Katar'a Hareketlerinden Önce Basına Yaptıkları Açıklama

05.02.2008
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Sayın Cumhurbaşkanımızın Katar'a hareketlerinden önce havaalanında basına yapacakları açıklama aşağıda sunulmaktadır.

"Değerli Basın Mensupları,
Katar Devleti Emiri Şeyh Hamad Bin Khalifa Al Thani'nin davetine icabetle, 5-7 Şubat 2008 tarihlerinde Katar Devleti'ne resmi ziyarette bulunmak üzere beraberimdeki heyetle bugün Doha'ya hareket ediyorum. Ziyaretimde bana Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan, Bayındırlık ve İskan Bakanı Sayın Faruk Nafiz Özak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Hilmi Güler refakat edecektir.
Bu ziyaretim sırasında Katar Emiri Al Thani'yle yapacağımız görüşmelerin yanı sıra, Başbakan ve Dışişleri Bakanı Şeyh Hamad bin Jassem bin Jabor Al Thani'yi, Başbakan Yardımcısı ve Enerji ve Sanayi Bakanı Abdullah Bin Hamad Al-Attiyah'ı kabul edeceğim.
Türkiye-Katar ilişkileri özellikle son dönemde bütün alanlarda önemli ivme kazanmıştır. Görüşmelerimde ülkelerimiz arasındaki işbirliğinin daha da genişletilmesi ve geliştirilmesi için neler yapılabileceğini ele alacağız.
Özellikle, ekonomik ilişkilerimizi daha da geliştirmeyi arzu ediyoruz ve bunun için büyük bir potansiyel görüyoruz.
Bu bağlamda, Türk ve Katarlı işadamlarını biraraya getiren ve ilk toplantısını gerçekleştirecek olan Türkiye-Katar İş Konseyi'nin 6 Şubat günü düzenlenecek toplantısına da katılacağım. Ziyaretimde resmi heyetimize ilaveten değişik sektörleri temsil eden geniş bir işadamları topluluğu da bana eşlik edecektir.
İş Forumu toplantısında iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin daha da geliştirilmesi için gereken altyapının mevcut olduğunu, bunun en verimli şekilde kullanılabilmesi için gerekli siyasi iradenin her iki tarafta da açık biçimde bulunduğunu görüyoruz..
Öte yandan, ziyaretim sırasında Türkiye ve Katar arasındaki ticari ilişkilerin hukuki altyapısını sağlamlaştıracak olan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Katar Devleti Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşma" ile "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Katar Devleti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması" onay belgelerinin teati edilmesi suretiyle yürürlüğe girecektir.
Bu iki anlaşmanın devreye girmesi tabii işadamlarımıza çok büyük imkanlar çıkartacaktır.
Katar, 2007 yılı itibariyle dünyanın en büyük sıvılaştırılmış doğal gaz ihracatçısı konumuna gelmiştir. Enerji alanında ülkemiz ile Katar arasında işbirliği yapılması konusunu da görüşmelerde açacağım.
Orta Doğu'ya yönelik aktif politikamızın bir yansıması olarak, Körfez ülkeleriyle ilişkilerimizin gelişmesine büyük önem vermekteyiz. Bu çerçevede, Birleşik Arap Emirlikleri'nin, Bahreyn'in, Suudi Arabistan'ın, Oman'ın, Katar'ın ve Kuveyt'in üye oldukları Körfez İşbirliği Konseyi'yle (KİK) işbirliğimizin derinleşmesini istiyoruz. Körfez işbirliği ile ilgili serbest ticaret anlaşması imzalamayı arzu ediyoruz. Bununla ilgili çeşitli toplantılar zaten yapılmaktadır. Ziyaretim sırasında, bu konuyu da gündeme getireceğim ve bu konuda mesafe alınmasını sağlamaya çalışacağım.
Katar, Körfez ve Ortadoğu bölgesinde önemli bir aktör konumuna gelmiştir. Ziyaretim vesilesiyle, her iki ülkeyi yakından ilgilendiren Orta Doğu Barış Süreci'ndeki gelişmeler, Irak ve Lübnan'daki durum, Filistinliler arasındaki bölünmüşlük gibi bölgesel ve uluslararası gelişmeleri de gözden geçireceğiz.
Teşekkür ederim."
Soru: Türbana üniversitelerde serbestlik tanıyan anayasa değişikliğini nasıl değerlendiriyorsunuz, bu düzenleme gerçekleşirse size geldikten sonra referandum konusu olabilir mi?
Sayın Cumhurbaşkanımız: Geçenlerde de söylemiştim, bütün bunları siyasetin gündeminde hepberaber yaşıyoruz, görüyoruz. Siyasetin aktörleri, siyasî partiler, sivil toplum örgütleri bununla ilgili görüşlerini açıkça paylaşıyorlar, tartışıyorlar. Demokratik bir ülkede ne kadar canlı tartışılırsa, öyle canlı bir şekilde, gayet açık ve şeffaf bir şekilde bir tartışma var. Demokratik ülkelerde bu tip tartışmalar nasıl neticelenirse Türkiye'de de öyle neticelenecektir. Türkiye bir hukuk devletidir ve bütün bu konular nasıl olacak, bunların hepsi bellidir.
