KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Düzenledikleri Ortak Basın Toplantısında Yaptıkları Açıklama
13.07.2009
Sayın Cumhurbaşkanımızın KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile görüşmelerinin ardından düzenledikleri ortak basın toplantısında yaptıkları açıklama aşağıda sunulmaktadır:
Değerli Basın Mensupları,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı Sayın Mehmet Ali Talat'ı ve değerli arkadaşlarını Türkiye'de ağırlamaktan duyduğumuz memnuniyeti bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Bildiğiniz gibi Kıbrıs meselesi, Kıbrıs Türkünün geleceği, Türkiye'yi çok yakından ilgilendirmekte ve Türkiye daima Kıbrıslı kardeşlerinin mutluluğuna, huzuruna, onların refah içerisinde hayatlarını sürdürmesine büyük önem vermektedir. Bunun için Kıbrıs Türkleri Türkiye'ye Anavatan olarak bakarken, biz de onlara daima Yavru Vatan olarak bakmaktayız.
2004 yılında yapılan referandum Rumların oyu ile reddedildikten sonra maalesef kapsamlı bir çözüme ulaşılamadı ve problem Ada'da devam etmeye başladı. 3 Eylül 2008 tarihinde bildiğiniz gibi tekrar kapsamlı müzakere süreci başlatıldı. Burada Sayın Mehmet Ali Talat'ın büyük rolü oldu ve bu müzakerelere hazır olduklarını Kıbrıs Türkleri olarak daima söylediler. Ve bu müzakerelerin başlamasından biz de büyük memnuniyet duyduk.
Samimi kanaatimiz şudur ki: Bu müzakerelerin neticesinde ilerde bir neticeye varmaları ve neticede bir kapsamlı çözümün ortaya çıkması ve bu kapsamlı çözüm çerçevesi içerisinde de bu sene sonunda bir referandum yapılmasıdır. Yani Türkiye daima çözümden yanadır. Türkiye daima problemlerin süratli bir şekilde çözümünü desteklemektedir. Bunun için de yapılan çalışmaları, müzakereleri başından beri desteklemektedir. Bundan sonra da desteklemeye devam edecektir.
Sayın Mehmet Ali Talat ile başbaşa ve heyetlerarasında yaptığımız görüşmelerde bize, yaptığı müzakerelerle ilgili bilgi verdi. Değerlendirmelerde bulunduk. Bunların çok faydalı geçtiğini ve olumlu geçtiğini size ifade etmek isterim.
Bildiğiniz gibi Türkiye, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin iyiniyet misyonu çerçevesinde devam eden kapsamlı müzakerelerin yerleşik parametreler üzerine oturtulmasını daima desteklemektedir ve bunu açıkça da dillendirmektedir.
"Bu parametreler neler?" derseniz; bunların başında gerçek anlamda bir, iki kesimliliğin geldiğini, eşit yetki paylaşımı esası üzerine oluşması gerektiğini ve yeni bir ortaklık şeklinde ortaya çıkması gerektiğini ileri sürmekteyiz. Ve yine umut edilir ki, kapsamlı bir çözüme ulaşılırsa bu çözümün onuncu protokolün yerini alacak yeni protokollerle AB'nin birincil hukuku haline gelmesini de Türkiye arzu etmektedir.
Şüphesiz ki, Garanti ve İttifak Anlaşmaları Türkiye'yi, Yunanistan'ı ve İngiltere'yi ilgilendirmektedir ve uluslararası bir anlaşmadır. O açıdan bu Garanti ve İttifak Anlaşmalarının devamına da biz Türkiye olarak önem vermekteyiz.
Çözüm ortaya çıkarken unutulmaması gereken bir nokta daha vardır. Bu şüphesiz ki Kıbrıs Türkleri ve Kıbrıs Rumları arasında halledilecek bir meseledir ama, Doğu Akdeniz'de Türk-Yunan dengesinin muhafaza edilmesi ve bütün bu büyük coğrafyada huzurun, barışın, karşılıklı saygı çerçevesi içerisinde ilişkilerin devam etmesine ortam hazırlayacak bir çözümün de ortaya çıkması çok önemlidir.
Her zaman tekrarladığımız gibi, bir kez daha tekrarlayalım, bizim nihai hedefimiz, görmek istediğimiz şey şudur: Ada'da barışın, huzurun, kapsamlı bir çözüm çerçevesi içinde kalıcı barışın gelmesi ve neticede Türkiye, Yunanistan, bütün Ada, hep beraber, Avrupa Birliği içerisinde ayrı bir sütun, ayrı bir işbirliği alanı oluşturulmasıdır.
Bu açıdan bu görüşmelerin hızlı bir şekilde neticelenmesini arzu ediyoruz ve bunun mümkünse, demin söylediğim gibi, bu sene sonunda bir referandumla da halkoyuna sunulmasını görmek istiyoruz.
Ben, görüşmelerin faydalı geçtiğini bir kez daha size ifade etmek isterim. Bildiğiniz gibi kritik süreçlerde daima Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin yetkilileri ve Türkiye Cumhuriyeti bir araya gelmektedir, istişareler yapmaktadır. Bunlar her zaman faydalı olmaktadır ve her zaman değerli olmaktadır. İşte bunlardan birisini de bugün gerçekleştirmiş olduk. Tekrar hoşgeldiniz.
