Suriye Cumhurbaşkanı Beşar ESAD ile Düzenledikleri Ortak Basın Toplantısında Yaptıkları Açıklama

15.05.2009
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Değerli Basın Mensupları,
Dost ve kardeş Suriye'yi bir kez daha ziyaret ediyor olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Bu vesileyle bana, heyetime ve bütün arkadaşlarıma gösterilen yakın misafirperverlikten dolayı değerli kardeşim Sayın Cumhurbaşkanı Esad'a ve değerli eşlerine teşekkür ediyorum.
Bugün biz buraya büyük bir heyet olarak geldik. Bu heyetimde değerli bakanlar var, değerli milletvekilleri var. Bu milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Türk-Suriye Dostluk Grubu'na mensup milletvekilleridir, değerli iş adamları vardır, Türkiye'nin değerli gazetecileri vardır. Böyle büyük bir heyetle Suriye'yi ziyaret etmekten gerçekten büyük bir mutluluk duyuyoruz.
Suriye, Türkiye'nin dostu, kardeşi ve komşusu olan bir ülkedir. Her bakımdan ilişkilerimizin geliştirilmesine önem veriyoruz. Memnuniyetle ifade etmek isterim ki 2003 yılından bu yana ilişkilerimiz gerçekten başka ülkelere örnek teşkil edecek şekilde gelişmektedir.
Ben Suriye'ye hem Başbakan olarak hem Dışişleri Bakanı olarak defalarca geldim, bugün de Cumhurbaşkanı olarak geliyorum. Sayın Cumhurbaşkanı Beşar Esad da ben Cumhurbaşkanı olduktan sonra beni ilk ziyaret edenlerden birisiydi. Bugün yaptığımız görüşmelerde birçok konuları istişare ettik. İkili ilişkilerimizi gözden geçirdik. Şu bir gerçek ki Suriye, Türkiye için doğuya açılmanın, Ortadoğu'ya açılmanın bir kapısıdır. Türkiye de Suriye için Avrupa'ya açılmanın bir kapısıdır. Dokuz yüz kilometreye uzanan sınırımız vardır. Bu sınırda öyle köylerimiz, kazalarımız, şehirlerimiz vardır ki birbirlerinin akrabalarıdır. Bayramlarda görürüz büyük kalabalıklar hep birbirini ziyaret eder. Dolayısıyla bu iki ülke her bakımdan ikili ilişkilerini geliştirmek zorundadır ve memnuniyetle ifade ediyorum ki her alanda da ilişkilerimiz gayet iyi bir şekilde gelişmektedir.
Güvenlik alanında ilişkilerimiz gayet iyidir. Ekonomik alanda Sayın Cumhurbaşkanı, değerli kardeşimin ifade ettiği gibi serbest ticaret anlaşması imzalanmıştır. Hemen faydasını her iki ülkenin halkı görmeye başlamıştır. Ticaretimiz hızlı bir şekilde artmıştır, 2 milyar dolara yaklaşmıştır. Yatırımlar karşılıklı olarak artmaya başlamıştır. Türk iş adamlarının, yatırımcılarının Suriye'de yatırım yapma arzuları gerçekten çok üst seviyededir ve büyük ilgi duymaktadır. Karşılıklı ziyaretler turist olarak her iki ülkenin halkı bunu gerçekleştirmektedir ve bu sayılar giderek artmaktadır. Bunlardan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Enerji sahasında, diğer konularda, her konuda işbirliği imkânları çok büyüktür ve niyetlerimiz çok iyi olduğu için, siyasi kararlılığımız da en üst seviyede olduğu için inanıyorum ki ne gerekirse bunlar yapılacaktır ve bunların faydalarını da hepimiz göreceğiz ve daha çok işbirliğine önem vereceğiz.
En üst seviyede ziyaretler yapılmaktadır. Şam, Arap kültür merkezi olarak, başkent olarak 2008 yılında büyük kültür faaliyetlerine ev sahipliği yapmaya başladığında ben o zaman Cumhurbaşkanı olarak geldim ama Sayın Başbakan Erdoğan üç kez geldi. Yine aynı şekilde Sayın Başbakan Otri, Türkiye'yi ziyaret etti, 15 de bakan ziyareti oldu karşılıklı. Bu rakamlar bile ilişkilerimizin geldiği seviyeyi göstermektedir. Bundan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. İnanıyorum ki bu ziyaret bu ilişkileri daha da ileriye taşıyacaktır.
