Kosova Cumhurbaşkanı İle Düzenledikleri Ortak Basın Toplantısında Yaptıkları Açıklama

02.02.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Değerli Basın Mensupları,

Kosova Cumhurbaşkanı değerli dostumuz Sayın Sejdiu'yu ülkemizde ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Kendisiyle beraber gelen değerli heyetine de hoşgeldiniz diyorum.
Türkiye ile Kosova arasındaki mükemmel ilişkilerimizin en güzel işaretidir bu ziyaret. Bildiğiniz gibi Kosova 17 Şubat 2008 tarihinde bağımsızlığını ilan etmiştir ve bugün Sayın Cumhurbaşkanı, Devlet Başkanı olarak, resmî olarak bu sıfatlarıyla, benim misafirimdir. Bundan büyük bir gurur duyuyoruz. Kendilerine tekrar hoşgeldiniz diyorum.

Türkiye ile Kosova arasındaki ilişkiler çok tarihîdir. Balkanların tarihi, ortak tarihimizdir. Çok ortak değerlerimiz vardır. Birçok büyük siyasetçi, edebiyatçı, devlet adamı, asker; hep bunlar ortak kahramanlarımız ve büyüklerimizdir. Bütün bundan dolayı da bugün çok güçlü ve kuvvetli bağlarımız vardır. Kosova'nın tamamını Türkiye, kendisine kardeş olarak görmektedir. Ayrıca Kosova'da çok güçlü bir Türk toplumu vardır, Türkiye ile Kosova arasındaki ilişkiler köprü vazifesi görmektedir. Türkiye'de birçok aile vardır ki, tarihî olarak akrabaları, ataları, büyükleri, Kosova'yla, Balkanlarla ilintilidir. Bütün bunlar, iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlülüğünü, sağlamlığını ve bu sağlamlıktan dolayı da dayanışmasını göstermektedir. Bundan büyük bir memnuniyet duyuyoruz.

Bugünkü görüşmemizde -gerek baş başa yaptığımız gerekse heyetler arası yaptığımız görüşmede- siyasi ilişkilerimizi gözden geçirdik. Memnuniyetle ifade etmek isterim ki, Kosova bağımsız olduktan sonra güçlü bir şekilde kurumlarını oluşturmaktadır. Demokratik bir hukuk devleti olarak bütün kurumlarını bu yönde düzenlemektedir. Avrupa-Atlantik yapıları içerisinde yerini almak için kendisini hazırlamaktadır. Kosova'yı tanıyan ülkelerin sayısı giderek tabii ki artmaktadır. Bundan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Kosova'yla ilişkilerimiz, bağımsızlığını ilan etmesinden önce aslında yine güçlü bir şekilde başlamıştı. Bildiğiniz gibi, KFOR'da Türk askerleri vardır, 1999 yılından beri. Türk Tabur Görev Kuvvet Komutanlığı bünyesinde 536 tane Türk askeri görev yapmaktadır. Bundan da ayrıca büyük bir gurur duyuyoruz. Yine, EULEX misyonu çerçevesinde 62 polisimiz yine Kosova'da görev yapmaktadır.

Değerli Basın Mensupları,

Kosova'yla ilişkilerimiz ekonomik alanda da tabii güçlü bir şekilde devam etmektedir. Özellikle büyük şirketlerimizi Kosova'ya yatırım yapmaya hep teşvik ediyoruz. Birçoğu çok ilgilidir. Bunların da netice vereceğine inanıyorum. Kosova'daki özelleştirmelere güçlü bir şekilde şirketlerimiz hep hazırlanmaktadır. Ticaretimizi teşvik etmekteyiz. Son 2 yıl içerisinde en üst seviyede birçok ziyaretler gerçekleşmiştir karşılıklı olarak, birçok anlaşmalar imzalanmıştır. Bu anlaşmalarla, iki ülke arasındaki hukuki altyapı da oluşturulmaktadır ve bu çerçevede ekonomik, ticari ilişkilerimiz de giderek hız kazanmaktadır.

