Çek Cumhuriyeti'nde Düzenlediği Basın Toplantısında Yaptığı Açıklama

08.05.2009
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Bildiğiniz gibi AB Dönem Başkanlığı Çek Cumhuriyeti'nde. Çek Cumhuriyeti gayet bir faal bir şekilde bu dönem başkanlığını yürütmektedir. Müzakere eden bir ülke olarak biz de Çek döneminin başkanlığını yakından takip etmekteyiz ve yakın bir işbirliği içerisindeyiz. Çek Cumhuriyeti de zaten bu dönem başkanlığına iyi hazırlandı. Hatta bu süre içerisinde müzakere eden bir ülke olarak, Türkiye'yi biliyorsunuz, davet etti. Geçen hafta resmi bir ziyaret için sayın cumhurbaşkanının misafiri olarak buradaydım ve güzel görüşmeler yapmıştık. Bu vesileyle Çek Cumhuriyeti, Türkiye'nin üyeliğine verdiği desteği, en üst seviyeden bir kez daha tekrarlamıştı. Gayet faydalı ikili görüşmelerimiz söz konusu olmuştu.

Bu haftaki ziyaretimiz ise Çek dönem başkanlığının organize ettiği zirve toplantıları vesilesiyle buradayız. Dün akşam katıldığım yemek, AB Doğu Ortaklığı için verilen bir yemekti. O yemekte bir çok AB ülkesi ve doğu ülkesinin başkanlarıyla bir araya gelme imkanım oldu. Bugün de yine Çek Cumhuriyetinin organize ettiği Güney Enerji Koridoru toplantısına katıldım. Bu toplantıya, AB üyesi olmayan ama Avrupa'ya gaz ve petrol tedarik eden Kafkas ülkeleri, Orta Asya ülkeleri, birçok Türk Cumhuriyeti katıldılar. Türkiye, gerek Kafkaslardan, Orta Asya'dan gelen gaz ve petrolün batıya nakledilmesi gerek Ortadoğu'dan gelen enerjinin batıya nakledilmesi, gerekse Rusya'dan aşağıya inen veyahut da Arap gazı veya petrolünün yine Türkiye üzerinden batıya nakledilmesiyle ilgili önemli bir işlev görmekte ve önemli bir güzergahta bulunmaktadır.

Türkiye bunun sorumluluğundadır. Çünkü Türkiye sadece kendi arz güvenliğiyle değil, aynı zamanda, Avrupa'nın, batının diğer arz güvenliğiyle de ilgilidir, sorumluluk içindedir. Bu bilinçle hareket etmektedir. Ve bu çerçevede bildiğiniz gibi bir çok petrol boru hatları ve gaz boru hatları yapılmıştır. Ve bunlar gayet etkin bir şekilde çalışmaktadır. Güney Enerji Koridoru projesinin en önemli ayaklarından birisi Nabucco projesidir. Nabucco da Kafkaslardan, yine Orta Asya'dan güneyden, Irak'tan ve Arap gazının Türkiye üzerinden Avrupa'ya nakliyle ilgili yeni bir boru hattının yapılması projesidir. Bu projeye Türkiye önem vermektedir. Türkiye'nin en üst seviyede siyasi iradesi gayet açıktır. Bununla ilgili temel meselelerde mutabakat söz konusudur. Ümit ediyoruz ki Temmuz ayı içerisinde Türkiye'de hükümetler arası bir mutabakat zaptı da imzalanacaktır, Nabucco'nun yapılmasıyla ilgili.

Nasıl Bakü-Tiflis boru hattı yapılacağı zaman çok büyük tartışmalar vardı ve bazıları "bu proje bir rüyadır, gerçekleşmez, zordur" şeklinde tartışmalar çok kesif bir şekilde o zaman yapıldıysa, bugün de buna benzer birçok tartışmalar vardır. Bunları gayet normal karşılamak gerekir. Ama bugünkü toplantıda da bir kez daha görüldü ki hem Kafkasya'daki ülkeler, hem Orta Asya'daki ülkeler hem de Arap ülkelerinden mevcut olanlar gaz tedariki konusunda kararlı olduklarını ortaya koymuştur. Türkiye'de bunun kendi üstünden transit geçmesiyle ilgili yine kararlılığını ortaya koymuştur. Ve yeni bir durum söz konusudur. İnanıyorum ki bu proje de gerçekleşecektir. Bunun hem Türkiye için, bir transit ülke olarak, hem tedarikçi ülkeler için hem de kullanıcı ülkeler için, büyük bir proje olacağına inanıyoruz. Onun için somut gelişmeler söz konusudur. Şimdi bu toplantılar vesilesiyle Türkiye olarak biz de görüşmelerimizi ifade ettik. Hem ben yaptığım konuşmada, hem Sayın Bakan katıldığı toplantılarda Türkiye'nin kararlılığını ve görüşlerini gayet açık bir şekilde ifade etmiştir. Bundan herkes büyük bir memnuniyet duymuştur.