Bu vesileyle gelen birçok bakan arkadaşlarımız karşılıklı görüşmeler yapacaklardır ve iki ülke halkının çıkarına ne gerekiyorsa bunları ileriye taşıyacağız. Yine bu ziyaret vesilesiyle bölgemizi ilgilendiren birçok konuyu da Sayın Cumhurbaşkanı, değerli kardeşimin biraz önce bahsettiği gibi ele alma imkânı bulduk.
Başta tabi ki Filistin meselesi acil çözüm olarak beklemektedir. Irak halkının acıları muhakkak ki bizim de acılarımızdır. Irak'ın siyasi birliği, Irak'ın toprak bütünlüğünü korumak komşularının da görevi olduğu için büyük bir anlayış içerisindeyiz. Ümit ediyoruz ki Irak'taki acılar bitecektir ve Irak daha güçlü bir şekilde yoluna devam edecektir. Bu bakımdan Irak hükümetine komşular olarak her türlü yardımı yapmakta da anlayış içerisindeyiz.
Filistin meselesi en büyük mesele dedim. Burada Filistin haklı davası muhakkak ki neticeye ulaşmalıdır bu da Filistin'in kendi devletini kurma hakkıdır. Bölgeye barış geldiğinde iki devletin yani Bağımsız Filistin Devleti ve İsrail'in yan yana yaşayabilecekleri bir ortamın ortaya çıkması hepimizin arzusudur. Barış planında sadece Filistin ayağı söz konusu değildir, Suriye ayağı ve yine aynı şekilde de Lübnan ayağı söz konusudur. Bu barış süreci içerisinde de yine toprak karşılığı barış ilkesi ile ilgili Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde bir barışın olabileceğine inanıyoruz. Bu çerçeve içerisinde Türkiye elinden gelen her türlü katkıyı sağlayacaktır ve bu yönde de Suriye'nin, Türkiye'ye gösterdiği güvene de bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Ümit ediyorum ki dünyadan yeni bir anlayışın olduğunu herkes görecektir.
Dünyada politikalar değişmektedir, herkes barışla, diyalogla çözümün olabileceğini daha çok anlamaktadır. Bununla ilgili önemli gelişmeler her tarafta vardır. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki seçim ve oradan yükselen sesler de politikalar da bu konuyu güçlendirmektedir. Biz inanıyoruz ki Araplar arasındaki dayanışma, Araplar arasındaki daha çok ortak pozisyon belirleme de barışın sağlanmasına hizmet edecektir. Bu bakımdan Türkiye olarak da biz son Arap Birliği toplantısının başarıyla bitmesinden büyük bir mutluluk duyduk. İnanıyoruz ki bu doğrultudaki çalışmalar bölgeye de barışın gelmesinde kolaylık gösterecektir.
Bu ziyaretimden gerçekten büyük bir memnuniyet duyuyorum. Yaptığımız görüşmelerde ortak anlayışımızı bir kez daha tespit etmekten, teyit etmekten yine büyük bir memnuniyet duyuyorum ve bu ziyaretin hem ikili işliklerimizde hem de bölge ile ilgili konularda faydalı neticeler doğurduğuna inanıyorum. Bir kez daha Sayın Cumhurbaşkanı'na bize gösterdikleri misafirperverlik için teşekkür ediyorum.
Soru: Sorum Sayın Cumhurbaşkanı Esad'a olacak. Türkiye-Suriye ilişkilerinin önemli bir ayağı da Türkiye'nin aracılığında götürülen Suriye-İsrail görüşmeleri. Yabancı basında özellikle, İsrail Basını kaynaklı bazı haberler var. Türkiye'nin aracılığına, Mısır ve Suudi Arabistan'ın ambargo koymak istediği, hatta bu konuda sizinle görüşmeler yapıldığı ve sizin de son durumda buna onay verdiğiniz yönünde bazı haberler yer aldı, geçen hafta. Türkiye'nin aracılığından herhangi bir rahatsızlığınız var mı?
Bir diğer sorum da yine bu konuyla ilgili, Suriye-İsrail görüşmeleri konusu, Sayın Cumhurbaşkanı Gül ile görüşmelerde ele alındı mı? Bu görüşmelerle ilgili bir takvim belirlediniz mi? Yine Türkiye aracılığında mı devam edeceksiniz, teşekkür ederim.
