İran'a Hareketlerinden Önce Esenboğa Havalimanı'nda Basına Yaptıkları Açıklama

10.03.2009
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Sayın Cumhurbaşkanımızın, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) 10. Zirve Toplantısı'na katılmak üzere İran'a hareketlerinden önce Esenboğa Havalimanı'nda basına yaptıkları açıklama aşağıda sunulmaktadır:

"Değerli Basın Mensupları,
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT)'nın Tahran'da düzenlenecek olan 10. Zirve Toplantısı'na katılmak üzere birazdan İran'a hareket edeceğim. İran ve Pakistan ile birlikte 1985 yılında kurduğumuz EİT, 1992 yılında Afganistan, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan'ın da katılımlarıyla 10 üyeli bölgesel bir ekonomik işbirliği örgütü olarak bölgede önemli bir yer tutmuştur.
Kurucusu olduğumuz bu örgütün faaliyetlerine önem vermekte ve EİT'i bölgede istikrarın tesisine ve refahın arttırılmasına katkıda bulunacak çok taraflı bir ekonomik işbirliği platformu olarak görmekteyiz.
Bu çerçeve içerisinde, birçok projeler geliştirilmekte; ticaretin arttırılması, yatırımların arttırılması, ticaretin önündeki engellerin kaldırılıp serbestleştirilmesi, sigortacılık işlemleri, haberleşme, kara ve demir yolları gibi bütün bu bölgeyi daha şeffaf hale getirecek ve işbirliğini daha da geliştirecek birçok projeler bu teşkilat bünyesinde çalışılmakta, bunlarla ilgili önemli kararlar alınmaktadır.
Özellikle ticaretle ilgili yeni gelişme şudur: Belli ülkeler, belli miktarda gümrüklerini indirmeyi kabul etmişlerdir. Bunun bir an önce yürürlüğe girmesi beklenmektedir. Bu da tabii bölge ticaretini ve bölge ülkeleri arasındaki işbirliğini geliştirecektir.
Yine aynı şekilde, ekonomik işbirliğini geliştirmek için bir EİT Ticaret ve Kalkınma Bankası kurulmuştur. Bu bankanın da genel merkezi İstanbul'dadır.
Tahran'da düzenlenecek olan EİT 10. Zirve Toplantısının başlıca konularından birini, küresel mali ve ekonomik krizin etkileri ve krizin EİT bölgesi için fırsatlara dönüştürülebilmesi amacıyla alınacak önlemler teşkil etmektedir. Ayrıca, demin bahsettiğim projelerle ilgili gelişmeler gözden geçirilecek ve bunlarla ilgili yeni kararlar alınacaktır.
Tabii bu Zirve'ye birçok devlet başkanı katılmaktadır, on ülkenin devlet başkanı. Dolayısıyla, onlarla Zirvenin marjında ayrı ikili görüşmelerimiz olacaktır.
Bu ziyaretin, kurucusu olduğumuz EİT'nı daha çok gündeme getirme ve daha çok canlandırma açısından önemli olacağı kanaatindeyim.
SORU: Sayın Cumhurbaşkanım, Zirve'ye katılacak devlet başkanlarına baktığımız zaman dünyanın bundan sonra önümüzdeki kısa vadede yaşayacağı pek çok gelişmenin de burada ikili görüşmelerde özellikle gündeme gelebileceğini düşünüyoruz, Afganistan konusu bunlardan bir tanesi, Pakistan diğer bir konu. İran'ın bundan sonraki konumu… İkili görüşmelerde temel olarak ele alacağınız sorunlar nelerdir? Buna ek olarak şunu da sormak istiyorum: Sayın Hamaney ile bir görüşmeniz de olacak mı?
CEVAP: Bütün bu söylediğiniz liderlerle bu görüşmeler planlanıyor. Herkes şunu takip ediyor ki, yeni bir dünya içerisindeyiz. Dünyada yeni bir gelişme var. ABD'deki seçimden sonra iş başına gelen yeni yönetimin verdiği mesajlarla, dünyaya bakışıyla yeni bir dönem başladı. Dolayısıyla bu yeni dönem içerisinde önemli meselelerle karşı karşıya kaldığımız bölgelerden birisi de burasıdır. Afganistan, İran meseleleri, Pakistan-Afganistan arasındaki sıkıntılar. Şüphesiz ki, bütün bunlar hep karşılıklı konuşacağımız konulardır. Ayrıca böyle bir yeni dönem ortaya çıkarken de herkesin hazırlıklı olması da, dünya barışı ve istikrarı açısından çok önemlidir.
SORU: Bölgesel olarak baktığımızda en önemli sorun nedir? Bu konuda İran'la Türkiye ne gibi girişimlerde bulunabilir?