Değerli basın mensupları, bu ziyaretler vesilesiyle dün akşam iki önemli görüşmeyi de yapma imkanı buldum. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev ile ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Sayın Sarkisyan ile bir araya geldik. Bildiğiniz gibi kendileri burada bir toplantıda da ikili buluştular. Bu toplantı, Minsk grubunun Prag'da yapılan toplantısıdır. Rusya, ABD ve Fransa'nın temsilcileri de katılmıştır toplantıya. Ve bu toplantı gayet geniş, uzun bir toplantı olmuştur. Aldığımız intiba, bize verilen bilgiler, bazı olumlu gelişmelerin olduğu yönündedir. Bazı mesafelerin alındığı yönündedir. Şüphesiz ki bunlar çok kronik problemlerdir. Birkaç toplantıyla hallolacak işler değildir. Ama bir ilerlemenin olduğunu duymaktan da memnun olduk.

Hemen Haziran ayının başında St. Petersburg'da tekrar bu grup bir araya gelecektir, Sayın Aliyev ve Sarkisyan, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki sorunları çözümüyle ilgili görüşmelerine devam edecektir. Ümit ediyoruz ki burada görülen gelişmenin üzerine orada daha ileri derecede gelişmeler söz konusu olur. Bu görüşmeler sırasında aynı zamanda Türkiye ile Ermenistan arasındaki konuları da tekrar gözden geçirme fırsatını bulduk Sayın Sarkisyan ile. Ayrıca Sayın Aliyev ile yaptığım görüşmede de bütün Kafkaslarla ilgili, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki konularla ilgili kendisi de bilgi vermiş oldu. Bütün bu gelişmelerden büyük bir memnuniyetle ayrıldım. Ümit ediyoruz ki Kafkaslardaki bu güzel iklim devam eder, rüzgar devam eder. Şunu unutmayalım ki Kafkaslardaki pozitif gelişmelerin de negatif gelişmelerin de etkisi bütün konularda görülmektedir. Her şey birbirini etkilemektedir. Bu bir gerçektir, realitedir. Onun için, bütün problemlerin çözümü için elbirliğiyle çalışmak, kolaylaştırıcı gücü olan herkesin devreye girmesini temin etmek, çok önemlidir. Bu süreç muhakkak ki kolay değildir. Zor problemler zaten çözülmüş olsaydı, çözümü kolay olsaydı, böyle kronik hal almazdı. Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki mesele, 18 yıldır devam etmektedir. Türkiye ile Ermenistan arasında yine uzun yıllardır aynı şekilde problemler vardır. Ama bu zor problemlerin çözümü için de zorlu görüşmeler gerekmektedir. Böyle bir süreç hep başlamıştır. Ümit ediyorum ki bu fırsatlar kaçırılmaz, değerlendirilir. Herkes elinden gelen her türlü olumlu katkıyı koyar ve her cephede Kafkasların tamamında pozitif gelişmeler söz konusu olur. Ve sonunda bütün Kafkas halklarının daha çok işbirliğine, daha çok ilişkiye girme fırsatları olur. Tabi bunun neticesinde de Kafkaslar, doğu ile batı arasında çok büyük bir koridor olma işlemini daha iyi bir şekilde yerine getirir. Söyleyeceklerim bunlar, sorularınız varsa cevap vereyim.

Sertaç Aktan (İhlas Haber Ajansı): Sayın Cumhurbaşkanı ilk önce şunu sormak istiyorum. Bazı olumlu gelişmeler olduğunu öğrendim ve bundan memnuniyet duydum dediniz, Azerbaycan ve Ermenistan arasında. Bununla ilgili belki bize daha detaylı bilgi verebilir misiniz? Ne gibi bir müspet gelişme oldu?

