refahı için önemli gayretler sarf ettik. Bu gayretlerimizi önümüzdeki dönemde de sürdüreceğiz.

Türkiye ile Pakistan arasındaki dostluk, sevgi ve muhabbet hisleri son derece köklü ve kuvvetlidir. Doğrusu, iki ülke arasındaki derin hürmet ve dayanışma emsalsiz bir nitelik taşımaktadır.

Yakın geçmişte, karşılıklı olarak gerçekleştirilen üst düzey ziyaretler, ilişkilerimizi daha da güçlendirmiş ve yeni boyutlar kazandırmıştır.

Son dönemde Cumhurbaşkanı Sayın Zardari, bir kez Cumhurbaşkanı seçilmeden önce, üç kez de evsahipliğimde düzenlenen Türkiye-Pakistan-Afganistan Üçlü Zirve toplantıları çerçevesinde dört kez ülkemizi ziyaret etmiştir. Benim Pakistan ziyaretimden sonra ülkemize dört kez Pakistan Cumhurbaşkanı gelmiştir.

Bugün Pakistan'ın ana gündem maddeleri arasında terörizmle ve aşırı akımlarla mücadele yer almaktadır. Pakistanlı kardeşlerimiz, terör belasına karşı yönetimi ve halkıyla yekvücut halde mücadele etmektedirler.

Pakistan, özellikle son iki yıldır demokratikleşme yönünde kayda değer adımlar atmıştır. Ülkedeki siyasi partilerin çoğunluğu, bu mücadele etrafında birleşmiştir. Bu sahada birlik içinde atılan adımların, Pakistan'ın terörle mücadelesindeki çabalarını güçlendirdiğini memnuniyetle müşahede etmekteyiz.

Türkiye, Pakistan'ın demokrasisine ve terörle mücadelesine hem tam destek vermekte, hem de uluslararası toplumun bu mücadeleyi takdir etmesi ve desteklemesi için çaba harcamaktadır.

Türkiye, Pakistan'a uluslararası toplumun desteğinin bir ifadesi olan Demokratik Pakistan'ın Dostları Grubu'nun (DPDG) başından itibaren etkin bir üyesi olmuştur.

Türkiye, Grubun Bakanlar toplantısını Ağustos ayında İstanbul'da düzenlemiş, Grubun Tokyo donörler toplantısında Pakistan'a yönelik 100 milyon Dolar tutarında taahhüdünü açıklamıştır.

Dün TİKA temsilcimiz de İslamabad'daki görevine başladı. Dolayısıyla, Pakistan'a taahhüt ettiğimiz destek ve yardımların TİKA projeleri çerçevesinde süratle hayata geçirilmesi mümkün olacaktır.

Ziyaretimin, mükemmel düzeydeki siyasi ilişkilerimizin pekiştirilmesi kadar, karşılıklı olarak ekonomi, ticaret ve yatırımlar alanındaki işbirliğimizin güçlendirilmesine imkân tanımasına da büyük önem veriyorum.

Pakistan ile aramızdaki ticaret hacmi 2009 yılı itibariyle 782 milyon Dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Ancak, bu rakam gerçek potansiyelin çok altındadır.

Bu çerçevede, az önce de belirttiğim üzere, ekseriyetle enerji, altyapı, tarım, inşaat, enformasyon teknolojileri sahalarında faal işadamlarımızdan oluşan geniş bir heyet ziyaretim sırasında bana refakat ediyor.

Gerek İslamabad'da, gerek Lahor'da düzenlenecek İş Konseyi toplantılarına katılacağım. Bu toplantılarda iş dünyalarımız bir araya gelecekler, ticari ve iktisadi işbirliğimizi nasıl daha da ileriye taşıyabileceğimizi muhataplarıyla yüz yüze görüşerek değerlendireceklerdir. Bu toplantıların, verimli ve faydalı sonuçlar vereceğinden şüphe duymuyorum. Müteahhitlerimiz özellikle Pakistan'da büyük bir arzu ile beklenmektedir. Büyük alt yapı projelerinde onlara çok büyük imkân olduğunu da gerek Cumhurbaşkanları gerek Başbakanlar her defasında tekrarlamışlardır. Yine değerli bakanlarımız da kendi karşıtlarıyla toplantılar yapacaklardır.