TİKA'nın faaliyetleri Kosova'da çok belirgindir. Bugün biraz önce imzaladığımız Anlaşmayla, TİKA'nın Kosova'daki statüsü özel bir önem kazanmıştır. Eğitim çalışmalarında, sağlık çalışmalarında ve ayrıca oradaki ortak mirasımızın, Osmanlı mirasının restore edilmesi ve ileriye daha güçlü bir şekilde devam edebilmesi için TİKA'nın çok önemli faaliyetleri vardır. Bundan Türkiye olarak biz de, Kosova yönetimi de büyük bir memnuniyet duymaktadır. Eğitim konusundaki işbirliğimize de çok önem vermekteyiz. Özellikle ortaöğrenim ve üniversite eğitimi konusundaki işbirliği çok önemlidir. Şunu bir kez daha ifade etmek istiyorum ki: Türkiye, Kosova'nın kararlı bir şekilde yoluna devam etmesi için her türlü desteğini vermeye devam edecektir ve inanıyoruz ki, günü geldiğinde Kosova Avrupa-Atlantik yapıları içerisinde; NATO'da, Avrupa Birliği'nde güçlü şekilde yerini alacaktır. Uluslararası kuruluşlarda; IMF, Dünya Bankası, bütün bunlarda hep ortaklıkları artık söz konusudur. Bunlar Türkiye'ye de ayrıca gurur vermektedir. Kosova'nın geleceğinin parlak olmasını diliyorum ve Sayın Cumhurbaşkanı değerli dostuma bir kez daha Türkiye'ye hoşgeldiniz diyorum.

SORU: Teşekkür ediyorum misafirperverliğinizden dolayı. Sayın Abdullah Gül için bir sorum olacak. Konuşmanız esnasında, desteğinizin daha artarak devam edeceğini ifade ettiniz. Sayın Sejdiu ile görüştüğünüz süre içerisinde işbirliği hangi alanda daha somut olarak ilerleyecektir? Çünkü ticaret işbirliğinin, ticaret alanındaki işbirliğinin artık gelişmekte olduğunu dikkate alarak?

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ: Bugün, memnuniyetle ifade etmek isterim ki, Sayın Cumhurbaşkanı ve diğer heyeti yanında da çok sayıda Kosova'dan gazeteciler var; onlara da hoşgeldiniz diyorum bu vesileyle. Sayın Cumhurbaşkanı değerli kardeşim Sejdiu ile yaptığımız görüşmelerde, Türkiye'nin Kosova'ya, katkısının her alanda artarak devam edeceğini söyledim. Tabii ki Kosova iki yıldır bağımsız olan bir ülke ve iki yıldır kendisini dünyaya ispatlamaya çalıştığı gibi, kendi halkına karşı da sorumluluğunu yerine getirmeye çalışıyor; ekonomik kalkınma, eğitim, kendi temel teşkilatlarının kurulması ve tabii ki dünyada daha iyi tanınması konusunda. Dolayısıyla bütün bu konuların hepsinde de Türkiye elinden gelen yardımlaşmayı, Kosova'yla sonuna kadar yapmaya devam edecektir.

SORU: Sayın Cumhurbaşkanı Gül, Balkanlarda sınırların değişimiyle ilgili Türkiye'nin tutumu ilgilendiriyor. Çünkü biliyorsunuz, Kosova'nın kuzeyinde halen Kosova kendi hâkimiyetini kurmuş değil. Bu yöndeki tutumunuzu merak ediyorum.

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ: Balkanların istikrarı, güvenliği, bir Balkan ülkesi olarak Türkiye için de çok önemlidir. Maalesef son 20 yıl içerisinde Balkanlarda çok acılar çekilmiştir, çok gözyaşları ve kanlar dökülmüştür. Ama Balkanlar yeniden inşa edilmektedir. Balkanlar yeniden inşa edilirken, yeni Avrupa, yeni dünya istikameti doğrultusunda olmaktadır. Ve demin birkaç kez altını çizdiğim gibi, özellikle Avrupa-Atlantik yapıları içerisinde Balkanların sağlam bir şekilde yer almasına çalışılmaktadır. Ve bu kurumlar başta NATO olmak üzere, Balkanların istikrarına da çok önemli katkı sağlamaktadır. Bildiğiniz gibi, Balkanlarda son 20 sene içerisinde yeni ülkeler çıkmıştır, bağımsız olmuştur. Eski büyük federasyonun içinde olan ülkeler, şimdi ayrı ayrı bağımsız ülkeler olmuştur. Yeni sınırlar çizilmiştir; bunun sonuncusu da Kosova'dır. Dolayısıyla, bir taraftan her ülkenin bağımsızlığını saygıyla karşılamak ama, diğer taraftan da komşuluk ilişkilerinin bütün Balkanlarda dostluk ve barış üzerine gelişmesine de dikkat etmek gerektiği kanaatindeyim. Çok geçmişe dönmeden, artık geleceğe yönelmek gerektiğinin doğru olduğuna inanıyorum. Ve bu çerçeve içerisinde; bütün Balkan ülkelerinin komşuluk hukukuna daha çok riayet etmeleri, aralarında diyalogla problemlerin çözümüne öncelik vermeleri ve bütün Balkanların bir istikrar ve işbirliği alanı haline gelmesine katkı sağlamaları gerektiğine inanıyorum. Çünkü geçmişten alınacak dersler, şunu açıkça göstermektedir ki: Bir bölgede istikrarsızlık varsa, o zaman kan ve gözyaşı vardır; bu da acı getirmektedir. Balkanlar yeteri kadar ders almıştır bütün bunlardan. Balkanlarda çok etnikli yapı, çok dinli, çok dilli bir yapı vardır. Ama bütün bunun üstünde, Balkanların çok ortak bir kültürü ve çok ortak bir anlayışı da vardır. Bunu öne çıkartmak gerektiğine inanıyorum. O bağlamda, Kosova'nın kendi sorunları, Kosova'nın komşularıyla, Sırbistan-Kosova ilişkilerinin diyalog, anlayış ve karşılıklı görüşmelerle nihayete erdirilmesinin doğru olduğuna inanıyorum.

