ABD Başkanı Barack Obama ile Ortak Basın Toplantısı

06.04.2009
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Sayın Cumhurbaşkanımız: Değerli basın mensupları; Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Sayın Barack Obama'yı Türkiye'de misafir etmekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Aslında görüşmelerimiz Strasbourg'da başladı dersem, herhalde yalan olmaz. Orada başladığımız görüşmelere, burada tabii bugün hem heyetler arasında yaptığımız toplantıda hem yemekte devam ettik. Gayet faydalı oldu.
Ama hemen sözümün başında şunu sizinle paylaşmak istiyorum. Biraz önce birlikte buraya gelirken İtalya'da bir depremin olduğunu duyduk. Orada hayatını kaybedenlere başsağlığı diliyoruz ve üzüntümüzü İtalyan halkıyla paylaşıyoruz.
Sayın Obama'nın başkan seçildikten sonra denizaşırı ilk ikili ziyaretini Türkiye'ye yapmasını da çok büyük bir takdirle karşılıyoruz. Kendisine çok teşekkür ederiz. Bundan hem biz hem Türk halkı gerçekten büyük bir onur duymuştur. Ayrıca ilişkilerimizin stratejik boyutunu bir kez daha gözden geçirdik. Her ne kadar ilişkilerimiz daha çok askerî, siyasi temelde gözüküyorsa da, ilişkilerimizin ekonomik boyutunu çok daha ileri düzeye taşıyacağız, ilişkilerimizin teknolojiye yatırımlar konusunda da daha gelişmesini özellikle destekleyeceğiz. Bu konuda ikili ilişkilerimiz de önem verdiğimiz meselelerdir.
Türk-Amerikan meselelerine baktığımızda; Amerika Birleşik Devletleri bir süper güç olarak dünyanın birçok olayıyla ilgilenmek zorunda ve ilgileniyor. Türkiye de bölgesinde önemli bir müktesebatı olan bir ülke olarak birçok konuyla ilgileniyor. Bu konuları iki ayrı kâğıda koyduğumuzda, bunların çok büyük bir benzerlik gösterdiğini görüyoruz. Memnuniyetle ifade edebilirim ki; bu konularda Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri beraber, büyük bir anlayış içerisinde çalışmaktadır.
Tabii ki terörle mücadele her iki ülkenin de en önemli konularından birisidir. Bu konuda şimdiye kadar yaptığımız işbirliğini daha güçlü bir şekilde ileriye taşıyacağız. Geniş bir coğrafyada -Afganistan'dan, Kafkaslardan, Balkanlardan Ortadoğu'ya kadar- birçok konuda yakın bir çalışma içerisinde olma kararındayız.
Sayın Başkan'a, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinde gösterdiği yakın ilgisinden dolayı müteşekkiriz. Kendisine tekrar çok teşekkür ediyoruz. Bu ziyaretin çok faydalı olduğu kanaatindeyim. Kendisine tekrar hoşgeldiniz diyorum ve başarılar diliyorum.

Soru: Chicago Tribune. Amerika Birleşik Devletleri Senatörü olarak Türkiye'nin Ermeni soykırımı ile ilgili kararın çıkarılması aşamasında görüşlerinizin değişip değişmediğini ve Sayın Gül'e soykırımı tanıma konusunda herhangi bir şey söyleyip söylemediğinizi öğrenmek istiyorum.

ABD Başkanı Obama: Benim bu görüşlerim kayıtlar altında zaten. Görüşlerimi değiştirmiş değilim. Ama beni en çok cesaretlendiren şey Sayın Cumhurbaşkanı Gül'ün liderliği altında bir seri müzakereler devam etmektedir Ermenistan ve Türkiye arasında. Ve bu kapsamda gündemde olan pek çok konu, bahsettiğiniz konu da dâhil olmak üzere ele alınmaktadır ve ben de ilerlemekte olan bu müzakereleri izlemekteyim. Bunlar meyvelerini çok yakın dönemde çok kısa sürede verebilirler. Bunun sonucunda benim yapmak istediğim, kendi görüşlerime odaklanmak değil, Türkiye'nin görüşlerine odaklanmak ve bu noktadan ileriye hareket etmektir. Çünkü geçmişte zor ve trajik olaylar yaşandı. Bütün dünya, bu konuyu çözüme ulaştırmaya çalışırken Türkiye'yi cesaretlendirmeli ve mümkün olduğunca yapıcı bir tutum sergilemelidir. Bu konularda ileriye giden yolun çabuk olması sağlanmalıdır. Ben de bu sürecin çabuk bittiğini düşünüyorum. Bu kapsamda Amerika Birleşik Devletleri Başkanı olarak yakın gelecekte yapılacak açıklamalara yönelik herhangi bir şey söylemek istemiyorum ama bu konular üzerinde çalışıldıkça en önemli noktalardan bir tanesi Türklerin ve Ermenilerin nihayetinde aynı noktaya yapıcı bir şekilde gelmeleridir.

