Kahire'ye Hareketlerinden Önce Havaalanında Yaptıkları Açıklama

14.01.2008
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
"Değerli Basın Mensupları,

Mısır Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in davetine icabetle, 14-16 Ocak 2008 tarihlerinde Mısır Arap Cumhuriyeti'ne resmi ziyarette bulunmak üzere beraberimdeki heyetle bugün Kahire'ye gidiyorum. Ziyaretimde bana Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan refakat edecektir.

Bu ziyaretim sırasında Cumhurbaşkanı Mübarek'le yapacağımız görüşmelerin yanısıra, Mısır Başbakanı, Dışişleri Bakanı, Halk Meclisi Başkanı ve Şura Meclisi Başkanı'nı kabul edeceğim. Ayrıca, Kahire'deki Arap Ligi Merkezi'ni de ziyaret edeceğim,

Türkiye ile Mısır arasında en üst düzeyde siyasi istişare mekanizması zaten mevcuttur.

Doğu Akdeniz'in en önemli iki ülkesi olan Türkiye ve Mısır'ın barış ve istikrara katkıları malumdur. İki ülkenin bu amaçla işbirliği yapmaları önem taşımaktadır. Bu çerçevede, Mısır'la her iki ülkeyi yakından ilgilendiren Orta Doğu Barış Süreci'ndeki gelişmeler, Irak ve Lübnan'daki durum, Filistinliler arasındaki bölünmüşlük, Doğu Akdeniz'de barış ve istikrarın korunması gibi bölgesel ve uluslararası gelişmeleri de gözden geçireceğiz.

Türkiye-Mısır ikili ilişkileri özellikle son dönemde bütün alanlarda önemli bir ivme kazanmıştır. Ziyaretim sırasında ülkelerimiz arasındaki işbirliğinin daha da genişlemesi için neler yapılabileceğini ele alacağız.

Bu bağlamda, Türk ve Mısırlı işadamlarını biraraya getiren Türk-Mısır İş Forumu'nun yarın düzenlenecek toplantısına da katılacağım. Ziyaretimde resmi heyetimize ilaveten değişik sektörleri temsil eden geniş bir işadamları topluluğu da bana eşlik etmektedir.

İş Forumu toplantısında iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin daha da geliştirilmesi için gereken altyapının mevcut olduğunu, bunun en verimli şekilde kullanılabilmesi için gerekli siyasi iradenin bulunduğunu vurgulayacağım.
Bildiğiniz gibi Mısır'la Serbest Ticaret Anlaşması geçen sene imzalanmış ve yürürlüğe girmişti.
Öte yandan, Türkiye ve Mısır arasında ekonomik alanda gelişen ilişkilerin güzel bir örneği olan ve 6 Ekim Sanayi Şehri'nde kurulacak Türk Sanayi Bölgesi'nin temel atma törenine de katılacağım.
Türkiye, Avrupa, Asya ve Afrika arasında, Mısır da Afrika ve Orta Doğu arasında köprü işlevi görmektedir. Bu özelliklerden özellikle ekonomik alanda nasıl daha iyi bir şekilde yararlanabileceğimiz konusunu görüşmelerde ele alacağız.

Türkiye ile Arap Ligi arasında 2 Kasım 2007 tarihinde İstanbul'da bir ''Türk-Arap İşbirliği Forumu Çerçeve Anlaşması" imzalanmıştı. Bu anlaşma, Türkiye ile Arap Ligi arasındaki ilişkilerin siyasi istişare, ortak kalkınma planları ve kültürel işbirliğini de içeren daha geniş bir platforma taşınmasını amaçlamaktaydı. Arap Ligi'ni ziyaretim sırasında, sözkonusu anlaşmanın etkin bir şekilde hayata geçirilebilmesini teminen yapabileceğimiz çalışmaları da ele alacağım.

Mısır'da bulunduğum süre zarfında Kahire ve İskenderiye'deki Türk Şehitliklerini de ziyaret edeceğim.

Son olarak 16 Ocak'ta İskenderiye'de İskenderiye Kütüphanesi ve diğer kültürel merkezleri ziyaret edeceğim ve temaslarımı bitirdikten sonra Türkiye'ye döneceğim.''
Soru: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İspanya'daki konuşmasında, '(Başörtüsünü) bir siyasi simge olarak taktığını düşünün. Bir siyasi simge olarak takmayı da suç kabul edebilir misiniz? Simgelere bir yasak getirebilir misiniz, sembollere bir yasak getirebilir misiniz? Özgürlükler noktasında dünyanın neresinde böyle bir yasak var?' dedi. Sizce bu siyasi simge mi?
Cevap: Bilmiyorum izlemedim ben, basın toplantısı oldu. Bir bakalım ona göre. Bunlar siyasi konular, tartışılıyor açık açık herkes tarafından. Her siyasi konuda cumhurbaşkanının bir yorum yapması usulü de biliyorsunuz yok, ama bakacağım.
Soru : Başbakan Erdoğan'ın Alevi vatandaşlar için yeni açılımlar olacağı yönündeki açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cevap: Şimdi aynı şekilde arkadaşa verdiğim cevabı size de vermiş olayım. Bunlar, tartışılan konular. Türkiye'de canlı tartışmalar var. Önemli olan şey bu. Kendi meselelerini, konularını güzel güzel tartışabilmek, farklı farklı açılardan konuşabilmek ve bütün bunların şeffaf şekilde halk tarafından takip edilebilmesi. Bu açıdan bununla övünmemiz lazım Türkiye'nin bu ortamıyla her şeyden önce.
Soru: Sayın Başbakan, Sarkozy ve Merkel'in içinde bulunduğu bir toplantı olacak. Fransa'nın tavrı belli. Buradaki toplantı Sarkozy'nin tavrını yumuşatabilir mi?
Cevap: AB süreci hepimizin birinci öncelikli konusu. Hem benim, hem hükümetin, hem TBMM'nin. Bu konuyu çok sıkı tutuyoruz. 2008 yılının özellikle AB süreci açısından çok daha verimli geçeceğine inanıyorum. Çünkü 2007 yılında bizi meşgul eden birçok başka iç konularımız vardı, TBMM'de onlarla meşguldük. Hatırlayacaksınız, Türkiye'nin kendi yol haritası da belli. Bu yol haritası hazırlanırken bütün bakanlıklar, bağımsız kurumlar, hatta Genelkurmay, herkes o yol haritasının hazırlanmasına da katılmıştı. Şimdi Türkiye'nin ne yapacağı belli. Tarama süreci bitti. Tarama sürecinde de formül elimizde. Yani Türkiye'nin bugünkü durumuyla ulaşmak istediği durum arasındaki farklılıklar ve bu farklılıkları nasıl gidermemizle ilgili hangi kanunları çıkartacağız, hangi ikinci derecede yasalar yapacağız, bunlar hep elimizde. Bunlar bakanlıklar tarafından, kurumlar tarafından çalışıldı ve kitap haline getirildi. Bunları hep duyurduk biliyorsunuz. Dolayısıyla Türkiye'nin yapacaklarını kendisi biliyor. Şimdi inanıyorum ki TBMM de bütün siyasi partiler de hükümet de bu konuya çok daha iyi eğileceklerdir. Tabii ki hükümetin, Sayın Başbakan'ın birçok çalışmaları vardır, onun da önceliği olduğu içindir.
Yazdır Paylaş Yukarı