Cumhurbaşkanı Esad: Önce şunu belirtmek istiyorum, bu haberlerin dayanağı yoktur. Barış konusu, önemli konudur. Biz Suriye olarak güvendiğimiz tarafı tespit edebiliriz. Onu atayabiliriz. Ondan talepte bulunabiliriz. Hiç kimse bize bu hususlarda dikte edemez. Evet, kardeş ülke Türkiye'nin girişimlerinin başarılı olduğunda, hiç kimse de kuşku duyamaz.
Sorunuzun ikinci bölümüyle ilgili olarak, evet biz bu hususları görüştük, değerli kardeşim Sayın Konuğum Cumhurbaşkanıyla. Gerek ikili görüşmelerde olsun, gerekse heyetler arası yaptığımız görüşmelerde olsun, ele aldık.
Evet biz barıştan bahsediyoruz, bir stratejik hedef olarak ve ilke olarak. Fakat muhatabımız yok, halihazırda. Geçtiğimiz yıl içerisinde kardeş ülke Türkiye'nin tavassutuyla dolaylı görüşmeleri devam ettirdik. Biz bu hususta Suriye-Türkiye arasında istişareleri devam ettireceğiz. Ve diğer ülkelerle de arzu ettiğimiz ülkelerle de bu sonuçları paylaşacağız ki bu ülkelerden amacımız, barışın gerçekleşmesine katkıda bulunacak ülkelerdir. Amerika'nın büyük desteği olacaktır, hiç kuşkusuz. Ve Türkiye'nin her tarafla da ilişkileri bulunmaktadır. Faaliyetlerin ve girişimlerin başarıya ulaşmasında da Amerika'nın etkisi büyük olacaktır. Muhatabımız tespit edildikten sonra, bu hususların üzerinde ciddi şekilde duracağız.
Soru: Soru Sayın Cumhurbaşkanı Gül'e. Türkiye'nin tutumları günden güne netlik kazanmaktadır gerek Arap ülkeleriyle ilgili olsun gerek İslam ülkeleriyle olsun gerekse tüm dünya ülkeleriyle olsun. Ve kardeş ülke Türkiye'nin, İsrail'in Gazze'ye karşı yapmış olduğu acımasız saldırısından sonra kardeş ülke Türkiye'nin tutumları daha netlik kazanmıştır. Siz geleceğe bakarak kardeş ülke Türkiye'nin rollerini bir çerçeveye koyabiliyor musunuz ve hangi ölçüde etkili olacak düşünceleriniz nedir?
Sayın Cumhurbaşkanımız: Türkiye olarak bizim yaptığımız gayet açıktır. Biz yapıcı bir şekilde problemlerin çözümüne yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bize güven gösterenlere de teşekkür ediyorum. Başta Sayın Cumhurbaşkanı Beşar Esad olmak üzere Suriye'nin bu konularda bize gösterdiği güven gerçekten bizleri muhakkak ki çok mutlu etmektedir. Bir kez daha teşekkür ediyorum. Bizim yaptığımız şey şudur; sadece Suriye ile İsrail arasında değil, bölgede birçok problemler vardır. Biz bu problemlerle ilgilenirken elimizi uzatıp aman bu konulara girelim ve Türkiye'nin bu ülkelerde bir eli olsun ve gerektiğinde bunları kullanalım, istismar edelim gibi asla böyle niyetlerimiz yoktur. Tam tersine biz bölgelerdeki bu problemlerle uğraşırken hep iyi niyetli olarak, hep yapıcı olarak bu problemlerin çözümüne katkımız olur mu, bu problemlerin giderilmesi yönünde bir faydamız olur mu diye gayet açık ve şeffaf bir ilişki içindeyiz, yaptıklarımız budur. Bazıları belki başında şüphelenmiş olabilirler. Yahu Türkiye ne yapıyor, Türkiye birçok şey ile uğraşıyor diye şüphelenmiş olabilirler ama eminim ki herkes şunu anlamıştır; Türkiye hep iyi niyetlidir, Türkiye hep yapıcıdır, Türkiye katkılarını hep bu yönde kullanmaktadır. Çünkü şuna inanıyoruz ki; problemler çözülürse yani barış olursa sadece dar bir bölge anlamında söylemiyorum, sadece Ortadoğu ile ilgili, sadece Arap-İsrail meseleleriyle ilgili söylemiyorum, daha da geniş olarak düşünebilirsiniz, Türkiye'nin ilgilendiği konuları gözden geçirdiğinizde, eğer barış olursa o zaman güvenlik sorunları çözülmüş olur. Güvenlik sorunları çözülünce de o zaman çok işbirliği olur, çok ekonomik işbirliği olur. Karşılıklı olarak bundan fayda elde edilir ve neticede refah ortaya çıkar. Refah ortaya çıkınca da insanlar mutlu olur. Türkiye'nin tezi budur. Politikasının ana temeli budur. Onun için elimizden gelenleri hep iyi niyetli olarak yapıyoruz. Belki daha önceki hükümetler de bunu Türkiye'de yapıyorlardı ama belki bu kadar belirgin değildi ama son beş altı sene içerisinde bu çok belirgin hale gelmiştir, bundan da mutluyuz.