Soru: Eğer doğru anladıysam görüşünüz değişmedi ama bu sözcüğü gelecekte kullanacak mısınız?

ABD Başkanı Obama: Benim burada yapmak istediğim Sayın Cumhurbaşkanı Gül'e, şimdiye kadar son derece başarılı olan müzakerelere devam etmesi konusunda yardımcı olmaktır. Amerika Birleşik Devletleri'nin herhangi bir şekilde bu müzakereleri saptırmasını istemiyorum.

Sayın Cumhurbaşkanımız: Bu konuyla ilgili ben de fikirlerimi paylaşmak istiyorum. Bu konu tabii çok tartışılan bir konu ama bu konu bir hukuki ve siyasi konu değil. Bahsedilen konu tarihî bir olaydır. 1915 yılında yaşanmış, Birinci Dünya Harbi şartlarında, dört cephede o günkü Osmanlı İmparatorluğu çarpışırken, maalesef kendi ülkesi içerisindeki bazı vatandaşları, bazı ülkeler tarafından çok provoke edilmiş. Sonunda birçok iç çatışmalar olmuş ve birçok kişi hayatını kaybetmiş. Hayatını kaybeden herkesin tabii ki acısını paylaşıyoruz. Ama bilin ki aynı zamanda Türkler, Müslüman nüfus da çok büyük bir kayba uğramıştır. Ve yine o dönemlerde ta Balkanlardan, Kafkaslardan milyonlarca Müslüman Türk nüfus yerlerinden göçe mecbur edilmiş ve Türkiye'ye gelirken çok büyük kayıplar olmuştur.
Dolayısıyla bütün bunlar o zamanın, o kargaşa ortamı içerisinde yaşanan olaylardır. Ama modern Türkiye Cumhuriyeti kurulunca yeni nesilleri nefret duygusuyla beslememek için bunları dünyada büyük olay yapmamıştır. Ama daha sonra maalesef siyasi amaçlı olarak bu konular dünyada, özellikle diasporanın kendi kimliğini koruması amacıyla çok gündeme getirilmiştir.
Bu noktaya gelince bizim teklifimiz şu olmuştur. O zaman buyurun; tarihçiler, bu işin uzmanları otursunlar ve bu konuyu çözsünler; biz hazırız yüzleşmeye. Buna siyasetçiler, hukukçular karar veremez ki. Yani ne zaman oldu, nasıl oldu, hangi şartlar altında, kim daha çok kaybetti, kim haklı, kim haksız; buna bir parlamenter, buna bir siyasetçi nasıl karar verecek bilmeden işin iç yüzünü... Onun için "Gelin o zaman, ortak bir tarih komisyonu kurulsun ve komisyon neye karar verirse buna razıyız." Dedik. Biz bunun için Türkiye'nin bütün arşivlerini sonuna kadar açtık ve bu arşivlere herkesi -Ermeniler de olmak üzere- çağırdık. Bir adım daha atıp şunu söyledik. Buna eğer herhangi bir ülke -mesela Amerika Birleşik Devletleri olabilir, Fransa olabilir- çok ilgi gösteriyorsa, bu ortak tarih komisyonuna onlar da girebilirler. Ve "Çıkacak neticeye hazırız" dedik.
Bunun ötesinde tabii ki Türkiye olarak biz bölgemizde herkesle iyi ilişkiler içinde olmayı çok arzu ediyoruz. Ermenistan ile maalesef ilişkilerimiz bu anlamda çok yoktu. Her ne kadar birçok Ermenistan vatandaşı Türkiye'de -neredeyse 70 binin üzerinde- çalışıyor, kazanıyor ve birikimlerini ailelerine gönderiyorsa da, uçak seferleri varsa da, kültürel faaliyetler varsa bile diğer ilişkilerimiz yoktu. Bütün bunları normalleştirmek için de -Sayın Başkan'ın da biraz önce söylediği gibi- görüşmeler başladı. Bu görüşmelerin en iyi şekilde neticelenmesini arzu ediyoruz.
Şüphesiz ki Kafkaslarda yeni bir durum var. Geçen sene potansiyel olayların nasıl sıcak olaya dönüştüğünü hep beraber gördük. Onun için bu süre içerisinde de hep beraber Kafkaslardaki bütün problemleri çözelim. Özellikle Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki konuları halledelim hep beraber, bunlar hep çözülsün ve bu bölgede büyük bir işbirliği alanı ortaya çıksın diye çok iyi niyetli çalışmalarımız var. İnanıyorum ki, bunlar neticeye ulaşınca birçok mesele hallolacak.

