Azerbaycan'da Anlaşmaların İmza Töreninin Ardından Basına Yaptıkları Açıklama

06.11.2007
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Sayın Cumhurbaşkanımızın Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile anlaşmaların imza töreninin ardından basına yapacakları açıklama aşağıda sunulmaktadır:

"Sayın Cumhurbaşkanı, Muhterem Kardeşim,
Basının Değerli Temsilcileri,
Burada bulunan bütün seçkin konukları ve basın mensuplarını en samimi duygularla selamlıyorum.
Öncelikle, dost ve kardeş Azerbaycan'da bulunmaktan duyduğum mutluluğu huzurunuzda bir kez daha tekrarlamak istiyorum. KKTC'nin ardından bu ilk ikili yurtdışı ziyaretim sırasında şahsıma ve heyetime gösterilen ilgi ve konukseverlikten dolayı içten teşekkürlerimi sunuyorum. Bugüne kadar ülkemizden Azerbaycan'a gerçekleştirilen bütün ziyaretlerde olduğu gibi bizler de kendimizi evimizde hissediyoruz.
Bu ziyaretimiz, bildiğiniz üzere, iki ülke arasındaki ebedi kardeşliğin tarihsel gelişiminde yeni bir çığır açan son 15 yılın her bakımdan değerlendirilip, geleceğe yönelik vizyonumuzun paylaşılması bakımından büyük bir fırsat teşkil etmiştir.
Bugün yaptığımız son derece yararlı görüşmelerde, ilişkilerimizde siyasi ve ekonomik alanlar başta olmak üzere, bütün konuları tüm yönleriyle ayrıntılı olarak ele aldık. Olumlu bir seyir izleyen ilişkilerimizin her alanda daha da genişletilmesi olanaklarını değerlendirdik.
Görüşmelerimizde, ikili ilişkilerimizin yanısıra, bölgesel ve çok taraflı güncel konular üzerinde de görüş alışverişinde bulunduk.
Güney Kafkasya'da barışın tesisi ve korunması, bölge ülkeleri arasındaki sorunların barışçı yollar ve uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde çözüme kavuşturulması konularında ülkelerimizin aynı görüşleri paylaşmakta olduğunu memnuniyetle gördük.
Yukarı Karabağ ihtilafı başta olmak üzere, Güney Kafkasya bölgesindeki tüm sorunların barışçı yollardan çözümlenebilmesi için ortaklaşa atabileceğimiz adımları da bu çerçevede ele aldık.
Yukarı Karabağ sorununun Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü çerçevesinde, uluslararası hukuk ilkelerine uygun olarak, barışçı yollardan çözüme kavuşturulmasını arzuluyoruz.
Güney Kafkasya'da kalıcı barışın tesisi ve korunması için Türkiye'nin elinden gelen katkıyı sağlamaya hazır olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Türkiye ve Azerbaycan, Güney Kafkasya'da barış, istikrar, refah ve işbirliğinin tesisi konusunda aynı görüşleri paylaşmaktadır.
KKTC'nin izolasyondan kurtulması ve bu ülkeye yönelik yaptırımların sona erdirilmesi bakımından kardeş Azerbaycan'ın bugüne kadar verdiği desteğe teşekkür ediyorum. Kıbrıslı Türklerin haklı davalarında Azerbaycan'ın desteğini bundan böyle de esirgemeyeceğine olan inancım tamdır.
Ülkelerimiz arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin sürekli olarak gelişmesinden büyük bir memnuniyet duymaktayız.
Amacımız, düzenli olarak artan ve 1 milyar doları aşan dış ticaret hacmimizin orta ve uzun vadede 3 milyar doları geçmesini sağlamaktır. Türkiye, ticari ilişkiler ve yatırımlar yoluyla Azerbaycan'ın ekonomik kalkınma hamlesine daha fazla katkıda bulunmaya hazırdır.
İki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilebilmesi için gerek Karma Ekonomik Komisyon (KEK) toplantıları gerek İş Konseyi mekanizmalarının daha düzenli ve etkin şekilde işletilmesinin yararlı olacağına inanıyoruz.
Azerbaycan'ın Dünya Ticaret Örgütü'ne (DTÖ) katılımının ikili ekonomik ilişkilerimizin gelişmesine ve Azerbaycan'ın dünya ekonomisiyle bütünleşmesine katkıda bulunacağına inanıyoruz. Bu nedenle Azerbaycan'ın DTÖ'ye üyelik sürecini Türkiye olarak destekliyoruz.