Değerli Basın Mensupları,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı Sayın Mehmet Ali Talat'ı ve değerli arkadaşlarını Türkiye'de ağırlamaktan duyduğumuz memnuniyeti bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Bildiğiniz gibi Kıbrıs meselesi, Kıbrıs Türkünün geleceği, Türkiye'yi çok yakından ilgilendirmekte ve Türkiye daima Kıbrıslı kardeşlerinin mutluluğuna, huzuruna, onların refah içerisinde hayatlarını sürdürmesine büyük önem vermektedir. Bunun için Kıbrıs Türkleri Türkiye'ye Anavatan olarak bakarken, biz de onlara daima Yavru Vatan olarak bakmaktayız.
2004 yılında yapılan referandum Rumların oyu ile reddedildikten sonra maalesef kapsamlı bir çözüme ulaşılamadı ve problem Ada'da devam etmeye başladı. 3 Eylül 2008 tarihinde bildiğiniz gibi tekrar kapsamlı müzakere süreci başlatıldı. Burada Sayın Mehmet Ali Talat'ın büyük rolü oldu ve bu müzakerelere hazır olduklarını Kıbrıs Türkleri olarak daima söylediler. Ve bu müzakerelerin başlamasından biz de büyük memnuniyet duyduk.
Samimi kanaatimiz şudur ki: Bu müzakerelerin neticesinde ilerde bir neticeye varmaları ve neticede bir kapsamlı çözümün ortaya çıkması ve bu kapsamlı çözüm çerçevesi içerisinde de bu sene sonunda bir referandum yapılmasıdır. Yani Türkiye daima çözümden yanadır. Türkiye daima problemlerin süratli bir şekilde çözümünü desteklemektedir. Bunun için de yapılan çalışmaları, müzakereleri başından beri desteklemektedir. Bundan sonra da desteklemeye devam edecektir.
Sayın Mehmet Ali Talat ile başbaşa ve heyetlerarasında yaptığımız görüşmelerde bize, yaptığı müzakerelerle ilgili bilgi verdi. Değerlendirmelerde bulunduk. Bunların çok faydalı geçtiğini ve olumlu geçtiğini size ifade etmek isterim.
Bildiğiniz gibi Türkiye, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin iyiniyet misyonu çerçevesinde devam eden kapsamlı müzakerelerin yerleşik parametreler üzerine oturtulmasını daima desteklemektedir ve bunu açıkça da dillendirmektedir.
"Bu parametreler neler?" derseniz; bunların başında gerçek anlamda bir, iki kesimliliğin geldiğini, eşit yetki paylaşımı esası üzerine oluşması gerektiğini ve yeni bir ortaklık şeklinde ortaya çıkması gerektiğini ileri sürmekteyiz. Ve yine umut edilir ki, kapsamlı bir çözüme ulaşılırsa bu çözümün onuncu protokolün yerini alacak yeni protokollerle AB'nin birincil hukuku haline gelmesini de Türkiye arzu etmektedir.
Şüphesiz ki, Garanti ve İttifak Anlaşmaları Türkiye'yi, Yunanistan'ı ve İngiltere'yi ilgilendirmektedir ve uluslararası bir anlaşmadır. O açıdan bu Garanti ve İttifak Anlaşmalarının devamına da biz Türkiye olarak önem vermekteyiz.
Çözüm ortaya çıkarken unutulmaması gereken bir nokta daha vardır. Bu şüphesiz ki Kıbrıs Türkleri ve Kıbrıs Rumları arasında halledilecek bir meseledir ama, Doğu Akdeniz'de Türk-Yunan dengesinin muhafaza edilmesi ve bütün bu büyük coğrafyada huzurun, barışın, karşılıklı saygı çerçevesi içerisinde ilişkilerin devam etmesine ortam hazırlayacak bir çözümün de ortaya çıkması çok önemlidir.
Her zaman tekrarladığımız gibi, bir kez daha tekrarlayalım, bizim nihai hedefimiz, görmek istediğimiz şey şudur: Ada'da barışın, huzurun, kapsamlı bir çözüm çerçevesi içinde kalıcı barışın gelmesi ve neticede Türkiye, Yunanistan, bütün Ada, hep beraber, Avrupa Birliği içerisinde ayrı bir sütun, ayrı bir işbirliği alanı oluşturulmasıdır.
Bu açıdan bu görüşmelerin hızlı bir şekilde neticelenmesini arzu ediyoruz ve bunun mümkünse, demin söylediğim gibi, bu sene sonunda bir referandumla da halkoyuna sunulmasını görmek istiyoruz.
Ben, görüşmelerin faydalı geçtiğini bir kez daha size ifade etmek isterim. Bildiğiniz gibi kritik süreçlerde daima Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin yetkilileri ve Türkiye Cumhuriyeti bir araya gelmektedir, istişareler yapmaktadır. Bunlar her zaman faydalı olmaktadır ve her zaman değerli olmaktadır. İşte bunlardan birisini de bugün gerçekleştirmiş olduk. Tekrar hoşgeldiniz.