CEVAP: Bütün bu saydığım ülkeleri düşündüğünüzde tabii ki en önemli mesele siyasi istikrar, güven ve ekonomik kalkınmadır. Yani ekonomik seviyesine baktığımızda bütün bu ülkelerin halklarının çok büyük bir mahrumiyet içerisinde olduğunu görürüz. Yani Avrupa'yla, Amerika'yla, dünyanın başka gelişmiş bölgeleriyle mukayese ettiğimizde, insanların nasıl yaşadığına baktığımızda, arada çok fark olduğunu görürüz. Ama bu ekonomik gelişmeyi sağlayabilmek, kalkındırabilmek, geliştirebilmek için de, tabii ki istikrar ve güvenlik onun birinci şartıdır. Dolayısıyla, bütün bu ülkelerle yapacağımız konuşmalarda, bunlar birbirine bağlantılı konulardır. Bu açıdan sorunlar ortadadır. Demin "yeni bir dönem" diye tarif ettim, ki bu doğrudur. Bu yeni dönem içerisinde herkesin kendini hazırlaması ve herkesin politikalarını ona göre gözden geçirmesi, dünya barışına, bölge barışına, istikrarına hizmet edecek yönde adımların atılması, diyalogların kurulması, bunun çok önemli olduğu kanaatindeyim. Her şeyin başı burada. Savaşan ülkeler veya terörün çok yaygın olduğu bir yerde ekonomik kalkınma olur mu? Olmaz.
SORU: Efendim, yeni bir dönem başladığını söylediniz. ABD Başkanı Barack Obama'nın bir ay içinde Türkiye'ye geleceğini biliyoruz. Bu kapsamda, hem Türkiye'nin bölgedeki konumu ve rolü açısından, hem Türkiye-ABD ilişkileri açısından nasıl okumalıyız bu ziyareti?
CEVAP: Bu ikili bir ziyaret olacaktır. Dolayısıyla iki ülke arasındaki bir resmi ziyaret olacaktır. Ziyaretin çerçevesi çalışılmaktadır. Ama şu bir gerçek ki, bu ziyaret tabii ki çok önemlidir. Hem ABD açısından, hem bizim açımızdan önemlidir. Dünyanın birçok meselesiyle ABD nasıl ilgileniyorsa, Türkiye de aynı şekilde ilgilenmektedir. Özellikle bizim bölgemizdeki bütün konularla. O açıdan bütün bunları konuşma açısından, gözden geçirme açısından önemli bir ziyaret olacak. Ayrıca, sizin de bildiğiniz gibi, ABD ile ilişkiler Türk dış politikasının en önemli sütunlarından birisidir.
SORU : Yeni dönemde herkesin kendisini gözden geçirmesi gerektiğini, ülkelere verilecek mesajlardan bir tanesinin bu olduğunu söylediniz ama, özellikle Tahran yönetimine ABD-İran diyaloğu konusunda vereceğiniz somut bir mesaj olacak mı bu ziyarette?
CEVAP: Şüphesiz ki tabii görüşlerimizi paylaşacağız. Daha önceden de biliyorsunuz, Türkiye Tahranla ilişkilerinde, gayet samimi, dürüst, şeffaf bir şekilde bu konuda görüşlerini hep paylaşıyor. Dolayısıyla İran'la komşuluk ilişkilerimize çok önem veririz, her bakımdan. Bu çerçeve içerisinde de görüşlerimizi muhakkak ki paylaşacağız birbirimizle.
SORU: Arkadaşımın sorusuna bir ek olarak sormak istiyorum. Obama Başkan olarak seçilmesi durumunda 100 gün içerisinde bir Müslüman ülkenin başkentinden İslam dünyasına sisleneceğini söylemişti. Sizde böyle bir beklenti var mı, Başkent Ankara olabilir mi şeklinde? Bir de ikili bir ziyaret dediniz, acaba Ankara'ya mı gelecek öncelikle?
CEVAP: O kendisinin bileceği bir iş. Herkesin tabii kendi planı. O, onların kendi planları. Ama, Ankara'ya gelmesi başlı başına bir mesajdır, eğer o anlamda bir bağlantı kuracaksanız.
SORU: Ticaret ve enerji ülkeler arasındaki ikili ilişkilerde önemli bir konu. Bu konuda yeni açılımlar düşünüyor musunuz? Enerji alanında Türkiye-İran arasında imzalanan bir protokol var.
CEVAP: İran'la ekonomik ilişkilerimizin en önemli ayağı enerji konusudur bildiğiniz gibi. Bu konuyla ilgili Enerji Bakanları sık sık görüşüyor. Sayın Başbakan sık sık görüştü biliyorsunuz, Bu konuyla ilgili yeni projeler, yeni düşünceler hep vardır. Bizim tabii bütün arzumuz, İran çok büyük rezervleri olan bir ülke. Bu rezervlerin çıkartılması ayrı bir iş. Ümit ederiz ki bütün bunlar ekonomiye kazandırılır. Dünyanın başka ihtiyacı olan yerlerine taşınabilir. Bütün bunlar konusunda tabii ki Türkiye ile İran arasında özel gündemler vardır. Ulaştırma konuları da aynı şekildedir. Geçenlerde Ulaştırma Bakanı Tahran'daydı. Kara ve demiryolları açısından çok önemli güzergahlar biliyorsunuz.. Bütün bunlar tabii gözden geçirilecek, konuşulacak.
Teşekkür ederim.
Yazdır Paylaş Yukarı