Uzun Vadeli Ekonomik İşbirliği Anlaşması'nın işlevsel hale getirilmesi de büyük önem arzetmektedir. Sözkonusu anlaşmanın uygulanmasını sağlayacak İcra Planı'nın bu ziyaretim sırasında imzalanmış olması bu yönde atılmış anlamlı bir adımdır.
Bakü-Tiflis-Ceyhan ve Bakü-Tiflis-Erzurum enerji boru hattı projelerinin ardından, önümüzdeki günlerde temel atma törenini gerçekleştirmeyi planladığımız Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattı projesini de kısa sürede tamamlamayı hedefliyoruz.
Vizyonumuz, sözkonusu üçlü işbirliğini daha da ileriye taşıyarak, üç ülkeyi kapsayacak bir ortak ekonomik alan oluşturulmasıdır.
Bakü'de iki ülke ilgili kurumları arasında yapılan ikili görüşmelerde Azeri tarafına taslağı sunulan Tercihli Ticaret Anlaşması'nın imzalanması, bu yönde bir ilk adımı teşkil edecektir.
Ülkelerimizin en üst düzeyde temsiliyle 13 Temmuz 2006 tarihinde resmi açılışı gerçekleştirilen ve dünyanın en uzun ikinci petrol boru hattı olan Bakü-Tiflis-Ceyhan ham petrol boru hattı ile Bakü-Tiflis-Erzurum doğalgaz boru hattı projeleri ülkelerimiz arasındaki stratejik işbirliğinin çok önemli göstergeleridir. Ülkelerimiz arasında bu tür büyük ve stratejik projelerin artmasını ümit ediyorum.
Benzeri büyük projeler Azerbaycan'ın ekonomik refahının yanı sıra ülkelerimizin enerji güvenliğine de büyük katkı sağlamaktadır. Bu çerçevede, bundan sonra ağırlığı Hazar Geçişli Doğalgaz Projesine vermemiz ve bu amaçla Türkmen kardeşlerimizi daha fazla işbirliğine teşvik etmemiz gerektiğine inanıyorum.
Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin daha da ilerilere götürülmesinin beşeri ilişkilerin sıklaşması ile doğrudan bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Bu amaçla Azerbaycan vatandaşlarına uyguladığımız vizeyi 1 aylık turistik seyahatler için kaldırdık.
Ekonomik ilişkilerimizin önemli boyutlarından biri de ulaştırmadır. Bu itibarla, ucuz, hızlı ve güvenilir taşımacılığın tesis edilmesi önem taşımaktadır.
Azerbaycan'da Türk sermayesiyle 2000 civarında Türk şirketi tarafından gerçekleştirilen yatırımların değeri yaklaşık 2,5 milyar doları aşmıştır. Azerbaycan'daki yabancı yatırımlar arasında enerji dışı sektörlerde Türk firmaları birinci sıraya sahiptir.
Azerbaycan'daki Türk sermayeli yatırımlar enerji sektörüyle birlikte 5 milyar dolar civarındadır. Türk şirketleri 50.000 civarında Azerbaycan vatandaşına iş imkanı sunmaktadır.
Şirketlerimizin Azerbaycan'da daha uygun bir çalışma ortamına kavuşturulmaları, önde gelen Türk firmalarının da Azerbaycan'da yatırım yapmaya yönlendirilmesi açısından teşvik edici olacaktır.
Azerbaycan'ın ekonomik kalkınma yönünde attığı adımları ve yabancı yatırımcılara daha elverişli bir ortam sağlamak amacıyla aldığı tedbirleri büyük bir takdirle izliyoruz. Türk firmalarının, Azerbaycan'ın kalkınmasına katkıda bulunmaya ve belirlenen yatırım projelerini hayata geçirmeye hazır ve istekli olduklarını özellikle belirtmek isterim.