Abdullah Gül : Tabi bu görüşmeleri yapan iki taraftır, Azerbaycan ve Ermenistan Cumhurbaşkanlarıdır. Eğer açıklanacak konular olsaydı, onlar tabi açıklarlardı. Şüphesiz ki bütün detaylarını zaten biz bilemeyiz. Ama en azından intibalarımız bu yöndedir. Bunlar ne kadar tatmin edicidir, onu da bilemem. Ama en azından trendin olumlu yönde olduğunu duyduğumuz için memnuniyetle bunu karşıladığımı ifade etmek isterim.

Sertaç Aktan (İhlas Haber Ajansı): Çok kısa bir sorum daha olacak. Bu gelişmeler neticesinde, bunun pozitif ilişkili olduğunu söylediniz. Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin de olumlu yansıyacağını dün belirttiniz. Bu anlamda, Türkiye-Ermenistan sınırıyla ilgili bir gelişme var mı? Sayın Sarkisyan'ın Türkiye ziyaretiyle ilgili bir netleştirme oldu mu? Kendisi sınır açılsa da açılmasa da gelecek mi, teşekkür ederim.

Abdullah Gül : Türkiye, Türkiye ve Ermenistan arasındaki çalışmalar, yani her iki ülkenin ilişkilerinin normalleşmesiyle ilgili çalışmalar devam etmektedir. Bunun devam etmesi konusunda mutabakatlarımızı bir kez daha yenilemiş olduk. Şüphesiz ki her iki alanda da yani Türk-Ermeni meselelerinde, Azerbaycan Ermenistan meseleleri, bunlar hep olumlu da olumsuz da etkiler bütün Kafkasları. Bunlar bir realite. Bunların hepsini biliyoruz. Ama bu görüşmelere başlayarak, herkes iyi niyetli başladığı için problemlerle başlamamak lazım. Önemli olan, problemlerin çözümüyle başlamak lazım. Onun için hep ön yargısız olarak başlanmıştır, bu toplantılarda. Ama bunların sürebilmesi, bunların neticelenebilmesi yolunda, şüphesiz ki bütün gelişmeler Kafkaslardaki her alandaki gelişmelerin, hepsinin birbirine etkisi söz konusu olduğunu da, bir realite olduğunu da şüphesiz ki herkes görüyordur.

Soru : Efendim, biraz önceki arkadaşımın sorduklarını, biraz olsun devam ettireceğim, açacağım. Öncelikle Cumhurbaşkanı Sarkisyan Ekim ayındaki maça gelecek mi davet ettiniz mi kendisini? Ve bu maça eğer gelecekse, o aşamaya kadar, Ekim ayındaki rövanşa kadar Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde somut bir kağıt görecek miyiz? Bir de Azerbaycan ile ilgili olarak, Erivan-Ankara yakınlaşmasından bir süre için rahatsızlardı ama sizin de belirttiğiniz gibi Dağlık Karabağ sorunu şu anda dünyanın gündemine taşınmış halde. Acaba dünkü görüşmenizde Aliyev'i daha rahatlamış, daha ikna olmuş, gördünüz mü?

Abdullah Gül : Ben, Erivan'a gittiğimde zaten davet etmiştim, biliyorsunuz maçın rövanşına. Daha sonra bu konu tekrar açılmadı, aramızda açıkçası konuşmadık. Bu zor işlerin başarıyla neticelenmesi, herkesin yararınadır. Burada herkesin olumlu katkısını temin etmek gerekir. Söylediklerimi tekrar etmekten başka, açıkçası sorunuza vereceğim cevap yoktur. Türkiye ile Azerbaycan arasında da söylediğiniz şekilde dışarı yansıyan, bir gerginlik söz konusu değildir. Burada da herkesin ne yazıyorsa ne çiziyorsa, kaynağını bilerek yazmasını ve çizmesini tavsiye ederim. Hiçbir manipülasyonun söz konusu olmaması için. Her şey, bildiğiniz bir şey varsa yazın ama neye dayanarak yazıyorsanız, kimden duyduğunuzu, benden duyuyorsanız benden, herhangi bir Türk yetkiliden bir şey duyuyorsanız, onun ismini vererek, herhangi bir Azeri yetkiliden de eğer herhangi bir şey duyuyorsanız onların ismini vererek, kaynak göstererek yazın ki yanlış olan şeyler ortaya çıkmasın

Soru : Bu sabah, Kazakistan, Özbekistan ve Azerbaycan nihai deklarasyonu imzalamadı, AB ile enerji konusunda. Sizin bu noktadaki izlenimiz nedir? Burada Rusya'nın rolü mü bu imzalamamaya sebep oldu?

