Cumhuriyet Bayramı Mesajı

28.10.2007
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Sayın Cumhurbaşkanımızın Cumhuriyet Bayramı mesajları aşağıda sunulmaktadır:

"Aziz vatandaşlarım,
Bugün Cumhuriyetimizin 84. yıldönümünü kutlamanın gurur ve coşkusunu yaşıyoruz. Bu vesileyle hepinizi muhabbetle selamlıyorum.
Bu anlamlı günde, Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, istiklal savaşı kahramanlarımızı ve aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
Yine bu vesileyle, ülkesine ve milletine hizmet için büyük fedakarlıklar gösteren, Türkiye Cumhuriyeti'nin yücelmesine katkı sağlamış devlet adamından sanatçısına, işadamından siyasetçisine, işçisinden esnafına, çiftçisine herkesi şükranla anıyorum.
Aziz vatandaşlarım,
Cumhuriyetin ilanı, milletimizin şanlı tarihindeki en önemli dönüm noktalarından biridir:
- Cumhuriyet, milletimizin bağımsızlık ve hürriyetinden asla taviz vermeyeceğinin ifadesidir.
- Cumhuriyet, milletimizin çağdaş dünyada hak ettiği yeri alma kararlılığının göstergesidir.
- Cumhuriyet, birlik ve beraberlik içinde hareket ettiğimizde olmaz denileni başardığımızın kanıtıdır.
Ne mutlu ki, 84 yıl önce büyük önder Atatürk'ün önümüze koyduğu "muasır medeniyetler seviyesine ulaşma" hedefinde büyük mesafeler aldık. Cumhuriyetimizin kuruluş ideali olan hedeflere bugün her zamankinden daha yakınız. Artık hedefimiz, ülkemizi çağdaş dünyanın da ilerisine taşımaktır.
84 yıl önce Cihan Harbi ve İstiklal Savaşı'ndan harap vaziyette çıkan Türkiye, bugün güçlü ekonomisi, insan haklarına dayalı demokratik rejimi, dinamik nüfusu, kuvvetli ordusu ve hepsinden önemlisi devlet ve milleti birbiriyle kaynaştırmayı başaran yönetim anlayışıyla saygın ve güçlü bir ülke haline gelmiştir.
Tarihinin ve coğrafyasının kendisine yüklediği misyonu dikkate almaya ve çağın dinamiklerini doğru okumaya başlayan Türkiye, bölgesi ve ötesindeki gelişmelere yön veren, dostluğu aranan, husumetinden çekinilen bir aktör konumuna yükselmiştir. Bir cazibe merkezi haline gelmiştir.
Gelinen bu nokta, milletimizin her kesiminin sarfettiği ortak gayretin ürünüdür.
Bir zamanlar sorunlarla boğuşan ekonomimiz bugün dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasında yer almaktadır. 84 yıl önce bir tarım toplumu olan Türkiye, bugün dünyanın altı kıtasına mal ihraç eden sanayileşmiş bir ülke haline gelmiştir. Türk girişimciler dünyanın dört bir yanında havaalanları, fabrikalar, alışveriş merkezleri inşa etmektedir. Türkiye'nin ekonomide sağladığı başarılar sınırlarımız dışında parmakla gösterilmektedir.
İnsan haklarına saygılı demokratik rejimimiz, açık toplumu teşvik eden yaklaşımımız, bireyi esas alan yönetim anlayışımız pekiştikçe Türkiye daha da güç kazanmaktadır. Nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan bir ülkenin, çağdaş insan hakları ve demokrasi standartlarını yakalayabilmesi, hem bölgemizde hem de geniş bir coğrafyada gıptayla izlenmektedir.
84. yılında Türkiye Cumhuriyeti Avrupa Birliği'nin demokratik standartlarını yakalamış bir ülke olarak görülmekte; buna göre de itibar görmektedir.
Türk toplumu artık sorunlarını açıkça tartışan, böylece birbirini daha iyi tanıyan ve anlayan bir toplum haline gelmiştir. Bu sayede, beklenmedik gelişmeler karşısında süratle akılcı çözümler bulma refleksimiz gelişmiştir.
Türkiye, edebiyatta, sanatta, sporda, eğitim ve bilimde bir çeşit rönesans yaşayarak, adını dünyaya duyurmaktadır.
Kıymetli vatandaşlarım,
Millet ve devlet olarak 84 yılda ulaştığımız noktaya ilişkin örnekleri artırmak mümkündür. Ancak, bu kazanımlar ve ulaştığımız seviye bizleri asla rehavete düşürmemelidir. Millet ve devlet olarak önümüzde daha katedilecek mesafe ve atmamız gereken adımlar olduğunun bilincindeyiz.
Ülkemizin jeopolitik konumu, komşularımızda süregiden istikrarsızlık, yanıbaşımızdaki yangın ve terör belası her zamankinden daha fazla güçlü olmamızı gerektiriyor.
Ülke ve millet olarak daha da kuvvetli olmak ve karşımıza çıkan engelleri aşabilmek için ihtiyacımız olan en önemli husus, birlik ve beraberliktir. İstiklal mücadelesindeki başarımızı nasıl birlik ve beraberliğimize borçluysak, bugün önümüze çıkabilecek engelleri aşmak için yine birlik ve beraberliğe ihtiyacımız vardır.
Büyük ve güçlü Türkiye tasavvurunda farklı renklerin olması doğaldır. Biz farklılıkları zenginlik olarak gören, ortak tarih bilinciyle yoğrulmuş, ortak hedeflere kitlenme kabiliyeti olan bir milletiz. Tarihimiz, farklılıkların yüzyıllarca nasıl bir arada yaşayabildiğinin somut göstergesidir.
Bugün de önümüze çıkabilecek her türlü engel karşısındaki en büyük değerimiz bu birlik ve beraberlik duygusudur. Bu duyguyu güçlü tuttuğumuz müddetçe aşamayacağımız sorun yoktur. Yakın ve uzak tarihimiz bunun örnekleriyle doludur.
Değerli vatandaşlarım,
Cumhuriyetimizin kazanımlarını pekiştirmek için ihtiyaç duyduğumuz bir diğer husus, Cumhuriyetimizin temel ilkelerinin muhafazasıdır. Anayasamızın değişmez hükümleriyle belirlenmiş olan Cumhuriyetimizin demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti niteliklerini bir bütün olarak savunmalı ve daha da kökleştirmeliyiz.
İnsan hakları ve temel hak ve hürriyetlere saygılı demokrasimizin daha da iyileştirilmesi, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarabilmek ve devlet - millet kaynaşmasını sağlamlaştırmak için elzemdir.
Devlet, vatandaşlarının mutluluğu, huzuru, refahı ve güvenliği için vardır. Devlet görevini ifa ederken, vatandaşa hizmeti esas almalıdır. Bunlar, insan hakları ve demokraside yüksek standartları yakalamış ülkelerin vazgeçilmez nitelikleridir.
Özellikle son dönemde Avrupa Birliği üyeliği yolunda attığımız adımlarla, insana hizmetin esas alındığı, milletin devletine güven duyduğu, kimseye ayrımcılık yapılmadığı bir ortam ülkemize hakim olmaya başlamıştır. Bu ortamı pekiştirmek hepimizin görevidir.
Yarım asırlık milli bir proje olan Avrupa Birliği'ne tam üyelik hedefimiz de, esasen, demokrasisi güçlü, insanları zengin ve müreffeh, dünyayla her alanda rekabet edebilen bir Türkiye hedefinin parçasıdır.
Değerli vatandaşlarım,
Uzun süredir terörizm belasına karşı milletçe verdiğimiz mücadele bu günlerde daha da kararlılıkla sürdürülmektedir.
Öncelikle, terörle mücadelede şehit olan asker, polis, köy korucusu ve diğer görevlilerimize ve alçakça saldırılarda hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı ve sabır diliyor, gazilerimizi şükranla anıyorum.