Değerli Basın Mensupları, aynı şekilde Azerbaycan firmalarının da Türkiye'de yatırım yapıyor olmalarını görmekten büyük bir memnuniyet duyuyuyorum. Özellikle büyük şirketlerin Türkiye'deki yatırımları bizi gerçekten memnun etmektedir. PETKİM'in özelleştirilmesinde Azerbaycan'ın gösterdiği başarı bütün Türk halkı tarafından da büyük bir takdirle karşılanmıştır. Yine inanıyorum ki önümüzdeki çok büyük projeler vardır. Özellikle Ceyhan'da büyük rafineri projeleri bunun başında gelmektedir. Azerbaycan'ın büyük petrol şirketinin bunlara ilgi gösterdiğini görmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum. Buralara yapılacak rafinerilerin, bütün Akdeniz'e bütün dünyaya hitap edeceğini düşünürsek bunların ne kadar büyük projeler olduğunu göreceğiz. Bazılarının vaktiyle rüya olarak düşündüğü, gerçekleşir mi dediği büyük projelerin nasıl gerçekleştiğini biliyoruz. Bunlar konuşulurken o zaman bunlara itiraz edenler vardı. Şimdi bu projeler çalışıyor ve herkes gıpta ile bunları izliyor. Şimdi buna benzer yeni projelerin artık gerçekleştirilmesi dönemidir. Bunların da yapılacağına, gerçekleşeceğine inancım tamdır. Bu konuda Azerbaycan'ın ve Türkiye'nin siyasi iradeleri gayet açıktır. İşte bu ziyaretimiz bugün Sayın Cumhurbaşkanı değereli kardeşimle hep beraber yaptığımız toplantılar bunların ispatıdır.
İnanıyorum ki önümüzdeki dönemlerde bugün bazılarının olur mu dediği projelerin de gerçekleştiğini, onların açılışlarını yaptığımızı hep beraber göreceğiz. İlişkilerimiz sadece ekonmik değildir. Kültürel alanda da çok büyük ilişkilerimiz vardır. Bizler ayrı ayrı devletlerdeyiz ama bir milletiz. Bu bilinç ve bu şuur giderek çok daha iyi anlaşılmaktadır. Bunun için kültürel faaliyetler, eğitim alanındaki faaliyetlere yine her iki ülke çok önem vermektedir. İnanıyorum ki bölgedeki diğer ülkeler de bu milletin bir parçası diğer devletler de aynı ilgiyi göstereceklerdir. Türkçe Konuşan Ülkeler Zirvesi geçen sene Türkiye'de yapılmıştı, şimdi sıra Azerbaycan'da. Sayın Cumhurbaşkanı değerli kardeşim İlham Alyev'in önderliğinde toplantının Azerbaycan'da yapılacağına inanıyorum. Kısa bir süre sonra bütün Türk dünyasını ilgilendiren toplantılar da burada yapılacaktır, Türk Kurultayı yapılacaktır, buna da Azerbaycan ev sahipliği yapacaktır. Bütün bunlarla gurur duyuyoruz.
Değerli basın mensupları, bu görüşmelerimizin ardından programımın diğer bölümlerine geçeceğiz. Bu çerçevede her iki ülkeyi yakından ilgilendiren konularda temaslarımıza çeşitli düzeylerdeki görüşmelerimizle devam edeceğiz. Programımızın Bakü bölümününden sonra güzel ülkenizin Gence şehrini de ziyaret ediyor olmaktan büyük bir mutluluk ve heyecan duyuyorum. Gence'nin nasıl bir tarih ve kültür merkezi olduğunu çok iyi biliyorum ve onunla ilgili çok şey okudum. Gidip orada bizzat görüyor olmaktan da gerçekten ayrıca memnuniyet duyuyorum. Memnuniyetimin başka bir sebebi de ilk defa bir Cumhurbaşkanının Bakü dışında Azerbaycan'ın bir başka şehrine gidiyor olmasıdır. Bildiğiniz gibi heyetimiz büyüktür. Heyetimizde bakan arkadaşlarımın, bürokratların yanında Türkiye'den gelen çok değerli basın mensupları vardır, çok değerli iş adamları vardır. Onlarla birlikte Gence'ye yapacağımız bu ziyarete çok önem veriyorum. Bir kez daha değerli kardeşim Sayın Cumhurbaşkanının heyetimize, Türkiye'ye bizlere gösterdiği bu yakın ilgi ve misafirperverliğe teşekkür ediyorum. Bu vesile ile bütün Azerbaycan'lı kardeşlerimize Türk kardeşlerinin selamlarını ve sevgilerini de iletiyorum.
SORU : Sayın Cumhurbaşkanım burada temaslarınıza devam ederken bugün Türkiye ile ilgili AB'nin İlerleme Raporu açıklandı. Aslında beklemediğimiz maddeler yok içinde. 301 madde konusundaki çalışmaların süratlendirilmesi isteniyor, Vakıflar Kanunu'na atıfta bulunuluyor. Askerin demokrasi üzerindeki etkisine dikkat çekiliyor ve Rumlara limanların açılması konusu bir kez daha hatırlatılıyor. İki başlıkta müzakerelerin açılma ihtimalinden de bahsediliyor. Siz bu başlıklara baktığınız zaman, raporu nasıl değerlendiriyorsunuz.
