Almanya'ya Hareketlerinden Önce Basına Yaptıkları Açıklama

03.04.2009
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Sayın Cumhurbaşkanımızın, Strazburg/Kelh Zirvesi'ne katılmak üzere Almanya'ya hareketlerinden önce Esenboğa Havalimanı'nda basına yaptıkları açıklama aşağıda sunulmaktadır.

"Değerli Basın Mensupları,
NATO'nun 60'ıncı yıldönümü münasebetiyle bugün ve yarın Almanya ve Fransa'nın ortak evsahipliğinde düzenlenecek NATO Zirvesi'ne katılmak için biraz sonra Almanya'ya hareket edeceğiz.
Ziyaretim sırasında bana Milli Savunma Bakanı Sayın Vecdi Gönül ve Dışişleri Bakanı Sayın Ali Babacan ile diğer yetkililerimiz refakat edeceklerdir.
Devlet ve Hükümet Başkanlarını biraraya getirecek olan bu Zirve, şüphesiz tarihi bir nitelik taşımaktadır.
Zirve her şeyden önce, kuruluşundan bu yana gerek Müttefiklerin güvenliğini sağlayan, gerek Avrupa-Atlantik bölgesinde ve ötesinde barışa ve istikrara katkıda bulunan NATO'nun başarılarını teyit etmek ve misyonlarını onaylamak için yeni bir fırsat olacaktır.
NATO, kuruluşundan 60 yıl sonra dahi, uluslararası güvenliğin en temel unsurlarından biri olarak önemini korumaktadır.
Zirve, İttifak'ın geleceğe dönük bir bakışla, 21'inci yüzyılın tehditleriyle mücadelede yeni rol ve sorumluluklar üstlenmeye hazır olduğu mesajının verilmesi için de yine bir vesile teşkil etmektedir.
Türkiye, hepimizin yakından bildiği üzere, 1952'den bu yana, güvenilir bir Müttefik olarak NATO'ya özveriyle katkıda bulunmaktadır.
Savunma ve güvenlik politikalarımızın temelini oluşturan NATO üyeliğimiz, İttifak'ın savunduğu çağdaş ilke ve değerlere bağlılığımız bakımından da yine sembolik önemi haizdir.
Bu nedenle, NATO'nun 60. yıldönümünün ülkemiz açısından da ayrı bir anlamı vardır.
Değerli Basın Mensupları,
Tarihi ve törensel olmasının ötesinde, bu Zirve'de güncel konuların görüşülmesi ve bazı mühim kararların alınması da beklenmektedir.
Bu bağlamda, NATO'nun 60 yıldır dayandığı temel ilkelerin devamlılığını teyit eden ve 21'inci yüzyıla ilişkin vizyonunu ortaya koyan İttifak Güvenliği Deklarasyonu'nu kamuoyuna açıklayacağız.
NATO'nun mevcut ve ileride üstlenebileceği rol ve sorumluluklar çerçevesinde siyasi yönlendirme sağlayan Stratejik Konsept'in yenilenmesine yönelik çalışmaların başlatılması için de direktifler vereceğiz.
Zirve'de ayrıca, Arnavutluk ve Hırvatistan'ın İttifak'a resmen üye olarak katılımlarını da tabii ki kutlayacağız.
Yine bu vesileyle, İttifak'ın gündeminde yer alan NATO'nun dönüşümü, başta Afganistan ve Kosova'dakiler olmak üzere İttifak'ın harekâtları, ortaklıkları, NATO-Rusya ilişkileri gibi konular da ele alınacaktır. Tüm bu hususlarda Müttefikler olarak görüş alışverişinde bulunacağız.
Zirve vesilesiyle, bazı Devlet ve Hükümet Başkanlarıyla da ikili görüşmeler yapmayı öngörmekteyim.
Almanya ve Fransa'daki toplantı ve temaslarımızın, İttifak'ın geleceğini ilgilendiren hayati konularda ülkemizin görüşlerini aktarma ve karşılıklı görüş alışverişinde bulunma imkânı sağlayacağına inanıyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum."
