Bişkek'e Hareketlerinden Önce Esenboğa Havalimanı'nda Yaptıkları Açıklama

26.05.2009
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Sayın Cumhurbaşkanımızın, Kırgız Cumhuriyeti ve Tacikistan ziyaretleri vesilesiyle Bişkek'e hareketlerinden önce Esenboğa Havalimanı'nda yaptıkları açıklama aşağıda sunulmaktadır:

"Değerli Basın Mensupları,
Kırgızistan Cumhurbaşkanı Değerli Kardeşim Sayın Kurmanbek Bakiev ve Tacikistan Cumhurbaşkanı Değerli Kardeşim Sayın İmamali Rahman'ın resmi davetlisi olarak, 26-30 Mayıs tarihlerinde sırasıyla Kırgızistan ve Tacikistan Cumhuriyetlerini ziyaret etmek üzere az sonra Ankara'dan ayrılıyorum.
Ziyaretlerim esnasında bana, Devlet Bakanı Sayın Faruk Çelik ile Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Nihat Ergün, milletvekillerimiz, kamu kurum ve kuruluşlarımızın temsilcileri ile işadamlarımız ve basın mensuplarımızdan oluşan geniş bir heyet de refakat edecektir.
Orta Asya, hiç şüphesiz, Türk dış politikasının en mühim konularından birini teşkil etmektedir.
Müşterek tarihi ve kültürel bağlara sahip olduğumuz bölge ülkeleriyle ilişkilerimize ve işbirliğimize daima önem verdik; önümüzdeki dönemde de aynı anlayışla hareket etmeye devam edeceğiz.
Malumunuz, Cumhurbaşkanı olduktan sonra ilk yurtdışı seyahatlerim arasında Orta Asya ülkelerine de öncelikli bir yer verdim.
Önce Kazakistan, ardından da Türkmenistan'ı ziyaret ederek, bu ülkelerin değerli Devlet Başkanlarıyla çok yapıcı ve verimli temaslarda bulunma imkânına sahip oldum.
Bölgenin Türkiye açısından taşıdığı önemin bir göstergesi olarak, bu defa da, dostluk ve kardeşlik bağlarına sahip olduğumuz Kırgızistan'a ve Tacikistan'a resmi ziyaretlerde bulunacağım.
Türkiye ile Kırgızistan ve Tacikistan arasında yakın ilişkiler, karşılıklı sevgi, muhabbet ve dayanışma hisleri mevcuttur, Bunların temelinde de, milletlerimizin ortak geçmişinden, paylaştığımız ilke ve değerlerden kaynaklanan kuvvetli bağlarımız bulunmaktadır.
Dost ve kardeş Kırgız ve Tacik halklarına beraberimde Türk halkının halisane dostluk duygularını, sevgi ve iyi dileklerini götürmekten memnuniyet duyuyorum.
Bu ziyaretlerimin, ilişkilerimizin ve işbirliğimizin çok daha ileri seviyelere taşınması ve milletlerimiz arasında zaten var olan güçlü yakınlığın pekiştirilmesi bakımından eşsiz bir fırsat teşkil edeceğine eminim.
Ziyaretlerim vesilesiyle, bu iki dost ve kardeş ülkeye bağımsızlıklarını kazanmalarından bu yana, tüm imkanlarımızı seferber ederek, sağladığımız yardımları bundan sonra da sürdüreceğimizi, Kırgız ve Tacik halklarının refah ve mutluluğu için çalışma ve çabalarımızı aralıksız şekilde devam ettireceğimizi teyit edeceğim.
Ayrıca, uluslararası kuruluşlardaki faydalı ve yapıcı işbirliğimizi arttırarak sürdürme kararlılığında olduğumuzu en üst seviyede bir kez daha ifade etme fırsatını yakalamış olacağız.
Ziyaretim sırasında, Cumhurbaşkanlarının yanısıra, her iki ülkenin Başbakanları ve Meclis Başkanlarıyla da görüşeceğim. Bu vesileyle, Kırgız Meclisine hitap edeceğim. Bu ülkelerde yerleşik işadamlarımız ve vatandaşlarımızla biraraya geleceğim. Resmi ve özel eğitim kurumlarımızı ziyaret edeceğim. Bazı temel atma törenlerine katılacağım.
Beraberimde, az önce de belirttiğim üzere, geniş bir işadamları heyetimizi de götürüyorum.
Yapılacak İş Konseyi toplantıları sayesinde Türk, Kırgız ve Tacik işadamlarının yüzyüze görüşmelerde bulunmaları, ilave işbirliği imkanlarını doğrudan ele almaları mümkün olacaktır.
Ezcümle, bu ziyaretlerimin ikili ilişkilerimizi en üst düzeyde tüm yönleriyle ele almamıza, mevcut dostluk ve işbirliği bağlarımızı kuvvetlendirmek için ne tür adımlar atabileceğimizi değerlendirmemize, uluslararası ve bölgesel konulardaki diyaloğumuzu daha da ileriye taşımımıza vesile olacağına inanıyorum.