YANIT : Raporun detaylı değerlendirmesini burada yapmak istemem, zaten Bakanlık bunu yapacaktır. Burada söylemek istediğim konu şudur. Türkiye müzakere sürecini çok ciddiye alıyor ve müzakere sürecini başarı ile bitirme azmi içerisindedir. Bu süre içerisinde tabii ki Türkiye bazı faaliyetlerde bulunacaktır. Bunlar nedir derseniz, bunlar bildiğiniz gibi siyasi kriterlerin yerine getirilmesidir. Siyasi kriterleri yerine getirdiğimiz için tam müzakereler başlamıştır. Ama hala yapmamız gereken bazı eksikliklerimiz vardır. Türkiye zaten bunun farkındadır. Reform süreci güçlü bir şekilde Türkiye'de devam edecektir, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Bunlar Türk halkının çıkarına olduğu için yapılacaktır.
İkinci ayak şudur. AB müktesebatının güçlendirilmesidir. Bununla ilgili çok detaylı programlar açıklanmıştır. Bununla ilgili bir çok kanunlar, kararnameler yayınlanmaktadır. Bu konuda da başarılar ortadır.
Üçüncü bir ayak da şudur. Bu yapılanların en iyi şekilde Avrupa kamuoyuna anlatılmasıdır. Bu süreç uzun bir süreçtir. Yapılan her şey Türk halkının çıkarına olduğu için yapılmaktadır. Bunun altını özellikle çiziyorum. Ama bazı konular vardır ki bunlar bu sürecin parçası değildir. Onların hallolması için AB'nin de üstüne düşenleri yapması, verdiği sözleri yerine getirmesi gereklidir.
SORU: Dünyada bir çok alanda halklarımıza karşı, devletlerimize karşı yalan kampanyası vardır. Türk ve Azerbaycan diasporasının faaliyetelerinin daha etkili olması için neler yapılmalıdır.
YANIT: Bu konuda sadece hükümetlere görev düşmüyor. Türkiye'ye gelen Azerbaycan'lı değerli gazetecilerle yaptığım konuşmalarda da onlara söyledim. Sizin gayrı hükümet teşkilatları dediğiniz, bizim sivil toplum örgütleri dediğimiz kurumlara çok iş düşüyor, gazetecilere, üniversite hacalarına, kültür adamlarına, bilim adamlarına çok iş düşüyor. Bazen resmi zevatın anlattıkları çok yankı bulmaz. Devlet adamlarının anlattıkları bazen çok etkili olmaz. Ama sivil toplum örgütlerinin çalışmaları çok daha inandırıcı oluyor, etkili oluyor. Gazetecilerin, aydınların, tarihçilerin çalışmaları çok etkili oluyor. Bu bakımdan herkes bunun farkında olmalı, sadece kendi kamuoyumuzu, kendi insanlarımızı bilgilendirmek yetmez. Kendi kendimize propaganda yapıyor gibi olmamalıyız. Bunları anlatacağımız yer Avrupa kamuoyu, Amerikan kamuoyu, dünya kamuoyu, Arap kamuoyu, buralarda anlatmamız lazım. Bunlar ihmal edilince, oralarda ne yazık ki bizim davalarımız zayıf kalıyor. Yani Bürksel'de, Strazburg'da, Washington'da, Kahire'de buralarda anlatmak lazım, buralarda da herkesin seferber olması gerekir.
SORU : Sayın Cumhurbaşkanı bugünkü görüşmelerinizde sınırötesi operasyon ve terörle mücadele hangi ölçülerde gündeme geldi. Sayın Başbakanın ABD gezisi öncesi Türkiye sözün bittiği yerdeydi. Şu anda neredeyiz. Oradan gelen mesajlar, Bush yönetiminden gelen mesajlar Türkiye'yi tatmin etti mi, memnun etti mi?