Abdullah Gül : Hayır, bundan dolayı değil. Bence bu, kendilerinin yeni piyasa bulma konusundaki ilgileri ve çıkarları. Daha iyi bir pazarlık yapabilmek için daha iyi bir fiyata ihtiyacınız var yani bu siyasi bir konu değil. Bu sadece Pazar ile, pazar bulma ile ilgili bir konu. Aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya bu toplantılara gözlemci olarak katıldılar ki kendileri de ordaydı zaten.

Soru : Nabucco ile ilgili bir sorum olacak size Sayın Cumhurbaşkanı. Siz hükümetler arası anlaşmayı yakın bir zamanda imzalayacağınızı söylediniz. Şunu öğrenmek istiyoruz; Avrupa Birliği, Türkiye'ye enerji konusu faslında bir söz verdi mi veya Türkiye'nin anlaşmasıyla ilgili herhangi bir şart var mı?

Abdullah Gül : Bizim bu anlaşmayı imzalamamız bekleniyor çünkü bu Türkiye'nin ve Avrupa Birliği'nin çıkarına. Nabucco projesi gerçekten çok önemli bu bağlamda ve Avrupa Birliği'ne kalmış enerji faslını açıp açmamak. Şu oldukça açık ki Türkiye gerçekten hayati bir rol oynuyor bu noktada dolayısıyla bu role dayalı olarak bunu açarlar ama bu onlara kalmış. Yani bu konuda ricacı değiliz çünkü bizim fasılları hem kendimiz için açmak hem de kendimiz için kapamak gibi bir isteğimiz var. Eğer ki bir konuda iş halledilmemişse biz o faslı açın diye bir talepte bulunmuyoruz çünkü bu onların görevi. Eğer ki Türkiye'nin gerçekten çok önemli bir rol oynadığını biliyorlar ve bu faslı açmıyorlarsa o onların sorunu bizim sorunumuz değil. Dolayısıyla bu Avrupa Birliği'nin de güvenirliliği ile ilgili bir konu. Evet, son soru.

Soru: Konuşmanızda şu anda Nabucco Projesi ile ilgili eskiye oranla çok farklı bir, iki hafta öncesine oranla çok farklı bir pozisyonda olduğunuzu söylediniz. Sayın Barroso, Türkiye'den bu boru hattının geçmesiyle ilgili çok iyi şeylerin geliştiğini söyledi. Ne gibi şeyler değişti?

Abdullah Gül : Zannedersem bir yanlış anlaşılma var. Bizim pozisyonumuz aynı fakat bir kez daha ben dikkatleri şuna çekmek istiyorum; kararlıyız ve hazırız. Herhangi bir tereddüt yok ve devam edebiliriz.

Soru : Alman Haber Ajansı. Avrupa Birliği, Güney Koridoru Deklarasyonu'nun içerisine ülkelerin gelecekte de bir koridor anlaşması yapmaya söz vermesini eklemek istedi. Bu boru hattına giden noktada tarifelerin de paylaşılması anlamına geliyor. Neden bu dışarıda bırakıldı, hangi ülkeler buna itiraz etti ve sorun neydi lütfen bunu bizimle paylaşabilir misiniz?

Abdullah Gül : Doğrusu bu konu ile ilgili teknik konulara, detaylara girmek istemiyorum onlar komite toplantılarında çok geniş bir şekilde konuşuldu ama önemli olan şey bu büyük projelerin gerçekleşmesi ile ilgili kararlılığın tekrar ifade edilmiş olması ve bununla ilgili bazı tereddütler bazılarının kafalarında vardı bunların giderilmiş olmasıdır.
Yazdır Paylaş Yukarı