Benim görüşüm şu; temel hak ve özgürlüklerle ilgili konuların referanduma gitmesini pek doğru görmem. Temel hak ve özgürlük çok az kişiyi de çok fazla kişiyi de ilgilendirebilir. Temel hak ve özgürlükler demokrasinin temel prensiplerinden birisidir. Ama yeni bir anayasa yapılması, anayasanın bütünüyle yeniden yapılandırılması gibi tartışmalar da biliyorsunuz, Türkiye'nin gündeminde. Yeni bir anayasa ortaya çıkarsa onun referanduma götürülmesini biraz doğru bulurum. Ama bununla ilgili kararı da daha vermiş değilim. Bunu da daha önce söyledim.
Soru: Almanya'da meydana gelen yangında biliyorsunuz 9 Türk vatandaşı hayatını kaybetti. Konunun aydınlatılması için bir girişimde bulunacak mısınız?
Sayın Cumhurbaşkanımız: Maalesef çok üzücü. Almanya, Avrupa'nın en zengin ülkelerinden. İnsana, insan sağlığı ile ilgili konulara en çok önem veren ülkelerden birisi. En gelişmiş, en kalkınmış ülkelerden birisi. Böyle bir ülkede yangından bu kadar insanın hayatını kaybetmesi tabiî ki çok üzücü. Ayrıca hayatını kaybeden dokuz kişiden beşinin çocuk ve Türk vatandaşı olması bizi derinden üzmüştür. Bununla ilgili çok titiz bir araştırmanın ve incelemenin yapılmasını arzu ediyoruz. Bununla ilgili bana hükûmet tarafından verilen bilgilere göre zaten temaslara geçilmiş. İlgili devlet bakanı ve yangınla ilgili uzman bir ekibin bugün Almanya'ya gideceğini söylediler. Daha önceki yıllarda çok acı ve üzücü olaylar yaşandığı için bu konunun çok titizlikle araştırılmasını hem Alman makamlarından, hem de tabiî ki hukukun müsaade ettiği çerçeve içerisinde Türk makamlarından bekliyorum doğrusu. Çok üzücü. Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum. Herkesin acısını paylaşıyorum. Bugünkü dünyada olmaması gereken bir şe, hangi sebepten olursa olsun.
Soru: Türban tartışmaları nedeniyle toplumun kamplaşmaya gittiği değerlendirmeleri yapılıyor. Sizce böyle bir tablo var mı?
Sayın Cumhurbaşkanımız: Deminde söylediğim gibi, Türkiye demokratik bir ülke, herkesin düşüncelerini ifade edebildiği bir ülke. Daha önceki yıllarda bunlar yoktu. Bazı insanlar düşüncelerini bu kadar ifade edemezlerdi. Reform sürecinin neticesinde Türkiye, çok daha AB kriterlerine yaklaşmış bir ülke. Bu çerçeve içerisinde bütün bunlar konuşulacaktır. Ama ben toplulumuzda, halkımızda, -halktan bahsediyorum, siyasî platformlardan bahsetmiyorum- bu tip ayrıcaklıklar ve bu tip ayrımlar olduğu kanaatinde değilim. Türk toplumu, inançları, fikirleri, düşünceleri, ırkları; hatta hangi ülkeye ait olurlarsa olsunlar yabancıları, herkesi kucaklayan bir topluluktur. Türkiye böyle bir ülkedir. Türkiye'nin bütün geçmişi töleranslarla doludur. O bakımdan ben halk nezdinde bu tip kutuplaşmaları görmüyorum ama siyasî platformda maalesef çok keskin bir siyasî münakaşanın devam ettiğini de herkes görüyor tabiî ki.
Soru: Irak Cumhurbaşkanı Talabani'yi Türkiye'ye davet ettiniz mi?
Sayın Cumhurbaşkanımız: Daha önce de söyledim. Aynı şeyi tekrarlamak isterim. Komşu ülkenin seçilmiş bir cumhurbaşkanı nasıl diğer komşu ülkelere ziyaretler yapabiliyorsa, Türkiye'ye de yapabilir. Ama şu anda plânlanmış bir ziyaret yok.
Soru: Haftasonunda iki eylem vardı. Anıtkabir'de yasağın kaldırılmasına karşı çıkan kadınlar vardı. Yine…
Sayın Cumhurbaşkanımız: Onunla ilgili söyleyeceklerimi söyledim ben. Onları biraz siyasetçilere sorun.
Soru: Kamplaşmanın daha da ilerlemesinin önüne geçmek için siyasî liderlerle bir görüşme plânlıyor musunuz?
Sayın Cumhurbaşkanımız: Siyasî partiler arasındaki her tartışmada benim devreye girmem beklenemez. Ama Türkiye'nin çok daha büyük olayları vardır; güvenliğimizi, millî güvenliğimizi ilgilendiren terör konuları söz konusudur. Bütün bu konular herhalde benim çok daha öncelik alanım olur diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim."
Yazdır Paylaş Yukarı