Soru: Her iki Cumhurbaşkanı'na, her iki lidere sormak istiyorum. Süleyman Kurt, Zaman gazetesi.
Sayın Obama, Bush döneminde Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında zaman zaman sıkıntılar yaşandı. Bunların tamir edilmesi için de bir takım adımlar atıldı. Sizin Başkanlığınızın üçüncü ayındayız, Türk kamuoyunda da büyük beklentiler var. Sizin Başkanlığınız döneminde Türk-Amerikan ilişkilerine bakışınızda bir önceki dönemden ne gibi farklar ortaya çıkacak ?
Ve her iki Cumhurbaşkanının, her iki liderin cevaplamasını istediğim bir soru da; terörle mücadele konusunu ele aldığınızı söylediniz görüşmede. Türk kamuoyunda da yine yüksek bir beklenti, terör örgütü PKK'nın tasfiyesine dönük, bununla ilgili ne gibi somut adımlar göreceğiz?

ABD Başkanı Obama: Evet, başlangıçta da söylediğim gibi bence bizlerin 2003'ten başlayarak gördüğümüz bir takım sorunlara rağmen giderek artan istikrarlı bir iyileşme oldu Türk-Amerikan ilişkilerinde. Bunların şimdiye kadar hiçbir şekilde kötüleştiğini ve bizlerin dost ve müttefik olmaktan geri durduğumuzu zannetmiyorum. Benim yapmak istediğim zaten iyi bir zemin olan bu zeminin üzerine ilerletmektir ilişkileri. Ticari ilişkiler iyileştirilebilir ve Sayın Cumhurbaşkanıyla ben bu konuda görüş birliği içerisindeyim.
Aynı zamanda terörizm ile ilgili işbirliğimiz söz konusu olduğunda, PKK'nın bizim de terör listemizde olduğunu gayet açıkça ifade ettim. Türkiye ile birlikte NATO müttefikiyiz ve bu konuda da son derece rahatız. Kendilerine tehdidi azaltmak için gereken desteği vereceğiz ve bu işbirliğinin meyvelerini verdiğini son yıl içerisinde zaten gördük. Bu anlamda yapılan saldırıların sayıca azaldığını gördük. Bu desteği sürdüreceğiz ve Sayın Cumhurbaşkanı Gül ve ben daha ek bir desteğin bu anlamda nasıl sağlanabileceğini de tartıştık ama terörizmin hiçbir şekilde kabul edilemeyeceği konusunda hemfikiriz.
Bu aşamada daha güçlü ABD-Türkiye ilişkilerinin kurulması, Türkiye ve ABD'nin bir model ortaklık oluşturmasıyla mümkün olabilir ki bu söz konusu modelde, baskın olarak Hıristiyan olan bir ulusla, çoğunluğu Müslüman olan batılı bir ulus bir araya gelecek ve iki kıtayı kapsayan, Avrupa ile Asya arasında bulunan Türkiye, ABD ile birlikte modern, uluslararası bir camia oluşturabilecek. Daha önceden de söylediğim gibi ABD'nin en güçlü yanlarından bir tanesi, bizim son derece büyük bir Hıristiyan nüfusa sahip olmamıza rağmen biz kendimizi Hıristiyan bir ulus, Yahudi bir ulus olarak görmüyoruz. Biz kendimizi vatandaşların oluşturduğu ve ideallerin birbirine bağladığı, değerlerin bağladığı vatandaşların oluşturduğu bir ulus olarak görüyoruz ve modern Türkiye de buna benzer prensiplerle kuruldu. Bizim her iki ülkede de görmekte olduğumuz bu vaadin, laik bir ülke vaadinin, inanç özgürlüğüne, hukuk üstünlüğüne saygı gösterme vaadlerinin sürdürülüyor olması. Ve uluslararası sahnede de bunları desteklemeye devam edeceğiz. Bu mesajı sunmada Batı ve Doğu olarak birlikte hareket edebilecek olursak, dünyaya bu mesajı bu şekliyle verebilecek olursak son derece sıra dışı bir etkisi olabileceğini düşünüyorum ve bu ortaklığı önümüzdeki günlerde de görmeyi dört gözle bekliyorum. Çok teşekkür ederim.
Yazdır Paylaş Yukarı