Cumhuriyetimiz kurulurken bu ülkenin dört bir yanından çıkıp bu vatanın bağımsızlığı uğruna cephelerde can veren şehitlerimiz neyse, bu kez Cumhuriyetin bekası için terörle mücadele ederken canlarını feda eden şehitlerimiz de bizler için aynıdır.
Şairin "Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır" ifadesinde anlamını bulduğu üzere, bu topraklar onların sayesinde vatan hüviyeti kazanmıştır.
Ateş önce düştüğü yeri yakmaktadır. Ancak, şehit ve gazi aileleri hepimizin aileleridir. Kendileri bizlere emanettir. Onlara sahip çıkmanın, dertleriyle dertlenmenin hepimizin borcu olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Değerli vatandaşlarım,
Başta da belirttiğim gibi, Türkiye Cumhuriyeti 84. yılında devlet ve milletiyle el ele vererek muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkma hedefine doğru emin adımlarla süratle ilerlemektedir.
Türk halkı, bugünlere nasıl gelindiğini unutmayacaktır. Şanlı tarihimize, milli benliğimize sahip çıkacak, çağdaş uygarlık yolunda kararlı biçimde yürümeye devam edecektir.
İnsanlarının her bakımdan mutlu olduğu, güçlü, zengin, müreffeh bir Türkiye hedefine ulaşmak için vargücümüzle çalışmayı sürdüreceğiz. Cumhuriyetimiz 100. yılına geldiğinde, güçlü demokrasisi, dev ekonomisi, birlik ve beraberliğini daha da pekiştirmiş, devlet - millet kaynaşmasını artırmış yapısıyla Türkiye'nin dünyada hak ettiği yere geleceğine inanıyorum.
Milli hedeflerimize ulaşmak için ihtiyaç duyduğumuz güç, istiklal mücadelemizi zafere ulaştıran birlik ve beraberlik ruhunda gizlidir.
Bu inanç ve coşkuyla, yurtdışında yaşayanlar da dahil olmak üzere tüm vatandaşlarımın Cumhuriyet Bayramı'nı kutluyor, çocuklara ve gençlerimize sevgilerimi, bizim kuşağımızı yetiştiren büyüklerimize saygılarımı sunuyorum.
Sağlıcakla kalın."
Yazdır Paylaş Yukarı