Program kapsamında ayrıca, İslamabad'ın dışında, Pakistan'ın ve İslam dünyasının entelektüel ve kültür merkezlerinin başında gelen Lahor'u da ziyaret edeceğiz.
Lahor'da, Muhammed İkbal'in anıt mezarını ve Badşahi Camii'ni ziyaret etmeyi hep beraber sabırsızlıkla bekliyoruz.

Biliyorsunuz, Aziz Atatürk'ün önderliğindeki İstiklâl Savaşımız sırasında, Pakistan'ın büyük düşünürü ve millî kahramanı Muhammed İkbal, "Türk kardeşlerimizi bu mücadelelerinde yalnız bırakmamalıyız" çağrısını, Lahor'da Badşahi Camii'nde toplanan mahşerî kalabalığa hitaben yapmıştır.

Pakistanlı kardeşlerimiz bu çağrıya coşkuyla cevap vermişler, dişlerinden tırnaklarından arttırarak Anadolu'daki İstiklal Mücadelemize maddi, manevi destek göndermişlerdir.

Bunu şunun için söylüyorum: Aramızdaki dostluk manzumesi gerçekten köklüdür. Dün Pakistanlı kardeşlerimiz nasıl bize destek verdilerse, biz de bugün Pakistan'a her türlü destek ve yardımda bulunmak için çaba harcıyoruz.

Pakistan, istisnai ilişkilere sahip olduğumuz bir ülkedir.

Bu ilişkiler halktan halka ilişkilerdir. Her iki ülke üst düzey yöneticileri, diğerinin ülkesini ziyaretinde, kendisini ikinci vatanında hissederler.

Bu düşüncelerle ve bu hissiyatla ve bu hazırlıkla Pakistan'a bu ziyareti yapıyoruz. Başarılı geçeceğine şimdiden eminim. Sorularınız varsa cevap vereyim.


Soru: Sayın Cumhurbaşkanım Anayasa değişikliği paketinde Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının Yüce Divan'da yargılanması öngörülüyor. Siz bu değişikliği nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cevap: Dün de söylediğim gibi ortada ilk bir taslak var, bu taslak muhakkak ki üstünde çalışılacak, görüşler alınarak ki nihayetinde son şekli verilecektir. Dolayısıyla bu tip değişikliklerin hepsi tabii mümkündür, Yüce Meclis'in uhdesindedir tüm bunlar. Bunlar yapılırken tabii ki görüşler alınır ve önemli olan Anayasalar toplumsal sözleşme olduğu için herkesi bağlayan ve uzun süre bağlayan en üst belgelerdir. Bu bakımdan bunun en iyi şekilde çıkması bu tip değişikliklerin, bu çok önemli. Onun için de her türlü dikkat ve özen gösterilmelidir. Bu da tabii ki devletin yüksek görevlileri için yapılabilir.

Soru: Dün Çankaya Köşkü'nde "Çankaya Sofrası" etkinliği düzenlediniz, biz o sofraya katılanların görüşlerini aldık ama sizin de görüşlerinizi merak ediyoruz.

Cevap: Sizin de takip ettiğiniz gibi katılanlar Türkiye'nin değerli hukuk ve siyaset adamları, ayrıca fikri konularda derinliğine analiz ve yazılar yazan gazeteciler ve iki eski yüksek mahkeme başkanlarıydı. İki eski yüksek mahkeme başkanları hatırlarsanız dönemlerinde kanun değişiklikleri önermişlerdi, kendileri o zaman hazırlamışlardı. Dolayısıyla böyle çeşitlilik arz eden grubun görüşlerini dinledim ve oradan edindiğim intibaları da ilgililerle paylaşacağım Sayın Meclis Başkanımız başta olmak üzere.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanım yeni Anayasa paketinde sizin yetkilerinizin fazla olduğu görüşleri var, siz bu görüşlere katılıyor musunuz, yetkileriniz fazla mı?

Cevap: Benim de katıldığım görüşler vardı, bunu zaten ilgililere ilettim, mesela Anayasa Mahkemesi'ne iki Türk vatandaşını resen Cumhurbaşkanı atar fikrini doğrusu biraz gerçekçi bulmadım. Bu görüşümü de söyledim. Ümit ederim dikkate alınır.
Yazdır Paylaş Yukarı