Soru: Her iki Cumhurbaşkanı'na da sormak istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanım, az önce Sayın Esad'ın sözlerinde de vardı. Türkiye'nin, İsrail-Filistin sorunun çözümünde temel tezlerinden bir tanesi Filistin'in iç bölünmüşlüğünün sona erdirilmesi. Bu konuda da özellikle Hamas'ın bir unsur olarak göz ardı edilmemesi gerektiği konusunda ısrarlı girişimleri vardı ve bu hafta içinde iki önemli ziyaret gerçekleşti Şam'a. Beş gün önce Ürdün Kralı, dün de Sayın Mahmut Abbas'ın buraya resmi ziyaret yaptığını biliyoruz. Hamas lideri Halit Meşal de burada yaşıyor, Şam'da yaşıyor. Acaba gelinen nokta da sizin biraz önce uzadı diye nitelediğiniz o ikili görüşmeye de dayanarak lütfen eğer cevap verebilirseniz sevinirim. Bu görüşmede gelinen nokta nasıl değerlendirildi, yani Filistin iç bölünmüşlüğü konusunda biraz daha çözüme yakın görünüyor mu? Teşekkür ederim.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Muhakkak ki görüşmelerimizde en çok konuştuğumuz konulardan birisi Filistinlilerin birliğinin ve beraberliğinin temin edilmesidir. İki tane ayrı Filistin Devleti herhalde düşünülemez. Dolayısıyla Filistinlilerin muhakkak birleşmesi gerekir. Dediğiniz doğru, vaktiyle Gazze'de Hamas seçimleri kazanınca Türkiye'ye de geldiler orada görüşmeler de yaptık. O zaman da biz açıkçası gayet açık bir şekilde demin bahsettiğim çerçevede iyi niyetli tavsiyelerimizi bulunmuştuk. Bazıları yine onları yanlış anlamışlardı ama geçen iki sene gösterdi ki biz haklıydık. İşin başından doğru tavsiyeleri yapmak ve iyi fikirleri paylaşmak önemliydi.
Geçen geçti, olan oldu. Şimdi muhakkak bu birleşmenin temin edilmesi gerekir. Bu yönde biliyorsunuz Mısır'ın çalışmaları var bizler bunları hep destekliyoruz, hepimiz destekliyoruz. Ümit ederiz ki önümüzdeki kısa süre içerisinde herhalde tekrar bir araya gelecekler Filistin'de. Bir neticeye varırlar ve Filistinliler arasındaki bu milli, ulusal birlik sağlanır. Yoksa Filistin davasına en büyük zarar verilir. Bunu hiç kimse açıkçası kabul edemez. Filistinlilerin ayrılığına hiç kimse tahammül edemez onun için muhakkak bir şekilde birleşmeleri lazım. Bir ülkenin içinde farklı partiler olur, farklı görüşler olur onlar siyasi mücadeleyi kendi içlerinde yapabilirler bu ayrı bir konu, ama bu demek değil ki bir ülke ikiye bölünsün bir devlet ikiye bölünsün. Buna hiç kimse tahammül edemez onun için bu artık hiç gecikmemeli ve en makul bir şekilde neticeye ulaşmalı. Bu yönde kim gayret gösterirse onu destekleriz.
Türkiye olarak bizim de gayretlerimiz olmuştur. İki sene önce olduğu gibi şimdi de muhakkak oluyor. Sayın Cumhurbaşkanı Esad, Suriye olarak onların da gayretleri oluyor, Mısır'ın da gayretleri var, Mısır çok daha öne çıkmış bir vaziyette bu çalışmalarda, biz de destekliyoruz kendilerini. Ümit ederim ki bu gecikmeden neticelenir çünkü İsrail'de de yeni bir hükümet var. İsrail'deki yeni bir hükümet de muhalefetteki söylemlerini eminim ki unutacaktır. Çünkü muhalefetteki söylemleriniz ayrıdır, iktidara geldiğinizde artık sorumluluk duygusu içerisinde davranış şekliniz farklı olacaktır.