YANIT : Tabii ki görüşmemizde bu konuyu konuştuk, Sayın Cumhurbaşkanı terörle ilgili hassasiyetlerini, Türkiye'nin terörle mücedelesine verdikleri desteği ifade ettiler. Bu konu gayet açıktır. Türkiye'de bütün kurumlar arasında büyük bir mutabakat vardır. Ne yapılacağı nasıl hareket edileceği açıkçası bellidir. Sayın Başbakanın ABD Başkanı ile yaptığı görüşmede Türkiye'nin kararlığını yansıtmıştır. ABD'nin bir sorumluluğu vardır. Irak'ı işgal eden bir ülke olarak Irak'taki bütün terör örgütleri ile mücadele etme sorumlulğu vardır. Irak'ın bir bölgesindeki terör örgütü ile mücadele edip başka bölgesindeki terör örgütü ile mücadele etmezse tezata düşer. Yani bu Türkiye'ye yardımcı olmak açısından değil kendi sorumluluğudur. Türkiye'nin ne yapacağı, nasıl davaranacağı bunlar çok bellidir, bunlar çok bölümlenmiştir ve Sayın Başbakan zaten böyle gitmiştir.
SORU: Azerbaycan Avrupa kurumları ile entegrasyonunu nasıl görüyorsunuz.
CEVAP: Azerbaycan'ın Avrupa Konseyi'ne üyeliği çok anlamlıdır. O yıllarda Avrupa Konseyi'nde Türk delegasyonu üyesiyidim ve o süreci çok iyi biliyorum. Bu üyeliği engellemek isteyenler vardı. O zaman çok büyük bir gayret sarfetmiştik ve Azerbaycan Avrupa Konseyi'ne üye olduğunda da Azerbaycan'ın büyük önderi rahmetli Haydar Aliyev'in orada yaptığı konuşmaya bütün bunlara hep şahit olmuştum. Avrupa Konseyi bildiğiniz gibi Avrupa'da demokratik standartlar, insan hakları, hukukun üstünlüğü ile ilgili bir kurumdur. Azerbaycan'ın buraya arzu ederek üye olması Azerbaycan istikametini de göstermektedir. Tabiî ki her şey bir gecede bir yılda olmamaktadır. Bunlar bir süreçtir, bir mesafedir. Reform süreci dediğimiz şey bir gecelik değildir, bunlar bir süreyle ilgilidir. Ama Azerbaycan'ın gittiği istikamette, demokrasisinin giderek güçlendiği, hukukun giderek herşeyin üstünde kurumsallaştığı bir istikamettedir. Bundan biz de büyük bir mutluluk duyuyuyoruz çünkü, ülkeler sadece ekonomileri sadece orduları ile güçlü olmuyorlar. Güçlü idari yapıları, hukuk yapıları, demokratik yapıları ile de güçlü hale geliyorlar. Bu konuda Azerbaycan'ın geçtiği bu süreci, yaptıkları reformları takdirle izliyoruz ve önünün çok parlak olduğuna inanıyoruz.
Biraz önce bana sorulan soruda dikkat ederseniz Türkiye'deki siyasi kriterler ve reform sürecinden bahsettik. Bu konularda kendimize özgüvenimizin olması lazım. Biz Türkiye olarak uzun yıllar Avrupa Konseyi'nin içindeyiz. Avrupa Birliği'ne tam üyelik müzakerelerine başladık ama hala reformaların sürdüğünü, hala eksiklerimizin olduğunu söyledik. Bunlar gayet normaldir, istikamet çok önemlidir. Siyasi irade çok önemlidir, bu siyasi iradenin de ben Azerbaycan'da olduğunu görüyorum. Çünkü gönüllü olarak, isteyerek Azerbaycan Avrupa Konseyi'ne girmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı, değerli kardeşimin çok tecrübesi vardır dışarıda. Ama bunlar hep zamanla ilgili konulardır. Bu konular bir günlük, bir aylık, bir yıllık konular değildir. İnanıyorum ki Azerbaycan önümüzdeki yıllarda her bakımdan çok daha güçlü olacaktır. Kafkasların parlayan bir yıldızıdır. Herkes, yıllar geçtikçe buradaki değişiklikleri farkedecektir. Ben Bakü'ye her gelişimde burada büyük değişiklikler görüyorum, her gelişimde. Bunu belki Azerbaycan'ın içinde olanlar farketmeyebilir. Çocuk evde büyürken nasıl farketmezsiniz, uzaktan akrabalarınız gelince çocuğun büyüdüğünü anlarlar bu şekildedir. Türkiye'ye siz beş sene sonra gittiğinizde Türkiye'deki değişiklikleri görürsünüz. Buraya da geldiğimizde hem ekonomik değişiklikleri hem demokratik değişiklikleri, bütün bunları görüyoruz ve inanıyoruz ki gelecek Azerbaycan için çok daha parlak, çok daha iyi olacaktır.
Yazdır Paylaş Yukarı