SORU: Efendim, NATO'nun Genel Sekreterliği için, Danimarka Başbakanı Rasmussen'nin aday olacağı resmen açıklandı. Bugün Sayın Başbakandan, Londra'da bir açıklama geldi. Şahsen Ramussen'nin adaylığına olumsuz yaklaştığını söyledi. Siz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni temsil edeceksiniz, bu zirvede. Devlet olarak Türkiye, Rasmussen'e karşı nasıl bir pozisyonla bu toplantıya katılacak? Bir başka sorum daha olacaktı. O da Afganistan'a ilave asker talebi konusu olacak. Türkiye bu konuda, bugüne kadar hep muharip güç göndermeye karşı olduğunu söyledi. Acaba bu pozisyon hala korunuyor mu, yoksa bir esneklik olabilir mi?
SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ: Esasen bu konuda görüşlerimizi daha önce de paylaşmıştık. Eğer o görüşlere dikkatli bir şekilde bakılırsa, Türkiye'nin bu konuyla ilgili nasıl düşündüğü anlaşılacaktır. Ayrıca Türkiye'nin görüşü de tektir, bunun da bilinmesini isterim. Çünkü kendi iç istişare mekanizmalarımızda bunları biz konuşuruz, uluslararası meseleler söz konusu olduğunda. Türkiye'nin tek bir görüşü vardır. Şunu da ifade etmek istiyorum, bizim için önemli olan, NATO'nun güçlü olmasıdır. NATO'nun işlevlerini, fonksiyonlarını en iyi şekilde yapabilmesidir. Her şeyden önce bu gelir, isim meselesi değil. Ayrıca biliyorsunuz ki şu anda üç tane resmi aday vardır. Adaylıklarını açıklamışlardır. Buna yeni adayların da katılması beklenmektedir. Avrupa Atlantik kurumlarında ortak kararlar, istişare, karşılıklı anlayış, güven ve uzlaşı neticesinde alınır. Bu süreçte en küçüğünden en büyüğüne bütün üyelerin, hepsinin fikirleri alınır. Gayet açık bir şekilde dinlenir. Endişeleri paylaşılır. Hassasiyetleri dikkate alınır ve neticede oy birliğiyle, karara varılır. Bazen bu uzun sürer, bazen sancılı olur. Bazen gecikmeli olur. Ama neticede sonunda hep kazan kazan yetkisi çerçevesi içerisinde NATO en güçlü bir şekilde çıkar. Dolayısıyla Türkiye'nin buradaki yaklaşımı bu çerçevededir. NATO'nun fonksiyonlarını en iyi şekilde yapabilmesi açısından yaklaşmaktadır. Bu konuda istişareler devam etmektedir. Görüşlerimiz en samimi en açık bir şekilde müttefiklerimizle paylaşılmaktadır, paylaşılmaya da devam edilecektir.
SORU: 31 Temmuz'a kadar aslında bir zaman var, yani bu Türkiye bir Zirve toplantısında bir karar alınması gerektiği görüşünde değil, bunu mu anlatmak istediniz?
SAYIN CUMHURBAŞKANIZ: Bu ancak bütün üyeler arasındaki uzlaşmaya, bütün üyeler arasındaki hep beraber müttefiklerin ittifakta karar vermesine tabiî bağlıdır. Dolayısıyla sadece bir aday yoktur ortada, gördüğünüz gibi, birkaç aday vardır. Hepsi de birbirinden kıymetli insanlardır, şüphesiz ki kendi ülkelerinde. Hepsi de başarılı olmasalar zaten aday olamazlar. Ama şu da bir gerçektir ki, her üyenin farklı farklı görüşleri olabilir. Kaygıları olabilir. Düşünceleri olabilir. Önemli olan bunların paylaşılması, bunların en iyi şekilde anlaşılması ve neticede hep beraber bir sonuca varılmasıdır. Sizin de söylediğiniz gibi Genel Sekreterin görevi yarın sona ermiyor.
SORU: Muharip asker meselesi?
SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ: Bu konuyla ilgili Türkiye'nin katkıları biliyorsunuz, çok büyüktür. Sadece askerî değil, başka alanlarda Türkiye çok büyük hizmetler yapmaktadır Afganistan'a. Geçenlerde Wall Street Journal'da benim bir makalem yayınlandı, orada açık açık her şeyden zaten bahsettim. Türkiye bütün bunları hep değerlendirmektedir. Sadece muharip, orada savaşan askerle Afganistan'a katkı sağlanmıyor biliyorsunuz. Bazen çok daha önemli başka katkılar söz konusudur. Bunlar, askerî sivil katkılar. Türkiye ama katkılarını arttıracaktır, Afganistan'a. Afganistan'a en çok katkı sağlayan ülkelerin başındadır. Yakında da ISAF'ın Kabil'deki komutanlığını tekrar biliyorsunuz üsteleneceğiz.
SORU: Sayın Cumhurbaşkanım, bundan tam 10 gün önce sizinle birlikte Bağdat'taydık. Yine aynı oturduğumuz pozisyonda, bu kez sol tarafınızda Irak Devlet Başkanı Sayın Celal Talabani vardı. Ve bizim bir sorumuz üzerine, "PKK ya ülkemizi terk etmeli ya silahlarını terk etmeli" açıklaması yapmıştı. Ama bugün basına yansıyan yeni bir açıklaması var, ben silah terk etmelerini kastetmedim, Hatta onların kendi dağları vardır, orada daha asi, daha mutlu olabilirler ifadesini kullandı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Çünkü 10 gün geçti üzerinden, bugün itibariyle, teşekkür ederim.
SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ: O basın toplantısını, sizin de söylediğiniz gibi, hep beraber, konuştuk ve dinledik. Ben konuştum, Sayın Talabani konuştu, sizler de dinlediniz. Sadece sizler değil, bütün dünya tabiî dinledi. Dolayısıyla ben, onun söylediklerine, yani benim de yanımda söylediklerine, inanmak isterim. Ayrıca Irak anayasası, kendi toprakları üzerinde herhangi bir illegal silâhlı örgüte herhangi bir terör örgütüne müsaade etmemektedir. Yani Irak anayasada açık bir şekilde bunlar yazılıdır. Dolayısıyla bu çerçevede bakıyorum.
SORU: Sayın Cumhurbaşkanım, sizin de öncülük ettiğiniz bir süreç yaşanıyor Türkiye ile Ermenistan arasında. Sizin Erivan ziyaretinizle birlikte, iki ülke ilişkilerinin normalleşmesi yönünde çok büyük bir adım atıldığını bütün dünya biliyor. Gelinen noktada iki ülkenin sınır kapılarının da açılmasına dair bir anlaşmaya vardığı ve bu anlaşmanın 16 Nisan'da uluslararası kamuoyuna açıklanacağı yönünde, özellikle yabancı medyada bir takım yazılar çıkmaya başladı, iddialar var. Siz bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz, böyle bir anlaşmanın duyurulması yakın mıdır?
SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ: Bu yazılanlar doğru değildir, onu söylemek isterim. Ama biliyorsunuz, Türkiye bütün komşularıyla ilişkilerini daha iyi duruma getirmek için, bölgesinde çok geniş bir istikrar ve güvenlik ortamı oluşturmak için iyi niyetle gayret sarf etmektedir. Komşularının da bu yönde arzuları vardır. Türkiye'nin de uzattığı ele karşı yine iyi niyetli eller uzatılmaktadır. Bunlar bir süreçtir. Bunlarla ilgili çalışmalar, bunlarla ilgili görüşmeler ilgili görevlilerimiz tarafından yapılmaktadır. Türkiye, Kafkaslardaki istikrarın tamamına çok büyük önem vermektedir. Kafkasya'daki bütün sorunların çözümüne çok önem vermektedir. Bunları zaten biliyorsunuz, bu çerçevededir bütün çalışmalar.
SORU: Sayın Cumhurbaşkanım, 29 Mart yerel seçimlerinden sonra oluşan tartışmalarla ilgili kısa bir değerlendirme alabilir miyiz?
SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ: Bununla ilgili başkalarından alın, sağ olun.
Yazdır Paylaş Yukarı