Eski anlaşmalar, Annapolis süreci, yol haritası, bütün gelinen eski mutabakatları inanıyorum ki İsrail hükümeti de neticede kabul etmek zorundadır. Onlar da sağduyulu hareket etmek durumundadırlar. Bunun da olması gerektiğine inanıyorum. Onun için bir vakit de vermek gerekir onlar da ne zaman biz hazırız, Suriye ile daha önceki hükümetin yaptığı dolaylı görüşmeler kaldığı yerden devam etmeye hazırız dediği andan itibaren Türkiye olarak biz zaten hazırız. Sayın Cumhurbaşkanı da gayet net bir şekilde söylediler, bir muhatabımız karşıya çıkarsa biz de kaldığımız yerden devam ederiz dediler. Önemli olan muhatabın, İsrail hükümetinin de pozisyonunu belli etmesidir. Ümit ediyorum ki bu konuda da onlara yardımcı olanlar vardır ve belli bir süre sonra çok yönlü olarak bu görüşmeler tekrar başlar. Onun için Filistinlilerin gecikmemesi gerekir, birleşmeleri ve ortak pozisyonlarını bir an önce ortaya da koymak gerekir. Hepimiz buna yardımcı olmak için uğraşıyoruz.
Cumhurbaşkanı Esad: Biz inanıyoruz ki Filistin safı, Filistinliler arasında uzlaşmaya gidilmesi şarttır. Şayet bu birlik gerçekleştirilemezse Filistin İsrail barış kanalı başarısızlığa uğrayacaktır ve arzu edilen hedefe ulaşılamayacaktır. Bundan dolayı kesinlikle Filistinliler kendi arasında biran önce uzlaşıya gitmeleri ve birliğe kavuşmaları gerekmektedir. Ve Filistin-İsrail kanalında başarılı adımlar kaydedilmesi halinde hiç kuşkusuz bölge barışıyla ilgili diğer kanallar üzerinde ilerleme sağlanacaktır. Barış anlaşmasından amacımız barışa doğru atılacak önemli bir adımdır. Anlaşma imzalamak yeterli değildir. O anlaşmanın idame ettirilmesi gerekmektedir. Fakat her şeyden önce Filistin kanalı hususunda ilerlemeler kaydedilmesi gerekmektedir. Yaklaşık biz bir yıldır bu hususta Filistinliler düzeyinde çabalarımızı ve gayretlerimizi devam ettiriyoruz. Ve Filistin Ulusal Yönetimi Devri Sayın Abbas ile görüşülmüştür. Bu hususta ancak Meşal'in Suriye'de bulunması biz Filistinliler arasında taraflardan birini tuttuğumuz manasına gelmez. Ve herhangi bir taraf üzerinde de baskı uygulamamız söz konusu değildir. Ve bu bizim izleyeceğimiz bir tutum değildir. Biz diyaloga inanıyoruz. Ve taraflar arasında bir şekilde kapsamlı diyalog aracılığıyla çözüme kavuşmaları lazımdır. Biz bu yöndeki diyalogları destekliyoruz. Ve bu yönde çabalarımızı devam ettiriyoruz, nerede olursa olsun. Yer önemli değil, önemli olan amaca ulaşılması.
Soru: Soru Sayın Cumhurbaşkanı Gül'e. Yarın nasip olursa Sayın Cumhurbaşkanı Beşar Esad'ın da katılımlarıyla iş forumuna katılacaksınız. Siz de konuşmanızda belirttiniz ticaret hacmi 2 milyara yaklaşmıştır ve karşılıklı olarak ilişkiler de devam etmektedir. Acaba bölgede daha geniş kapsamlı bir ekonomik işbirliğine gidilmesi, bloklaşma benzeri bir düşünce var mıdır ve özellikle Suriye, Türkiye arasında stratejik projeler diyebileceğimiz elle tutulur somut projeler var mıdır?