SORU: Sayın Cumhurbaşkanım, iç gündemle ilgili bir sorum olacaktı. Dün hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin bu yıl içinde değiştirilebileceğini söyledi ve bunun MGK gündemine gelebileceğini söyledi. Bu konuyla ilgili değerlendirmelerinizi merak ediyorum. Daha sıcak bir konu da EMASYA Protokolü. Protokolün adı en son "balyoz planı" iddialarında geçti. Bizzat Başbakan, protokolün kaldırılacağını söyledi. Bu konuyla ilgili değerlendirmeleriniz?

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ: Şimdi, Milli Güvenlik Siyaset Belgeleri zaman zaman belli periyotlarla tekrar ele alınır ve o günün şartları, o günün anlayışı, o günün beklentileri çerçevesi içerisinde yazılır. Dolayısıyla, yeni bir Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin yazılması nihayetinde hükümetin iradesi çerçevesinde olacak bir şeydir ve bunun nasıl yazılacağı da bellidir. Dediğimiz gibi, bunlar hep yol göstericidir. O açıdan bir anayasa maddesi değildir, bir kanun değildir ama, her ülkede olduğu gibi stratejik güvenlik belgeleri söz konusu, her ülkede vardır. Türkiye'nin de böyle bir belgesinin söz konusu olması gayet doğrudur ve bu da o günün şartlarına göre yeniden hazırlanabilir. Bunda herhangi bir anormallik söz konusu değildir.
İkinci nokta şudur: Bahsettiğiniz EMASYA; bunun bildiğiniz gibi, Bakanlığı ve Silahlı Kuvvetler arasında imzalanmış bir protokol çerçevesi içerisinde, kendi bir mantığı ve kendi bir hukuku söz konusudur. Ama bugünkü hukuk anlayışımız ve geldiğimiz hukuk standartlarımız çerçevesinde buna gerek olmadığı kanaatindeyim ben de. Bunun, tahmin ediyorum ki, İçişleri Bakanlığı ve Silahlı Kuvvetlerin yine ortak nasıl imzaladılarsa, ortak imzalarıyla buna son verilmesinin doğru olduğu kanaatindeyim. Tabii ki bütün bunlar yine hükümetin vereceği bir karardır. Dolayısıyla, Türkiye'yi şu anda yöneten ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne karşı da sorumlu olan hükümettir. Buyurun.

SORU: Deniz Kilislioğlu, CNN Türk televizyonundan. Sayın Cumhurbaşkanı, sorum size olacak. Gerçi bugünün gündemi değil ama 50 gündür Türkiye'nin gündemini meşgul eden bir konu; TEKEL işçilerinin eylemiyle ilgili sorum. Dün görüşmeler oldu ancak bir çözüme ulaşılamadı. Siz devreye girmeyi düşünüyor musunuz? Görünen o ki, hükümet ve Türk-İş yetkilileri bir çözüme ulaşamayacaklar; en azından dünkü görüşmeden somut bir sonuç ve bir uzlaşma çıkmadı. Sizin devreye girmeniz söz konusu olacak mı bu konuyla ilgili? Teşekkürler.

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ: Ben bununla ilgili Türk-İş yöneticilerine de, hükümete, tabii Sayın Başbakan'a da görüşlerimi ifade ettim. Ümit ederim ki, bunlar görüşerek bir neticeye ulaştırılır.

SORU: Kosova'yı tanıyan 65 ülke var, ancak İslam ülkeleri bu Kosova'nın bağımsızlığını tanımakta tereddüt etmektedir. Türkiye'nin, bu ülkeler üzerinde bir etki yaratarak, Kosova'nın bağımsızlığının daha geniş çapta tanınmasında rolü ne olabilir?

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ: Türkiye zaten Kosova'yı ilk tanıyan ülkelerin başında gelerek yol göstericilik yapmıştır. Ümit ediyorum ki bazı İslam ülkeleri de belli bir tarihi beklemektedirler. Ondan sonra bu konuyla ilgili yeni bir ivmenin olacağını tahmin ediyorum. Evet, teşekkür ediyoruz.
Yazdır Paylaş Yukarı