Teşekkür ederim. Sorularınız varsa alayım.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanım, DTPli Milletvekillerinin ifade verip vermeyeceği konusu, 3 gündür, Türkiye'nin en önemli tartışma konusu haline geldi. Ve Sayın Meclis Başkanı Köksal Toptan'ın kendi ifadesiyle, bir ara formülüyle, şimdilik bu sorun atlatılmış gibi görünüyor. Ama konuşulan konu, çok da normal görünmüyor. Öncelikle sizin değerlendirmeniz nedir, bu konuyla ilişkin olarak, çünkü karşılıklı gelen açıklamalar da çok hoş değil. Nedir değerlendirmeniz, bundan sonra ne yapılabilir, bu konuyla ilgili olarak? Teşekkür ederim.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Bu konuyla ilgili Meclis Başkanı'nın çalışmaları var gördüğünüz gibi. Bu konuların suhulet içerisinde, tabii ki mevcut hukukumuzu dikkate alarak halledilmesi gerektiğine inanıyorum. Bununla ilgili gördüğünüz gibi, gerek Sayın Meclis Başkanı olsun, gerek diğer siyasiler, bir çalışma içerisinde.
Soru: Sayın Cumhurbaşkanım, özellikle Türkiye'deki en önemli gündem maddelerinden biri de son dönemde mayınlı arazilerin temizlenmesi. Meclis gündemine de gelecek, aslında kamuoyunda tartışılmaya çoktan başlandı. Çünkü Ziraat Odalarının yapmış olduğu, daha doğrusu hazırlamış olduğu raporda da; bu bölgede, 216 bin dekarlık bu alanda, mayın temizlenmesinin ardından, ulusal çıkarları zedeleyici, yani bu bölgede petrol, maden ve daha birçok belki de Türkiye için önemli olan, stratejik öneme sahip ürünlerin, madenlerin de bulunduğu ve 2059 yılına kadar da bunların kullanıma da açılmış olacağı. Siz de toplumdaki bu endişeleri paylaşıyor musunuz? Sizin görüşünüzü merak ediyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Yani Türk Devleti, Türk Hükümeti, Türkiye Büyük Millet Meclisi, kendi ulusal çıkarlarının aleyhinde bir şey yapar mı? Bunu nasıl düşünebiliriz ki? Yani bu konu, uzun yıllardır tartışılıyor. Eski Soğuk Savaş dönemleri bitti. Komşularımızla ilişkilerimiz yeni bir düzeye ulaştı. Türkiye'nin tabii mayınlardan arınması gerekir. Bu konuyla ilgili de çok eski hükümetlerden beri bir çalışma var. Hatta benim kurduğum ilk hükümette, 2002 yılında da -o zaman hatırlıyorum- bu yönde talepler hep geldiğinde, bununla ilgili görevler verildi. Bununla ilgili o zaman tahmin edilen maliyetler vardı. Daha sonra görüldü ki bu maliyetler, 10-15 misli arttı. Ve Türkiye'nin bunları kendi kaynaklarıyla, yani mevcut kaynaklarıyla yapması çok uzun yıllar alıyor. Çünkü mayın temizlemek, kolay bir şey değil, dünyanın en zor işlerinden birisi, tehlikeli bir iş. Bununla ilgili çok gelişmiş, sofistike aletler, bunlar gerekiyor. Türkiye, bunlardan mahrum demek istemiyorum. Ama bunlarla ilgili, ta benim Başbakanlığım zamanında, benim zamanımda, Genelkurmay Başkanlığı'na verdiğimiz görevler vardı. Daha sonra Milli Savunma Bakanlığı'na, daha sonra o çerçeve içerisinde yapılamayacağı ortaya çıktı. Ve buna bir çözüm yolu bulunması gerekiyor. Bununla ilgili işte Meclis'te açık tartışılacak, herkes fikrini ortaya koyacak. Uzmanlar ne diyor, onu dikkat etmek gerekir. Çünkü bunlar uzman işi. Uzmanlar ne diyor? Ama şunun altını çizmek isterim, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bütün milletvekilleri, hükümet, Türk Devleti, kendi milli çıkarlarının aleyhinde bir şeye evet der mi? Bu konuyu o noktalara taşımamak lazım ama, tabii ki herkes hassasiyetini göstererek katkı sağlayacaktır, bu konuların halledilmesine. Açık şekilde fikirlerini paylaşacaktır. Kuşkusu olanlar, şüphesi olanlar ki olabilir, gayet tabiidir. O zaman onları da en iyi şekilde yetkililer, başta hükümet olmak üzere, uzmanlarını göndererek, açıklayacaklardır, "Bu işin aslı şudur, şudur, şudur" diye. Yeteri kadar herkesi bilgilendirmek gerekir. O açıdan, bu konuyu çok ekstrem noktalara çekmemek gerektiği kanaatindeyim. Unutmayın ki Türkiye, büyük bir toprak kazanacak. Ve kazanacağı toprak, en bakir, en iyi topraklarını kazanacak. Yani büyük yatırımlar yapılıyor, fabrikalar, barajlar, bir de böyle bir yatırım var. Siz en verimli topraklarınızı, Türkiye'nin çıkarına kullanmaya başlayacaksınız. Onun için bu konuları bir kutuplaşma mevzuu yapmadan, kaygısı ve tereddüdü ve şüphesi olanlar ki bu gayet normaldir. Hatta takdir edilecek bir husustur. Demek ki bu konularda insanlar fikir yürütüyorlar. O zaman onları en geniş ve detaylı bir şekilde, tatmin edecek şekilde bilgilendirmesi gerektiği kanaatindeyim.
Soru: Efendim, uzmanların görüşüne başvurulmalı, uzmanlar ne diyor bakılmalı dediniz. Tam da bu noktada, Genelkurmay Başkanlığı da NATO'nun NAMSA'yı işaret etti. Sizin bu konudaki görüşünüz?
Sayın Cumhurbaşkanımız: Bunlara, detaylara beni sokmayın. Onunla ilgili, icranın başında olan hükümet var. Evet, peki teşekkür ederim.
Yazdır Paylaş Yukarı