Sayın Cumhurbaşkanımız: Demin söylediğim gibi serbest ticaret anlaşmasını imzalamak demek aramızdaki ticareti nerdeyse serbestleştirmek ve teşvik etmek demek. Bunun neticelerini de bir sene içerisinde gördüğümüzü söyledim. Ticaretimiz neredeyse yüzde 60 artış göstermiş bir sene içerisinde. Bu sadece ticaret açısından değil aynı şekilde yatırımlar açısından söz konusu. Sadece özel sektör de değil devlet kurumları arasında da, bugün yaptığımız görüşmelerde biz ulaşım yollarını, demir yollarını, kara yollarını görüştük ayrıca demir yollarında ortak imalatı görüştük, enerji konularını görüştük, su konularında nasıl daha çok işbirliği yaparız bütün bunları konuştuk, yeni boru hatları konularını konuştuk, tarımla ilgili işbirliği konularını konuştuk. Turizm ile ilgili büyük işbirliği yapılıyor gördüğünüz gibi. Türk şirketlerine güvendi Suriye makamları ve Türk şirketleri burada bazı otelleri aldılar, yarın açılışlarını yapacağız. Büyük bir işbirliği var. Sınırda da bazı ticareti kolaylaştırıcı yine çalışmalar yapılıyor. Organize sanayi bölgeleri kurmakla ilgili yine çalışmaları yapıyoruz. Türkiye'nin bu konuda çok iyi tecrübesi vardır. Bu gördüğünüz gibi aslında çok kapsamlı ekonomik bir işbirliğini ortaya çıkartıyor. Bu başka ülkelere örnek olacak şekilde gelişmektedir. Ümit ederiz ki Irak daha da normalleşir, aynı işbirliği içerisine Irak da girer. Serbest ticaret anlaşmaları karşılıklı hep imzalanır. Bu konuyu önemli olan teşvik etmektir, en üst seviyede teşvik ediliyor. Yani önümüzde çok daha fazla ekonomik faaliyetler olursa şaşmayacaksınız.
Soru: Soru her iki Cumhurbaşkanı'na. Sayın Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad konuşmasında bölgenin yaşadığı gerilimli yıllardan bahsettiler. Bu arada Türkiye ile olan iyi ilişkilerden de söz ettiler. Bazı gözlemciler Şam-Tahran ve Şam-Ankara arasındaki ilişkilerin bu bölgeyi birçok sarsıntıdan koruduğunu söylüyorlar. Bazı uluslararası güçlerin baskılarına rağmen bu iyi ilişkiler devam edecek mi?

Sayın Cumhurbaşkanımız: İran, Türkiye'nin komşusudur. O bakımdan biz İran'la ilişkilerimize hep önem veriyoruz ve her bakımdan yakın yine İran'la istişareler içerisinde oluyoruz. İran'la ilgili yine uluslar arası camiada bir problem söz konusudur, İran'ın nükleer çalışmalarıyla ilgili. Bu konuda da elimizden gelenleri yapıyoruz ve diplomatik yollarla bu konunun halledilmesi konusunda büyük bir arzumuz söz konusudur.
Suriye ile İran'ın ilişkilerinin iyi olması, ikili ilişkilerinin iyi olması, buna da herhalde hiç kimsenin söyleyecek bir şeyi yoktur ama neticede üç ülke de bağımsız ülkelerdir. Kendi politikalarını kendileri takip ederler. Komşuları ve dostluk içinde olduğu ülkeler sadece sınırlı da değildir. İran'ın kendi diğer birçok komşusu vardır. Türkiye'nin birçok komşuları vardır, Suriye'nin aynı şekilde komşuları vardır dolayısıyla ilişkilerimiz hem çok taraflı ve çok yönlüdür ama bu üç ülke söz konusu olduğunda da ilişkiler gayet iyidir.
Cumhurbaşkanı Esad: Ben, değerli kardeşim Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu görüşüne katılıyorum. Burada birşey ilave etmek isterim. Siz, Şam-Tahran ve Şam-Ankara koordinasyonundan bahsettiniz de Ankara-Tahran ekseninden bahsetmediniz. Ben bunu Cumhurbaşkanı Ahmedinecad ile olan açıklamalarımda da söyledim. Sadece Suriye-İran değil, tüm tarafların işbirliği bu bölgenin yararına olur. Her ilişki önemlidir. Birkaç ay önce ve Arap uzlaşmasından önce Sayın Gül beni aradı, Arap-Suriye ve Araplararası ilişkiler üzerinde durdu. Pozitif tutumlar herkesin yararına olur. Bazı taraflar kutuplaşmaları reddeder. Ancak bu ilişkiler kutuplaşma değildir. Tabii bir süreçtir ve bunu teşvik ediyoruz.
Yazdır Paylaş Yukarı